SORUNLU

Bölüm 66

Rüya'nın odasına girdiğimde Rüya hala eve gelmemişti. Odaya şöyle bir gözden geçirdiğimde kitaplığına yeni kitaplar eklendiğini fark ettim. Kitaplığa yaklaşıp ne almış diye incelerken Brandon Sanderson kitaplarının çoğaldığını fark ettim. Savaşkıran kitabını elime alıp konusunu incelemeye başladım, sayfalarını karıştırırken dönüp kitaplığa dayandım ve biraz daha karıştırırken sanki yer kaydı ve hemen doğrulup kitaplığa baktım.

İlk korkum kitapları ya da kitaplığı bir şekilde düşürmüş olmamdı. Öyle olmadığını görünce rahatladım. Daha sonra kitaplığın bir tarafının geri gittiğini görünce şaşırdım. Bu da neydi böyle?

Kitaplığı daha fazla itmeye çalıştım. Olmadı.

Burada bir şeyler dönüyordu. Kitaplığı iyice inceledim yerde belirli bir yöne çizikler vardı. Fakat bu çizikler kitaplığın diğer hareket etmemiş kısmıydı. Sanki kitaplığın diğer kısmı kapı gibi çekiliyordu.

Kitaplığın açılan yerindeki açıklıktan tuttum ve kendime çektiğimde kitaplık hiç zorlanmadan bana doğru gelip aralandı. Şaşkınlık bedenimde gezinirken, küçük bir oda beni karşıladı ve tam önümde duruyordu.

İçeri girdiğimde otomatik küçük bir ışık yandı. Sağ tarafta küçük bir kitaplık, sol tarafta ise bir masa ve bilgisayar mevcuttu. Fakat ilk kitaplık dikkatimi çekti çünkü Rüya'ya aldığım her şey buradaydı. Güller de dahil.

Rafta birkaç resim de vardı. Onları alıp incelemeye başladım. İkimizin fotoğrafları mevcuttu, basıldığından haberim olmayan fotoğraflar. Davetlerdeki pozlarımızdı bunlar.

Fotoğrafları geri koyup raftaki dosyalara baktım. Araştırma1, Araştırma2, Araştırma3 yazıyordu sadece, onları es geçip döndüm ve bilgisayarı açtım.

Karşıma direkt şifre isteyen bir sayfa açıldı. Hiçbir şeyine şifre koymayan kadın gizli odasındaki bilgisayarına şifre mi koymuştu?

Onun telefonunu ya da her zamanki gördüğüm bilgisayarını karıştırdığımı söylemiyorum ama şifre koymadığını da biliyordum.

İp ucu kısmına bastığımda ise şaşkınlıktan dilim tutuldu.

Yaşarken ölü olup, ölürken yaşayan şey?

Bu sorunun cevabını sadece ikimiz biliyorduk. Rüya bir gün burayı bulacağımı tahmin etmiş miydi? Özellikle mi bildiğim bir şifre koymuştu?

Şifreyi yazdım.

Ekran açılırken masa üzerinde harflerle isimlendirilmiş ayrı dosyalar ayrıca şifrelenmişti. Masa üzerindeki Ev, Kulüp, Mekan, Zorunda değilsen AÇMA dosyaları kilitli değildi.

Ev'i açtığım an evdeki kameraların anlık görüntüsü önüme düştü. Şaşkınlıktan tepki veremezken Kulüp dosyasında ne göreceğimi anlasam da açtım.

Kulübün kamera görüntüleri kutu kutu önüme dizildi ve bu görüntüler anlıktı! Kulüp şu an boştu. Karnım kasıldı.

Mekan klasörüne bastığımda diğerlerinden çok daha fazla kamera görüntüsü ekrana yayıldı ve Rüya'yı gördüm. Biriyle telefonda hararetli bir şekilde konuşuyordu. Koyu mavi kısa bir elbise giymişti, yine harika görünüyordu. Bir anda telefonu elinden fırlattı ve sırtını geriye yaslanıp tavana baktı. Gözlerini kapatıp derin nefesler alırken gözyaşları yanaklarından süzüldü.

Bu durum bende çok daha fazla şok etkisi yaratmıştı. Kendimi tutamayıp cebimden telefonu çıkartıp onu ararken buldum kendimi. Aslında vereceği tepkiyi merak ediyordum, telefonunun ekranı parlayınca doğruldu ve hemen ayaklanıp yerdeki telefona ilerlerken gözyaşlarını sildi. Yerden telefonu aldı ve ekrana baktı. Çok derin bir nefes alıp verdi ve telefonu cevapladı. "Efendim?" sesi kulaklarıma dolduğunda ağladığı anlaşılmıyordu fakat moralinin gerçekten bozuk olduğu anlaşılıyordu.