~20.BÖLÜM~

288 37 18
                                    

Beynim de oluşan uğultular ve ensemde ki ağrı.
Yine bir bilinmezliğin ortasına düşmüştüm.
Elimi enseme koymak için hareket etmiştim ki bir şey buna engel oluyordu. Gözümü zar zor açtığımdaysa başımda iki silahlı adamın bana sırıtarak bakışlarını görmemle bütün yaşananlar beynime kurşun gibi saplanmıştı.
Korkunun tüm bedenime yayılmasıyla çırpınmaya başladım.

Kafama tutulan silahla vücudum bir anda kitlendi.
"Uslu dur yoksa canını fena yakarım." Korkudan tüm vücudum uyuşmuştu. Usulca kafamı aşağı yukarı salladım. Sesi o kadar korkunçtu ki, konuşmaya bile korkuyordum. Sesin sahibi, "aferin akılı insanları severim. Şimdi uslu uslu otur. Senlik bi işimiz yok. Şimdilik."dedi pis bir kahkaha atarak. Arkamda duran o adam önüme geçip bakışlarıyla beni baştan aşağıya süzdü.
Yüzünü görmemle gözlerim dehşetle açıldı. Sağ anlından sol çenesine kadar büyük derin bir yara vardı. Bu yara yeniydi. Dikişleri hayla duruyordu. Yüzünün çeşitli yerlerinde derin yaralar vardı. Çok korkunçtu. Adama nasıl baktıysam, gür ve sinirli bir sesle, "O gözlerini indir. Yoksa sana istemediğin ama benim yaparken büyük zevk alacağım şeyler yaparım sürtük."
Korkuyla bakışlarımı kaçırdım. Adını bilmediğim o adam tam bana doğru bir adım atacaktı ki. Ekin'in yani Savaş'ın sesini duydum.

"Dokunma ona yoksa o dağılmış yüzünü daha çok dağıtırım bir daha toplayamazsın o parçalanmış yüzünü." Ses arkadan geliyordu. Arkamı dönmemle ağzı burnu kan içinde Savaş'ı görmemle ağzımdan ufak bir çığlık koptu. Vücudu dahil her yeri kan içindeydi.

"Ekin Ekin iyimisin noldu sana?" Yerimden kalkıp yanına gitmek için hamle yapmıştım ki omuzumda ki baskı yerimden kalkmamı engelledi.

"Nolur bırakın yanına gideyim. Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz bizden?"
Yerimden her kalkmaya çalıştığımda adamın hamleleri daha da sertleşiyordu.

"Bana bak sana son ikazım uslu dur yoksa sonunda Savaş gibi olur." O kadar bitkin gözüküyordu ki gözünü açmaya bile hali yoktu.
Hayır hayır ben arkadaşımı bir daha kaybetmek istemiyordum. O acıyı bir daha yaşarsam bunu kaldıramazdım.
Adam Ekin'in yanına gidip silahla yüzüne sert bir şekilde vurmasıyla yerimden fırladım ve Ekin'in önüne geçtim.

"Nolur dokunmayın ona görmüyormusunuz kolunu kaldıracak hali yok nolur bırakın bizi gidelim."
Kocaman bir kahkaha attı.
Yanında ki adama bakıp, "bırakacakmışız öyle diyor. Ne dersin bırakalım mı?" Sesinde ki o alay dolu ses sinir etmişti beni.

"Biz tam beş yıldır bu şerefsizin peşindeyiz. Ben bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin bile edemezsin küçük hanım o yüzden," dedi bir anda saçlarımı avuçlarının arasına alıp beni sürüklemeye başladı. Acıdan ellerimi saçlarımı tutan eline götürüp kurtulmaya çalıştım ama nafileydi. Çok sıkı tutuyordu. Acıdan bağırmalarım tüm salonda yankılanıyordu. Ekin ne kadar seslense de yerinden kalkacak durumda bile değildi. Beni salonun ortasında ki koltuğun dibine sert bir şekilde iteleyip, "şimdi burada uslu uslu otur. Yoksa hiç acımam canını fena yakarım." Sesin de ki öfke korkudan irkilmeme sebep olmuştu. Acıyan başıma elimi götürerek acının olduğu yere  baskı uyguladım, azda olsa acısının geçmesi ümidiyle. Ama nafileydi. Şerefsiz adam resmen saçlarım elinde kalmıştı. Adam sinirli bir şekilde Ekin'in yanına gidip.

"Hadi yap bakalım nasıl dağıtacakmışsın yüzümü." Sesi tüm koridora yayılmıştı adeta.

Ekin silik bir kahkaha attı.
"Şuna ki yüzünü nasıl yaptıysam öyle. Bir daha o kıza dokunursan seni canlı canlı doğrarım. İlk o Buket'e dokunan elini koparmakla başlayacağım mesela." Dedi ciddi bir sesle. Bu haldeyken nasıl böyle konuşabiliyordu. Cidden o adamın yüzünü o mu bu hale getirmişti. Ama Ekin çok merhametli çok naif biriydi. Nasıl, ama nasıl böyle birşey yapabilirdi.
Adamın siniri daha da artmıştı.
Ama o gözlerinde ki korkuyu çok net görmüştüm adam da. Ekin'den korkuyordu.
Masanın üzerinde ki silaha gözüm kaydı. Aklıma gelen şeyle sakin kalmaya çalıştım.

KALP YARASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin