Ağlarken sesin çıkmasın diye, tuttuğun nefeste boğulup ölmek istersin bazen.
Hangi ara yaptığımı bilmiyorum ama ona sarılıyordum, fakat onun ellerini hissetmiyordum. Üzerimde hiçbir şey olmadığı için çekiniyor olmalıydı sanırım.
"Bana sarılır mısın?"
Sesimin bu kadar kötü çıkacağını tahmin edememiştim. Gözlerimden akan yaşları kontrol etmek için gözlerimi kapattım, derin bir nefes alıp başımı kaldırarak Burak'a baktım.
"Barış nerede."
"Ay ona hemen anlatmamaya karar verdi. Hiçbir şeyden haberi yok." Bir rahatlama sardı içimi.
"İyi yapmış. Bu sefer onu durduramazdım. Ay nerede peki?"
"Mekânda seni getirmemizi bekliyor." Güzel.
Arkadan yanımıza bir şey atıldı, baktığımda bir yağmurluk olduğunu gördüm. Burak yağmurluğu aldı bana doğru çevirdi, kollarımı geçirdim fermuarı iliklemeye çalıştım fakat ellerim titriyordu ve morarmıştı.
İliklemeyi bırakıp ellerimi incelemeye başladım, açıp kapattım ve hissedebiliyor muyum kontrol ettim, avuç içime baktım. Ne zaman iyileşirdi? Ah kötü görünüyordu, gözlerim doldu.
Paravan gibi ellerimin başka bir eller tarafından sarıldığını gördüm. "Rüya bunlar geçecek."
Burak ellerimi kucağıma koydu ona baktım, ardından tüm konsantrasyonuyla ve çatık kaşlarıyla fermuarımı ilikledi ve boğazıma kadar kapattı. Şimdi ise şov zamanıydı.
"Çakal odada topuklu ayakkabılarım var." Diye seslendim.
Çatmış kaşlarıyla Burak bana bakıyordu. "Rüya ne yapıyorsun? Topuklu ayakkabıyı bırak yürümeni bile istemiyorum." Ona gözlerimi devirdim.
"Bırak da rolümü oynayayım olur mu?" gözlerimi kırpıştırarak yaşları geri ittirdim.
"Ayakkabının teki yok." Dedi Çakal o sırada.
"Şuradaki adamın boğazına bak." Diye bir ipucu verdim ona.
"Rol derken neyi kast ettin?" diye sordu Burak. Çakal yanıma ayakkabıları koyunca Burak'la birlikte ayağa kalktım, ayakkabıları ayağıma giydim. "Etrafı izlersen anlayacaksın." Dedikten sonra saçımı elimle düzeltip, gözlerimi ellerimin ayasına bastırdım ardından ise ellerimle gözlerimin altını ve yüzümü temizledim, yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. "Yürürken de bana destek olabilirsin." Dedikten sonra onun koluna girdim.
Çakal'a baktım hayretle bana bakıyordu Burak'a baktım. "Çıkıyoruz o zaman."
Ne demeye çalıştığını anlamadım. Yine de kendini başarılı bir şekilde toparladı, kolumu ona uzatınca koluma girdi.
Yüz ifadesi yine değişti bakışları...
Az önce ağlayan Rüya gitti, karşısındakini bakışlarıyla yok edecek bir Rüya geldi. Yüzü tamamen ifadesiz bir hal aldı, başını dikleştirdi ve ilerlemeye başladı.
Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indik. Kapıdan dışarı çıktığımız an herkes Rüya'ya bakmaya başladı, göz ucuyla da olsa bakıyorlardı.
Binanın etrafını araçlarla çevrelemiş, trafiği kapattırıp gelmiştik, adamlarımın bir kısmı hala binadaydı. Rüya'ya baktım. "İçeride yapılacaklar var ama seni önden gönderebilirim, Ay'ın yanına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
ChickLitKapıdan içeri girdiğimde boş bir odayla karşılaştım. Ortada tek bir sandalye vardı. Gerginliğimi göz ardı ettim Odayı arşınlayarak sandalyeye oturup bacak bacak üzerine attım ve geri yaslandım. Yakında burasının fazlasıyla kalabalık olacağını bili...