Bölüm 44

46 6 8
                                    

Duyduklarımdan sonra şaşkınlığımı saklayabilsem de hiddetimi saklayamamıştım, kadına doğru ilerleyip dirseğinden onu kavradım. Kadın ben ona yaklaştıkça bakışları değişti ve korkuya döndü. "Ne yapıyorsun? Bırak Burak!" diye bağırmaya başladı.

Onu tuttuğum gibi büyük bar masası olan yan odaya sürükledim. Kadın sanırım çırpınıyordu fakat çok da işe yaramıyordu. Kapıyı açtığım gibi onu odaya soktum. Derya arkamızdan içeri girip kapıyı kapattı.

Kadına baktım evet gözünde korku vardı. "Ne yapacaksınız bana? İmdat!" kadın bağrınırken etrafıma bakınmaya başladım ve bar masasındaki buz kıracağıyla göz göze geldim.

Kadını bırakıp büyük adımlarla gidip buz kıracağını aldım. Kadına doğru giderken kadın bir çığlık atıp geri geri gitmeye başladı artık gözlerindeki korku değil dehşetti. Sırtı duvara dayandığı gibi onu omzundan tuttum ve buz kıracağını boynuna değdirdim, kadın hala bağırıyordu.

"Bana bak!" diye gürleyince kadın sustu. Etrafa sakinlik hakim oldu. "Bağırmayı bırak o çeneni kapat." Diye konuştum sakin ama tehditvari bir edayla.

"Burak'ı görmek istiyorum." Diye mırıldandı kadın. En azından normal bir ses tonuyla konuşuyordu. "Şu anda görüp görebileceğin tek yetkili kişi benim tamam mı? Bağırmayı bırak. Karnındaki eğer onunsa onu görürsün anladın mı?" kadın başıyla beni onayladı.

"Şimdi ben çıkacağım sen de bar masasında sakince oturup beni bekleyeceksin. Çıkmaya çalışma kapının önünde olacağım." Kadını bıraktım ve buz kıracağını yere bir yere fırlattım Derya'yla göz göze gelince bir baş işareti yaptım ve onunla birlikte salona çıktık.

Kapıyı kapatınca bir nefes aldım kalbim ağzımda atarken koltuklardan birine oturdum, dirseklerimi dizlerime dayadım ve başımı ellerimin arasına yerleştirdim, saçlarım etrafıma dağılırken derin bir nefes daha aldım oksijen yetmiyordu, gerçekten oksijen yetmiyormuş gibi geliyordu.

Sikeyim ben böyle işi yaa!

"Rüya?" bu Burak'tı kafamı kaldırdım ve onunla göz göze gelirken gülümsedim. Dış kapının önünde durmuş endişeli endişeli bana bakıyordu. "Ne oldu neyin var?"

Bir nefes vererek gülümsedim. "yok bir şey. Toplantıdan geldim de biraz başım ağrıyor Derya şimdi bana bir ağrı kesici getirecek sonra da birer bardak kahve içeriz dedik."

Burak kapıyı kapatıp içeri girdi. "Demek öyle. Ben aşağıya iniyorum." Dediğinde başımla onu onayladım. Burak giderken Derya'ya baktım yan odanın kapı pervazına yaslanmış bana bakıyordu.

"Ona neden söylemediğini merak ediyorum açıkçası."

"Eğer çocuk onun değilse onu endişelendirmeye gerek yok. Sağlık personelinin ağzı sıkı mıdır burada?"

"Gamze her ne kadar sağlam olsa da en az 2 kişiye ihtiyaç var test yaptırmak için. 2 kişinin bildiği sır da sır değildir." İçimden bir sinir dalgası yükselince dişlerimi sıktım. "Tamam o zaman ben hallederim. Benim bir telefon konuşması yapmam lazım sen de git Burak'ın... diş fırçasını al gel." Derya beni başıyla onaylayınca derin bir nefes aldım oksijene ihtiyacım vardı.

O yukarı çıkarken telefonumu çıkardım kızın numarasını bulup arama tuşuna bastım. "Efendim Rüya Hanım?"

"Meyra nasılsın?"

"Gayet iyiyim çalışıyorum seni sormalı?"

"Benim bir derdim var ama sen halledebilirsin."

"Öyle mi? Elimden geleni yaparım sorun nedir?"

"Bir babalık testi yaptırman lazım bana?"

"Umarım seninle alakalı değildir. Hastaneye gel kısa sürede hallederiz."

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin