Bölüm 57

48 8 12
                                    


Polis birçok kişinin ifadesini almıştı, ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum fakat Burak tekrar bana baktığında mekan kül olmuş kalabalık dağılmış biz ise bir şekilde yere oturmuştuk. Gözlerindeki hüzün beni benden alıyordu. "Rüya." Yorgun sesi fısıltı gibi çıkmıştı.

"Buradayım."

"Yok oldu... koskoca yer..." ona ufak bir gülümseme gönderdim. "Yeniden inşa ederiz." Dediğimde tepki vermedi.

"İlk açtığım yer burası." Elini tutan elime baktım. Ne tepki vereceğimi bilemediğimden elinin üzerine diğer elimi yerleştirdim.

"Burak." Gözlerinin içine baktım. "Artık kalkmalıyız. Burayı ayağa kaldırmak için ilk önce bizim ayağa kalkmamız lazım." Beni duyunca bir an duraksadı sonra elimi sıktı "Haklısın." Dedi sadece.

Ayaklandığımızda etrafa bakındım. Birkaç polis haricinde etraf boştu. Derin bir nefes aldım.



Mekân çok karışıktı. İçeri girdiğimizde ise salon kalabalıktı. Enes, Ay, Kayra, Özgür, Çakal, Derya, Barış, Burçak, güvenlikten tanıdığım birkaç kişi hatta Eser bey bile buradaydı.

Bu Eser önceden hiç buralarda yokken son zamanlarda burada olması beni şüphelendiriyordu.

Birçok kişi ayaktaydı ama tekli koltuk boştu, Burak'a ayrıldığını varsayıyordum. Burak o koltuğa yerleşti ve çok uzun süren bir toplantı başladı.

Kısaca özet geçersem eğer. Oğuz'un bir süredir beni öldürmek istediğini ve Burak'ın uzun süren yorucu toplantılarını ben dâhil herkes öğrenmişti. (ben de bilmiyor gibi yapmıştım.)Yangını yüksek ihtimalle Oğuz'un yaptığı düşünülüyordu, Eser beyin neden burada olduğu anlaşılmıştı çünkü Oğuz'un önünü kesmek istiyordu.

Daha sonra ise Özgür (kulübü birlikte yaktığımız adam.) neler olup bittiğiyle ve neler yaptığıyla ilgili genel bilgi verdi. Polisleri halledip yaralılarla ilgilendiğini duyunca onu içimden alkışladım. Hatta yaralı olanların iletişim bilgilerini alıp bir liste şeklinde Derya'ya teslim etmişti. Onu duyup yaptıklarına herkes şaşırırken ben müdürün nerde olduğunu sorup ortaya bir soru işareti patlatıştım. Kulüp yanarken ortalarda dolanmış sonra Derya'nın söylediğine göre evine gitmişti, Burak'ın çatılan kaşlarından anladığım kadarıyla bu durum hiç de hoşuna gitmemişti. İşler istediğim doğrultuda gittiği için kendimi tebrik ettim. Daha sonra takip edemediğim güvenlikle ilgili pek çok şey konuşulmuştu.

Burak toplantı sırasında çok durgundu daha doğrusu düşünceli. Konuşması gereken yerde olabilecek en az kelimeyle konuşuyordu.

Bir süre sonraysa herkes saçmalamaya başlayınca yarın düzgün kafayla toplantı yapılmasının daha sağlıklı olacağı kararlaştırıldı.

Salon boşaldığında Burak'a bir bardak viski doldurdum ve salona çıkıp bardağı ona uzatınca alıp tek seferde bitirdi. Sonra ise hiç konuşmadan yukarı çıkıp yatağa yerleştik ve uyuduk.



Yorgunluktan dizlerimin üzerine çökmüştüm, her tarafım ağrımasını bırak nefes alırken canım yanıyordu, yere baktığımda kendi kanımın etrafa yayıldığını gördüm. Umarım burnum kırılmamıştır.

Saçlarım çekildiğinde başım hissettiğim acıyla yukarı bakmak zorunda kalınca babamı gördüm. Kaçıncı kez attığını bilmediğim tokat yüzümle tekrar buluştu.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin