Medyada son kısımdaki kızlar.
Hızlı hızlı kocaman lokmalarla dondurmamı sömürürken bir anda atılıp kaşığını dondurmaya daldırmaya çalıştı Arda. Hareketine karşı tabak biraz sarsılmış, masanın kenarına doğru kaymıştı.
"Hiii! Var ya o dondurma bir dökülseydii..."
Ama ölümcül bakışlarıma karşılık masum masum gülümseyerek masaya oturmuştu. Tabii daha da şüphelenmeme sebep oldu bu. Kesin bir boklar karıştırıyor yani.
Bakışlarımı ondan ve yapabileceği ataklardan ayırmamam gerekiyordu ama Ece bariz bir şekilde telefonuyla ilgilendiğini gizleme çabaları içerisindeydi. Kimden gizlemeye çalıştığını anlayamadığım için daha da arttı merakım.
Bakışlarımı fark etmiş olacak ki telefonu kapatıp masaya koydu.
"Ne oldu?"
Soruma cevap vermek yerine arkamda bir yere vermişti dikkatini. Orada takılı kalan bakışları gözleri kocaman olana kadar da tekrar beni bulmamıştı.
"Rüya hemen bakma ama arka masalarda bir oğlan topluluğu var, uff."
Oğlan mı, taş oğlan? Oha hayır oğlanlar, taş oğlanlar. Kaslı, çıkık çene kemikleri olan, hatta köprücük kemikli böyle taş gibi taş çocuklar mı? Öylelerden mi yani?
Tekrar ergen düşüncelerime dönüyorum sanırım. Neyse ergen olmak suç mu arkadaşlar?
Bir hışımla kafamı çevirdiğimde arka masada gördüğüm tek şey bir kız topluluğuydu. Daha bakınmaya devam edecektim ama olayın ironisi neler olduğunu anlamamı sağlamıştı.
Yediğim arkadaş kazığıyla masaya geri döndüğümde Arda dibime kadar gelmişti.
"Defol."
Dondurmama sıkıca sarıldım. Arkadaş diye yanımızda gezdirdiğimiz Ece itine de bir bakın. İyice nankörleşti. Bir de adamla birlik olmuş.
Hayal kırıklığıyla olmayan gözyaşımı silerek ona döndüm.
"Bunu nasıl yaparsın ya? Hadi kandırdın tamam da böyle mi kandırır insan? Her şeyden önce taş çocuk konusu kurallara aykırı be. Yazıklar olsun sana. Üzülerek seni bestliğimden reddetmek zorundayım. Artık... Sadece arkadaşız Ece."
Elimi kalbimin üstüne koyarak metanetli olmaya çalıştım.
"Ece, bana yardım etmekte gayet haklıydı Rüya. Sen mi yiyeceksin hepsini? Dört kişi yiyecek diye doldurttum o kadar. Kocaman tabak lan bir kaşık versen ne oluyor?"
"Haklı değildi, evet hepsini ben yiyeceğim, bir kaşık falan da veremem."
Ben yapmacık gülümsememle arkama yaslanırken o da bıkkın bir nefes verip ayağa kalkmıştı.
"Biliyor musun, çok yorgunum. Ama şurada durup seninle uğraşacağıma kalkar yenisini alırım. Cidden seninle zerre kadar uğraşacak gücüm yok."
"Bu benimle uğraşamadığın halin mi Arda?"
Vücudu her zamanki gibi diri ve dimdikti ama yüzüne, gözlerine baktığında rahatlıkla yorgunluğunu görebiliyordu insan gerçekten. Neden bu kadar yorgundu ki? Ne olmuş olabilir yani bu kadar?
Omuzlarını rahatlatmaya çalışır gibi bir hareket yapıp yanımızdan uzaklaşırken arkasından bakakalmıştım.
"Neyi var bunun? Doruk, bir bilgin var mı? Suratını asıp duruyor."
Güldü. "Onunki gibi bir baban olsaydı asıl mutlu olduğun zamanlarda şaşırırdın neden mutluyum diye."
Nasıl bir tepki vereceğimi bilememiştim. Neden diye sormak istedim ama o an fesatlık yapıp bana merak etmemin sebebini soracaklarını biliyordum. Ben de kolaya kaçıp babasının nasıl biri olduğunu düşünmeyi reddederek dondurmama odaklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ RÜYASI
UmorismoTelevizyondan da olsa bir kutup ayısı görmüşsünüzdür. Ama bir Yaz Rüyası? *KÜFÜR İÇERİR* -EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞTIR-