ARKADAŞLAR DİĞER KİTABI OKUYUN LUTFEN ORİJİNALİ O , BUNU KIYAMADIĞIMDAN SİLMİYORUM !!!
Arkadaşlar bu kitabı yazmayı bıraktım diğer kitaptan devam ediyorum çoğu içerik aynı olsa da asıl hali o kitap..Beyaz Toprağı okumak isteyen diğer kitabı okusun lütfen! :)
Elimdeki defteri yerine koyup, kilidini cebime koydum. Herşey yolundayken bozulması işten bile değildi. Derin bir nefes alıp balkona çıktım. Kafamı geri atıp ılık rüzgarın yüzümü okşamasını küçük bir tebessümle karşıladım. Hep mi böyle olacaktı? Aklımdaki tek soru buydu. Onca yıl yaşadığım herşeye rağmen yapacaklarım neydi ki. Yüzüme yerleşen şeytani sırıtışı yavaşça silip, masum Afraya geçiş yaptım. Bunu bu kadar kolay yapmak bile canımı yakıyordu. Aralık ayını bekliyordum, kusursuz olması gerekiyordu. Şimdilik herşeye göz yummaya devam ediyordum.
Dudağımdaki kabuk tutmuş yarayla uğraşırken şişmiş göz altlarıma ve soluk görünen tenim yine çok uyumluydu. Ördüğüm saçlarımı açıp elimle düzelttikten hemen sonra Mert'i aradım. Sabahtan beri en az on defa aramıştı çünkü . Üçüncü çalışta yanıtladı aramamı
"nerdesin sabahtan beri kaç defa aradım, seni ?" Sesi çocuğunu merak etmiş ebeveyn gibi çıkmıştı. Gözlerimi devirdim. Hadi ama babam bile beni bu kadar merak etmiyordu.
"Uyuyordum "
"Birkaç aydır birşey var sende , sürekli uyumalar falan" bir şeyden şüphelenir gibiydi ama benim zerre umurumda değildi.
" Hayır, her zaman olan şeyleri sorgulamaya gerek yok, neyse sen niye aramıştın?"
" bir yerlere gidelim mi diyecektim "
"Babam evde " dedim aslında evde değildi ama gitmek istemiyordum.
"Tamam , zorlamıyorum . Dikkat et kendine "
"görüşürüz " deyip telefonu kapattım .
Olanlar yeniden canladı zihnimde. Yine gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum . O kulüpte ki tüm kızların yanıp tutuştuğu şeyin istemsizce başıma gelmesini kabullenemiyordum . Neden ben diye aynı soru iki aydır aklımın içinde yankılanıyordu. Sürekli uyuyordum o anı tekrar yaşamayayım ,etraftakilerin küçümseyen ya da şaşkın bakışlarını hatırlamamak için . Ama herşey nafileydi. Ne kokusu ne de teni aklımdan bir an olsun çıkmıyordu.
Küçüklüğümden beri yaşadığım şeyleri hep hak ediyorum deyip üstüne kendimi bir de ben cezalandırıyordum. Çoğu kişi için sıradan olan şeyler beni aşıyordu . Yetiştirilme biçimim yüzüneydi bu , hiçbir zaman kendi seçimlerime göre yaşamamıştım -yaşayamamıştım- . Dudağımda hissettiğim sızıyla yine kanattığımı anlayınca banyoya gidip dudağımı sertçe yıkamaya başladım. Kendimden özellikle dudaklarımdan tiksiniyordum. Yavaşça yere oturup dizlerimi karnıma doğru çekip başımı dizlerime yasladım. Bir kez daha olanları unutmayı diledim . Niyeyse bu pek mümkün görünmüyordu.
2 AY ÖNCE
Sıkıntıdan patlamak üzereydim . Gönülsüzce getirildiğim bu yerde öylece Mert ve Barışı izlemek şuan yapabileceğim en mantıklı şeydi sanırım . Etrafta hiç te alışkın olmadığım tipler vardı ve burası beni rahatsız edecek kadar kalabalıktı. Derin bir nefes alıp yavaşça verdikten sonra barışa dönüp
" Barış " diye bağırdım bana dönüp
"Efendim "
" ne zaman gideceğiz?" diye sorduğumda