Odama girdiğimde Burak arkamdan geliyordu. Odamın kapısını kapattığında ona döndüm. Sinirden kuduruyordum. "Ne var?" bilmiyormuş gibi yapıyordu.
"Aşağıda beni düşürdüğün durum..." gülümsemesini bastırmaya çalıştığını gördüm.
"Bence gayet iyi bir durumdaydın." Gözlerimi devirdim.
"Yatağa yat ve uyu."
"Sen ne yapacaksın?" kitaplığımın önünde durdum ve kitaplarımı kesmeye başladım. "Kitap okuyacağım." Yarım bıraktığım bir serinin devam kitabını alıp yatağa yerleştim.
Burak üzerini çıkardı dolabımı açıp eşofman altını giydi ve yanıma yerleşti. Kitabımı açtım ve okumaya başladım.
Fakat gözümün ucuyla onun bana baktığını görebiliyordum. Lanet!
Yat zıbar be adam!
"Uyu Burak." Diye söylendim ona.
Kitabın kapağını kapattığımda Seçil'in gönderdiği kıyafet ve yardımcının gelmesine yarım saat vardı. Kitabı komodine bırakıp uyuyan Burak'a döndüm. Saçları dağılmıştı, bu haliyle bile etkileyici görünüyordu o saçlar...
Ve uyandırma metoduma karar verdim. Yüzümde kesinlikle bir sırıtış vardı, elimi onun saçlarına daldırdım ve saçlarıyla oynamaya başladım. Yumuşak saçları...
İlk başta kaşları çatıldı ardından çatık kaşları normale döndü ve gözleri aralandı. O güzel gözleri...
"Günaydın."
"Günaydın." Dediğinde sesi boğuk çıkıyordu.
"Hazırlanmak için gitmelisin." Gözleri uyumaktan hafifçe şişmişti.
"Saat kaç?"
"5'e geliyor işlerin varsa onları da halledersin diye düşündüm." Saçlarını düzeltmeyi bırakıp elimi geri çektim. "İyi düşünmüşsün." Bana bir süre baktı ve yataktan kalktı.
"Nasıl bir şey giymem gerekiyor?" diye sordum o dolabımın kapağını açarken. Kazağını giydi.
"İddialı ama şaşaalı değil." Eşofman altını çıkardı.
"Dekolte konusunda ne diyorsun?" bir an duraksadı. Bana döndü, pantolonunu giyip dönsene be adam!
"Neden bana soruyorsun?"
"Senin yanında olacağım ve ortamı sen daha iyi biliyorsun." Dolaba dönüp kot pantolonunu giydi. "Karşı tarafı öldürmek istemiyorum." Diye mırıldandığını duydum gülümsememi bastırmaya çalışıyordum. "Bunun için dekolte giymeme gerek yok. Erkekler bilirsin..."
Bir nefes verdi. "Biliyorum." Montunu giydi.
Burak'ın bilmediği bir şey vardı ki ben zaten kıyafetimi seçmiştim, bu muhabbeti gönlü olsun diye yapıyordum açıkçası.
Bana baktı, kaşlarımı ne var? Anlamında kaldırdım. "Beni kandırdığına inanamıyorum." Sakin ve düz bir tonda konuşmuştu.
Ellerimi teslim olur gibi kaldırdı. "Seni kandırmadım hatta kandırmak için uğraşmadım bile." Ellerimi indirip bir elimin işaret parmağını ona uzattım. "Seni kandırsaydım eğer kandırıldığını düşünmezdin bile."
Aynı şekilde o da parmağını bana uzattı "Beni kandırdın sen bir cadısın." Gülümsememi tutmaya çalıştım. "Hayır değilim. Çık ve giyinmeye git sonra da beni almaya gel adam." İkimiz de kendimizi tutuyorduk fakat onun gözleri gibi benim de gözlerimin güldüğüne emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
ChickLitKapıdan içeri girdiğimde boş bir odayla karşılaştım. Ortada tek bir sandalye vardı. Gerginliğimi göz ardı ettim Odayı arşınlayarak sandalyeye oturup bacak bacak üzerine attım ve geri yaslandım. Yakında burasının fazlasıyla kalabalık olacağını bili...