Medyada Arda.
Pazartesi... Pazartesi... Pazartesi...
Her zamanki gibi canım aile bireylerimle bağrışarak güne başlamıştım. Alarmdan ve annemin böğürmelerinden on dakika kadar sonra kalkarak banyoya gidip yüzümü yıkadım. Beyaz gömleğimi ve altına okulun kareli eteğini giyerek sarı saçlarımı da tarayıp koltuğa kendimi bıraktım. Zaten-her zamanki gibi-çok geçmeden Ece malı da kapıya sıçmıştı.
"Hala hazırlanamadın mı sen ya uyuz?"
Ve her zamanki klişe sorusuyla giriş yapmıştı sohbetimize yine.
"Ece..." Korkmuş gibi yaparak yanına yaklaştım. "Gözlerin..."
"Ne diyorsun Rüya, ne olmuş gözlerime?"
Yüz hatları gerilip korkunun en üst seviyesine ulaşıncaya kadar bekledim konuşmak için.
"Bozulmuş mal, görmüyor musun giyindiğimi?"
"Ya Allah belanı versin Rüya, odanın ortasında çarpılıp kalacaktım Erman kuzu gibi."
Gözlerimi devirdim. "Ece biraz cahilsin sanırım, adama inme iniyor o sahnelerde çarpılmıyor."
Saçma saçma gülüp odadan salona ışınlanınca ben de arkasından onu takip ettim. Annemin kucağında oturmuş kendi kendine oyun oynayan Şirin'imi de öptükten sonra evden çıktığımızda sekmeden yürüyebildiğimi ancak fark etmiştim. Üstünden üç gün geçtiğine göre bugün sargıların da alınması gerekiyordu.
Okula vardığımızda Ece hala aklının bir köşesine süpürdüğü en gereksiz bilgileri benimle paylaşmayı sürdürüyordu.
Sınıfa girer girmez sıraya manyak bir atış yaptım, bugün ekstradan Ece'ye de artık sus dinlemiyorum mesajı yollamak amaçlı kullanmıştım bu işlevi. Ablanız zaten çanta atma ustasıdır. Bilirsiniz.
Çantamı takip ederek sırama oturduğumda sınıf kendi halinde takılıyordu yine. Alp ve Peri aşk tazeliyor, Emir Selfie çeken kızları rahatsız ediyor, sınıfın diğer erkekleri ciddi bir havaya bürünmüş dünkü maç ile ilgili yorum yapıyorlardı.
Of. Ekstra ekstra ekstra sıradan bir gün daha.
Sınıfı incelemeyi bıraktığımda Ece yanımda değildi, adeta bir robot gibi etrafı tarayarak saniyeler içinde onu buldum.
Doruk'un saçını toplamaya çalışıyordu ve tabii onlar bu sırada birbirleriyle bitmez bir cilve içindelerdi.
Istemsizce yüzüm buruşmuştu. Bu nasıl bir iğrençlik, nasıl bir hayâsızlıktır? İfademin değişmesine izin vermeden hızla onların yanına gittim.
"Bana ilişkinizden bahsedene kadar hiç böyle faaliyetler sergilemiyordunuz sınıfta. Ne oldu bacım size? Kendinize gelin, iğrençleşmeyin okulun kutsal topraklarında. İnsanlar buraya ilim öğrenmeye geliyor... Bu yaptığınızın saygısızlıktan başka bir şey olmadığını belirterek sizi ve bütün bu yılışık çiftleri şiddetle kınıyorum."
Adeta bir beşinci boyut Salih amca ve beyaz nurlu dede gibi belirivermiştim yanlarında.
"Kıskanma göt."
Bakın bakın şu hadsizlere bakın. Yaptıkları yetmiyormuş gibi beni kıskanmakla suçlayıp üstüne bir de göt gibi hiç hoş olmayan sözler kullanıyorlar.
"Neyinizi kıskanacağım, midemi bulandırıyorsunuz. Okuldayız be. Christian'ın play room'u mu sandınız burayı?"
Ben onlara çemkirirken kapı açılmıştı. Gözlerim fizik hocasına benzer bir görüntü yakaladığı an yerime ışınlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ RÜYASI
HumorTelevizyondan da olsa bir kutup ayısı görmüşsünüzdür. Ama bir Yaz Rüyası? *KÜFÜR İÇERİR* -EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞTIR-