YAZ RÜYASI

⭐️Hoş Geldin Tekrar⭐️

Medyada marifetlerini anlatan bir Rüya askjfdglk

Bana sıkı sıkı sarıldığında onu ne kadar özlediğimi fark edebilmiştim ancak. Kolları etrafımdayken hissettiğim manevi sıcaklıkla bekledim bir süre. İçimde garip bir his oluşmuştu. Öyle çok sarılmazdık çünkü.

Birbirimize kenetlediğimiz kollarımızı ayırdık. "Hoş geldin, tekrar. "dedim gülümseyerek.

Parmağı kalbimi işaret ederken bakışları hala gözlerimdeydi.

"Ben hiç gitmemiştim ki, hep buradaydım."

İşte bunu söylemesiyle ikimiz de bir düğmemize basılmış gibi bağırarak gülmeye başlamıştık.

"Bir an kendimi aşk filminde sandım lan."

Kahkahalarımın arasından abimin sırtına vurdum birkaç kez. Gelir gelmez beni güldürmeyi başarmıştı yine. Bu şiddet ve kahkaha dolu dakikaların sonrasında hala kapıda olduğumuzu fark etmiş olacak ki beni öne doğru itti.

"Hadi içeri girelim artık gerizekalı."

Annemlerin abimin geldiğinden haberi yoktu, çünkü üniversiteden yani Antalya'dan bir ay sonra döneceğini söylemişti. Şu an ise apartmanın kapısında ona bir karşılama yaptığım için içeri yürüyorduk.

"Ayça nasıl?"

Ayça, abimin sevgilisi.

"Ayrıldık."

Yani sevgilisiydi.

Gözlerim şaşkınlıkla büyürken "Neden?" diyebilmiştim sadece. Sanki hiç umurunda değilmiş gibi söylediğine inanamıyorum. Gerçekten biz evleneceklerini falan düşünüyorduk.

Cevap veremeden kapıya gelmiştik. Zaten pek de cevaplayacakmış gibi durmuyordu. Ayakkabılarımızı çıkarmak için eğilince annem yanımıza koştu.

"Kapı neden açık Rüyaa! Şurada temizlik yapıyorum değil mi? Biraz saygı istiyorum artık ama y-"

Normalde bana çemkirmeye devam edecekti ama abimi fark etti. İlk önce suratı şaşkın bir hal aldı, hemen ardından abim ayakkabısını çıkarıp içeri geçince de daha kapıyı kapatamadan Gel döşümee, gel döşüme bakışları etkisini göstermişti.

"Tamam, biraz sakin olalım."

Abime acımaya başladığımda bakışlarım da fazla vahim görünmüş olacak ki abim yavaşça kollarını ona doğru açarken her an vazgeçebilirmiş gibi görünüyordu. Sonradan da durumun gerçekten vahim olduğu annemin hızla onun kollarına atılmasıyla anlaşılmıştı.

"Oğğhhluum."

Oha anne sıçsaydın, ben o sesi götümle çıkarmam lan tövbe bismillah.

Elindeki toz bezini de pat diye atıvermişti yavrusunu görünce Gülay Hanım. Eğer çok geç olmadan durduramazsam bu sarılma işini uzadıkça uzayacak, annemi biliyorum yani. Bu işe bir dur demek lazım.

"Stop Türkiye artık ovalamadan parlatacak."

Oha bunu ben söylemiş olamam. Böyle bir şey... Allah affetsin neden söyledim ki şimdi ben bu tarz bir şey? Doruk veya Emir bile söylemez be bunu.

Kendimden iğrenme işini, annemin bana attığı bakışla bir kenara bıraktım. Daha sonra devam ederim ona çünkü böyle bir şeyi söylemiş olmamın sebebi reklamın sübliminal mesaj içermesinden başka bir şey olamaz.

"Yani diyorum ki içeride mi oynaşsanız?"

Evet, bugün fazla harikayım sanırım. Türkiye'nin parlatmasıyla ilgili olan bile daha mantıklıydı gerçekten.