Gözlerim korkudan fal taşı gibi açılmıştı. Mert'in sinirli bakışları bana değil tam arkamızda ki adamaydı.
Namlunun ucu havadaydı. Emre adamın elini son dakika da havaya kaldırmış ve kurşunun son anda Mert'e değilde havaya isabet etmesi benim korkudan titrememe engel olmamıştı.
"Mert iyimisin birşeyin yok demi?" Mert'in kucağından inmeye çalıştım ama beni tutan kolları daha da sıkılaştı. Endişe ve kokunun konuşmama engel olmasını önemsemeden kesik kesik çıkan sesimle kurduğum cümleler nefes almamı daha da engelliyordu.
"İyim güzelim korkma."dedi ve anlımdan öptü. Bakışları Emre'ye döndüğünde anlamadığım bir dilde konuşmuşlardı adeta. Emre başıyla Mert'i onaylayıp Mert'i vurmaya çalışan adamı da alıp gözden kayboldular.
Mert, "Sakin ol canım bir şey yok hadi gel yarana pansuman yapalım. Korkma ben yanındayım. "Başımla onu onaylamaktan başka çarem yoktu.
Korkudan tir tir titreyen vücudum ve aklımda canlanan o günün olayı. Nefesim hızlanıyor ve başım dönmeye başlamıştı.
Mert, "Buket!?" Sesinde ki endişe beni yatak odasında ki üçlü koltuğa otutturup o da yanıma oturdu. Ellerimden tutup gözlerimin içine baktı.
"Sakin ol birtanem birşey yok. Salağın teki işte işini iyi yapamadı bende işten kovmuştum o da kendince birşeylere kalkışmış işte. Öyle tehtid oluşturabilecek biri değil. Bana bak." Dedi ve eliyle çenemi tutup yerde olan bakışlarımı Mert'e çevirdim.
"Çok korktum." Diyebildim sadece, çünkü nefes alamıyordum. Nefes alamadığımı fark edince endişeyle ayağa kalktı. Başım dönüyor ve nefes alamıyordum.
"Doktor doktoru çağırın hemen." Diye bağırıyordu. Ama ben sesleri boğuk ve kesik kesik duyabiliyordum.
Beni kucağına alıp balkona çıkardı.
"Sakin ol bak ben yanındayım sevgilim. Derin derin nefes al."
"Ala-mı-yo-rum." Diyebildim sadece. Elim boğazıma gitti sanki beni biri boğuyordu. Tıpkı o gün bana dokunmamaları için çırpındığım da o pisliğin benim boğazıma iki eliyle tüm gücünü kullanarak boğması gibi.
"Bana bak bana bak sevgilim beraber nefes alıp verelim. Tamam mı? Hadi şimdi derin bir nefes al yavaş yavaş verelim."
Hipnoz olmuştum adeta sadece Mert'in dudaklarına bakarak aynısını yapmaya çalışıyordum.
"Hiç bir şey düşünme sadece benim yanımdasın ve güvendesin bunu düşün yeterli sevgilim." Nefes alışverişim normale dönüyordu ama normale döndükçe uykum da bir o kadar çok geliyordu.
Mert'in kucağında olan bedenim bir anda savaşmayı bırakmıştı. Bedenim kasılmayı bırakıp tüm bedenimi hissizleşmişti adeta başımı Mert'in omuzuna koydum. Gözlerimi kapadım."Bırakma beni ne olur." Diyebildim fısıltılı çıkan sesim ve karanlığa hapis olan ruhumla.
"Asla birtanem asla bırakmayacağım." Beni rahatlatan o koku ve ses ben canını acıtmak için girdiğim hayatına nasıl maf edip gidecektim. Bu kadar aşık olmuşken hemde. Babam hep doğru insanı bulduysan ne olursa olsun ona asla ihanet etme derdi.
Sen doğru kişimisin Mert?
******
Kolumda ki acıyla ağzımdan ufak bir inilti çıkmıştı. Gözlerimi açtığımda güneşin gözüme vurmasıyla açılan gözlerim tekrar kapanmıştı. Elimle gözüme vuran güneşi engellemek için elimi gözüme gelen güneşe siper ettim. Kolumda ki serumu görünce kaşlarımı çattım.
Etrafa bakındım ama Mert yoktu. Boğazımda ki ağrı ve kurulukla susadığımı anlamıştım. Etrafa bakındım ama su yoktu oda da, kolumda ki serumu çıkarıp su almak için odadan tam çıkmıştım ki mutfağın nerede olduğunu bilmediğim aklıma gelmişti. Etrafa bakındığımda kimse yoktu. Bu durum hem beni korkutmuş hemde rahatlatmıştı. Mert sözünü tutmuş ve tüm adamları evden uzaklaştırmıştı.
"Mert!? Mert nerdesin?" Ses yoktu. Kendim bulacaktım anlaşılan. O kadar çok oda vardı ki. Hangisinden başlayacağımı bilememiştim.
Mutfağın aşağı katta olabileceğini tahmin ederek merdivenlerden aşağıya indim. Burnuma gelen nefis yemek kokuları karnımın ne kadar acıktığının kanıtıydı galiba.
Kokuyu takip ettiğimde ellili yaşlarda bir teyzenin yemek yaptığını gördüm.
Beni fark eden teyze, "Aaa merhaba kızım sen Buket olmalısın. Ben Cemre." Dedi ve elini uzattı.Bende elimi uzattım. "Merhaba evet bende memnun oldum. Mert söylemişti." Dedim mahçup bir ifadeyle.
"Şey ben su alacaktım ama."
"Otur kızım ben vereyim sana acıkmışsındır da rengin falan da gitmiş bir kaç lokma yemek ye rengin yerine gelsin." O kadar samimiydi ki ister istemez kanım ısınmıştı. Karnım acıktığı için hayır diyemedim.
Cemre teyze yemekleri hazırlarken bende, "Acaba Mert nerede bir bilginiz varmı?" Dedim kendimi tutamayarak.
"Bir arkadaşı geldi de onunla birlikte arka bahçedeler. Zaten o aşağıya iner inmez sen hemen uyandın. Kalpler bir olursa sevdiğin insanı kalp her durumda hissedermiş sizinki de o hesap daha yeni indi aşağıya Mert sende hemen uyandın. Bir birinizi bu kadar sevmeniz beni çok mutlu ediyor. Mert benim elimde büyüdü ama ilk defa senin yanında kendi gibi ve sakin görüyorum. Ona iyi geliyorsun." Arkası dönük bir şekilde söyledikleri yanaklarımın kızarmasına sebep olmuştu.Kısık bir sesle, "O da bana ilaç gibi geliyor." Dedim ama Cemre teyze bunu duymamıştı.
Önüme üç tabak dolusu yemeği koyunca şaşkınca Cemre teyzeye baktım.
"Ben bunların hepsini yiyemem çok fazla bunlar."
"Olmaz bitecek hepsi." Dedi itiraz istemezcesine çıkan sesi beni germişti.
Benim rahatsız olduğumu anlamış olacakki tebessümle, "Tamam tamam yiyebildiğin kadarını ye kusura bakma biraz sert oldu." Dedi.
"Sorun değil." Tebessüm edip yemeğimi yemeğe başladım. Cidden çok güzeldi yemekler.
Yiyebildiğim kadarını yedikten sonra geriye yaslandım.
"Ellerine sağlık çok güzel olmuş." Dedim samimi bir sesle.
Memnun olmuşçasına tebessüm ederek, "afiyet olsun kızım." Dedi."İzninizle ben Mert'e bakayım." Diyip ayağa kalktım. Teyze başıyla onaylayıp işine döndü.
Koridora çıktığımda hangi tarafa gideceğimi bilemedim bir an. Keşke teyzeye sorsaydım diye aklımdan geçirmeden edemedim.
Rast gele yürümeye başladım. Eve çok büyüktü. Kocaman salon ve salonda üç kapı vardı acaba ne vardı o kapıların ardında. Merakıma yenik düşerek etrafıma bir göz atıp solda kalan kapıya doğru yöneldim. Kapının kulpunu yavaşca açıp içeriye göz attım burası yatak odasıydı ama kimsenin kalmadığı çok belliydi. Kahve ve beyaz tonları hakimdi. Odaya göz atıp çıktım. Fazla ilgimi çekmemişti.
Odanın tam karşısında ki odaya da baktığımda orası da tuvaletti. Oradan da çıktığımda sağda en köşede bir oda kalmıştı orada da kesin bir oda vardır odaya tam yaklaşmıştım ki boş verdim. "Çok sıkıcı bir yerdi zaten orası da bir odadır." Dedim kendi kendime konuşarak. Tam uzaklaşacaktım ki, "Buket!?" Duyduğum sesle olduğum yerde kala kaldım. Bakışlarım kapıya çakılıp kalmıştı. Elimi kaldırdım kapı kulpuna uzattım ama havada asılı kaldı.
Ama bu ses. Duyduğum sesle gözlerim dolması bir oldu. Bütün yaşananlar gözümün önünde tekrar tekrar canlanmıştı...
Bölümü nasıl buldunuz arkadaşlar.
Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli.
Yeni bölüm de görüşmek üzere seviliyorsunuz ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP YARASI
RomanceTam dış kapıdan çıkacakken önüne geçtim. Sıkıca sarıldım. "Nolur gitme beni bırakma sensiz yaşayamam yapma bunu bana." Bir süre öylece kaldı. Kurduğu cümleyle sarılı olan kollarım boşluğa düştü. "Benim onca adamın artığı olan biriyle işim olmaz." Be...