Aracımı evin önünde durdurduğumda Ay'ın ve Kayra'nın aracının da burada olduğunu gördüm. Ay'a yetişememiştim.
Arabadan indim eve doğru ilerleyip içeri girdim. Salonda ilerleyince koltuklarda oturduklarını gördüm. Ay 3'lü koltukta, Kayra ise tekli koltukta oturuyordu. Fakat sorun şuradaydı. Ay sinirli görünüyordu. Göz göze geldik.
"Beni korumaya çalıştığının yarısı kadar kendini korusan....!" Bağırıyordu. Eyvah.
"Biraz sakin ol."
"Benim görevim sanırım burada bitiyor." Dedi Kayra ve ayaklandı. O bu kadar sinirliyken beni yalnız bırakmasaydı iyiydi aslında.
Yanımdan geçti ve dışarı çıktı.
Ay'ın yanına oturdum. Bana baktı "Kendine öldürtmeye çalışmayı bırak." Ayağa kalktı. Sanırım sakinleşmeyecekti. Yanımdan gitti, birkaç saniye sonra merdivenlerden çıktığını duydum.
Tamam, en azından odasına gidip sakinleşmeyi tercih etti.
Ayaklanıp odama çıktım. Yatağa kendimi attım ve bir süre gözlerimi kapattım. Ne yaşamıştım ben öyle? Pompalı tüfek hala yatağımın üzerinde duruyordu. Gözlerimi açıp yataktan kalktım ve aynada kendime baktım.
İyi görünüyordum, yine de gözlerimden yorgunluğum belli oluyordu. Pompalıyı yataktan kaldırıp dolaba yerine yerleştirdim. Makyaj masasına oturdum ve makyajımı temizlemeye başladım.
Makyajı yüzümden çıkarınca yorgunluğumun daha da belli oluyordu, gözümün altındaki morluklar ortaya çıkmıştı. Saate baktım 5'i geçiyordu.
Lavaboya gidip yüzümü yıkadım, aşağı inip bir şeyler atıştırdım ve odama geçip üzerimi çıkarttım alkole ihtiyacım vardı ama o ertelenebilirdi.
Küvetin suyunu açtım ve suyun dolmasını beklerken sakin bir playlist ayarladım kendime ve müziği açtım. Küvete yerleştiğimde sıcak suyun beni rahatlatması ve gevşetmesi...
Asırlardır bu anı bekliyor gibiydim. Gözlerimi kapattım ve başımı geri yasladım. Köpüklerin arasında öylece uzanmak, hayattan kendimi soyutlamak istiyordum.
Küvette ne kadar kaldığımı bilmiyordum. Ellerimin kırıştığını görünce, küvetten çıkıp bornozu üzerime giydikten sonra telefonu elime alıp odama geçtiğim sırada yatağımda birini gördüm.
Kalbim az kalsın yerinden çıkıyordu. Burak yatağın üzerine oturmuş bana bakıyordu. "Su sıcak mıydı?" diye sordu.
"Evet sıcaktı."
Ayağa kalktı "Güzel o zaman çamaşırlarını giy sana masaj yapmam lazım."
Makyaj masama yöneldi sonra durdu. "Daha sade bir şeyler tercih edebilirsin... Sonrasında gitmek istemiyorum."
Pekâlâ. Sessiz kaldım.
Dolabımın kapağını açtım, siyah desensiz bir takım seçtim ve giydim.
Dolabın kapağını kapatınca aynadan Burak'ı gördüm, eline masaj yağını almıştı fakat hala arkası bana dönük duruyordu.
"Burak bunu yapmak zorunda değilsin." Başını önüne eğdiğini gördüm. "Biliyorum." Dedi. Onun zorlandığını biliyordum ama kendi istiyordu.
"Giydim." dediğimde bana döndü. Aynadan bana baktı, bornozum hala omuzlarımdaydı. "Giyinmiş halini sevdim." Dedi gülerek.
Ben de gülümsedim, bana doğru yaklaştı arkamda duruyordu, aynadan bana bakıyordu. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı. Güzel gözleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
ChickLitKapıdan içeri girdiğimde boş bir odayla karşılaştım. Ortada tek bir sandalye vardı. Gerginliğimi göz ardı ettim Odayı arşınlayarak sandalyeye oturup bacak bacak üzerine attım ve geri yaslandım. Yakında burasının fazlasıyla kalabalık olacağını bili...