KAZANIN OLDUĞU GÜN
Herşey tahmin ettiğim gibi ilerliyordu. Ateş buraya gelmişti. Onu görmemiş olsam da kokusunu ezberlemiştim. Elindeki makası görünce sahte bir tepki vermiş olsam da içten içe kendimi yiyordum.
Saçımı kestiken sonra hızlıca kapıya yöneldim. Benim gibi giyinmiş kız hızlıca taksiye binerken ben köşede saklanıyordum. Ön tarafta hızlı hızlı ilerlerken üzerimdekilerden kurtulmuştum.
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında başımda da tanımadığım birisi vardı. Doğrulmaya çalışarak
"Noldu bana, sen kimsin? "
"Ufak bir kaza geçirdin, bende hastaneye getirdim seni "
"Siktir ya " Diye mırıldanıp kalkmaya çalıştım bana engel olup
"Önemli birşeyin yok ama birkaç saat daha burada kalman gerekiyormuş. "
"Benim gitmem lazım, herşey mahvoldu "
"Yardımcı olacağım bir konu mu?"
"Yardımına ihtiyacım yok, sadece buradan evime gitmem gerek bir an önce "
"Peşinde birileri mi var, ne bu korku? "
"Evet var ve beni bulmaları an meselesi, anlatabiliyor muyum? "
"Serumun bitsin seni evine bırakayım " dediğinde sessizce başımı salladım.
Arabaya bindiğimizde Sibel teyzenin önceden hazırladığı evimin adresini vermiştim. Yol boyu o kadar çok soru sormuştu ki kimsenin ismini vermeden anlatmaya başladım.
Eve ulaştığımız da benimle yukarı çıkmış koltuğa uzanmama yardım ettikten sonra sayısız telefon görüşmesi yapmıştı. Hastane işini halletmiş sanki orada tedavi olmamışım gibi kayıtlar silinmişti. İsim değişikliği gibi daha nice şeyi halletmişti.
Tek şaşırdığım onun da daha önce böyle bir yola başvurduğu için herşeyi en ince ayrıntısına kadar biliyordu
"Benim yaptığım hataları yapmazsak yakalanma şansın sıfır " deyip içimi rahatlatmıştı.
Gece yarısını geçerken herşey neredeyse tamamdı. Ardaya güvenmekten başka şansım yoktu ve beni yanıltsa da şaşırmazdım, birçok örneği vardı çevremde
Ama beni yanıltmadı tam iki yıldır güven içinde yaşamımı sürdürüyordum. Benim arkamdan o mekanda, diğer Ateşle gittiğimiz açık alandaki kadınların kendilerine işkence ettiği yer ve fotoğrafçı da aynı anda yangın başlamıştı. Söndürülmesi çok zor yangınlarla uğraşırken ben evimden izliyordum herşeyi.
Az bile yapmıştım, tabi bunlarla yetinmeyecektim. Ama şimdi kafamı toplayıp dinlenmem gerekiyordu.
GÜNÜMÜZ
"Külü bile kalmadı " dedim kendime geldiğimde
"Beni hafife alıyorsun "
"Sen hafife almamı gerektiren birisi değilsin, ne o çıkarttığım iki üç yangın nolmuş yani "
"Evrakların, belgelerin kaybolması da senin işin " gülümseyip
"Gereksiz kağıt parçalarını yakarken aşırı keyif aldığımı söylemeliyim sana keşke sende yanımda olsaydın "
"Bu hallerin o kadar tanıdık geliyor ki "
Bir elini belime atıp aramızda ki mesafeyi kapatıp dudağını kulağıma yaklaştırıp
"Orada olmadığımı nereden biliyorsun " Yutkunduğumda devam etti.
"Attığın her adımda arkandaydım. Sen kendini o kadar inandırmıştın ki bulunamayacağına göremiyordun beni. Kabus gördüğünü zannedip yataktan Ateş diye kalkmalarını, o küçük odanda benim fotoğraflarıma bakıp iç geçirdiğini ve daha nicelerini biliyorum Afra. Ama senin bilmediğin şeyler var "