Kore'de ilk gün (bölüm 18)

91 15 105
                                    

Şu anda saat sabah 4'e geliyodu ve uçağım 6:00'da idi 2 saat hazırlanmak için güzel bir süreydi. Ben hızla hazırlanmış ailemle kahvaltı ediyordum. Bana ısrarla Kore'ye kadar benimle gelmek için ısrar ediyorlardı ama gerek olacağını zannetmiyordum. Zaten Kore'ye vardığım gibi beni hava alanından şirketin araçlarıyla alacaklardı. Bu yüzden endişelenecek bir şey yoktu.

"Anne ısrar etmeyin, zaten alacaklar beni direkt hava alanından"

"Elimde değil ya başına oraya gidene kadar bir iş gelirse?" Acaba ne gelebilirdi ? Gerçi benim annemden bahsediyoruz havada 2 uçağın çarpışma ihtimallerini bile düşünüyordur.

Hızlı bir kahvaltının ardından bavullarımı almak üzere odama çıktım. Sonra başka bir şey daha almak istediğim geldi aklıma tabiki Emir'in bana aldığı Gitar'ı alacaktım. Çantasına koydum ve kapattım, sonra omzuma asacağım için ipini taktım ve aşağıya indim.

Önce babamla , sonra annemle , sonrasında ise ablamla sıkı sıkı sarıldım vedalaşma faslı bitti zaten vedalaşmalardan hiç hoşlanmam. Hava alanına gitmek üzere taksiye bindim. 1 buçuk saat süren yolculuğun ardından vardım. Saat neredeyse altıya varacaktı. Umarım geç kalmazdım. Klasik kontrollerden geçtim ve uçağın kalkmasına on dakika kalmıştı. Hızlı bir şekilde dış hatlar'ın kalkacağı bölüme gittim ve son anda yetiştim.

11 saatlik bir yolculuğa çıkacaktım ve aktarma yapacaktım. Aslında yol gitmeyi severim ama bu durum sadece araba için geçerliydi.
Yolculuğun ilk saati sona erdiğinde yemek servis edildi aslında aç değildim ama yemek yemek stresimi azaltıyordu. Yedikten sonra müzik dinlemeye başladım. Stray kids'in miroh şarkısını açtım. Ama bu beni dahada strese sokuyordu sonuçta onlarla aynı şirkete gidiyordum. Bana hâlâ hayal gibi geliyordu umarım onlarla yüz yüze geldiğimde saçmalamazdım . Pelin oraya giriş yaptığın anda rezil olacağına dair seninle iddiaya bile girerim. Bu senin elinde olan bir şey değil bela çekiyorsun sen!.

**************************
11 saatlik yolculuğun ardından Kore'ye varmıştım şu an seoul'daydım
Uçaktan indim ve havaalanından ayrılıyordum ki kapıda beni 2 tane adam karşıladı. İngilizce konuşmaya başladılar. Pelin şükret ingilizce konuşuyorlar yoksa ayak serçe parmağını masaya çarpmış gibi bakardın adamlara. İç sesim ilk defa haklı konuşmuştu. Evet çok fazla Korece çalıştım ama ana dilim gibi konuşabilmem için daha çok öğrenmem gerekiyordu. Bana JYP ENTERTAİNMENT'dan beni şirkete götürmek için geldiklerini söylediler. Adamlardan bir tanesi bana eliyle arabaya girmem için işaret etti.

Bindiğimiz araba siyah vip bir araçtı. Aslında hiç yabancılık çekmemiştim çünkü neredeyse tüm gruplar bu aracı kullanıylardı . Yolculuk 2 saat sürmüştu ama kimse tek kelime etmedi şirketin önüne geldiğimizde çok gerilmiştim. İçeri geçtik ve izlediğimden daha güzeldi çok ferahtı. Bana buranın nasıl işlediğini anlatıp birkaç belge getireceklerini söyleyip yanımdan ayrıldılar. Şu an yemekhanede oturmuş gelmelerini bekliyordum ki ağzımı açık bırakacak bir şey oldu stray kids karşımdan geçti.

Hâlâ şaka gibiydi karşımdaki masaya geçtiler beni fark etmiş olacaklar ki gülümsediler. Ne nasıl yani Pelin sakın bayılma sakin ol her gün göreceksin onları birazcık sakin ol artık diyecemde bende sakin değilim.

Tam sakinleşmiştimki BangChan'ın yanıma geldiğini fark ettim . Tamam dur sakinleşiyorum ama önce nasıl konuşulduğunu hatırlamam gerekecek.

(Konuşma ingilizce geçiyor)

"Merhaba" tabiki yabancı olduğunu anlamış olacak ki ingilizce konuştu. Çok garip geliyordu hayranı olduğum grupun lideri şu anda karşımda bana merhaba diyor ve bunu yapılabilecek en samimi şekilde yapıyor. Anlıyorum Pelin ama artık konuşman lazım dilsiz olduğunu falan düşünecek.

Hayallerin İdolu (İdolluk hayali Serisi) |DÜZENLENECEK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin