Bugün gene sıkıcı bir güne uyanmanın sıkıntısını yaşıyordum. Bu yeni şehire, bu yeni eve alışamadım henüz, annemle babama kızgındım holdingimize bir ortak buldukları için ve bizi buraya taşınmak zorunda bıraktıkları için. Sıcak yatağımdan sıyrılıp kalktım ayaklarım hâlâ yere değmiyordu yataktan aşağı sallamaya devam ettim. Tabi bu düşüncelerim kısa sürdü annem bana
"Sumru hadi kalk artık bugün uzun ve güzel bir gün olacak."
Ya tabi ne demezsin çok güzel bir gün olacak diye kendi kendime homurdandım
"Uyandım geliyorum anne" diye seslendim. Hızlıca banyoya gittim ellerimi ve yüzümü yıkadım, mutfaktan güzel kokular geliyordu annem işte her zaman ki gibi her şeyin en güzellerinden yapmıştı. Babamın karşısındaki sandalyeye oturdum ve yemeye başladım. Kafamı kaldırdığımda babamın sırıttığını gördüm
"Ne?" Dedim
"Yok bir şey sadece çok acıkmış olmalısın" dedi ve kahkahayı bastırdı biraz utanmıştım ama ona eşlik ederek gülmeye başladım, annem araya girdi ve
"Sumru kızım biliyorsun bizim yeni bir ortağımız var ve bu gece bizim şerefimize bir davet veriyor"
aman aman ne hoş o adamı hiç sevmiyordum miskin miskin bakışları vardı. "Ee anne ne yapabilirim? neden bana söylüyorsun ki, size iyi eğlenceler" dedim
bana kızgın bir şekilde bakıyordu sanırım anneme karşı bu kadar açık sözlü olmamalıyım ama bunlar daha düşüncelerimin en masum olanları annem diğerlerini bir bilse sonum geldi demektir.
"Sumru bizimle geliyorsun" dediğinde çayımdan koca bir yudum aldığımı fark ettim ağzım haşlanmıştı. "Yoo hayır siz gidiyorsunuz ben gelmiyorum" babam bana masum bakışlar atıyordu lanet olsun! Oraya gitmek istemiyorum,
"Tamam tamam geliyorum" dedim
babama tekrar döndüğümde, içimi ısıtan bir gülümseme gördüm. Masadan kalkıp hızlıca banyoya girdim ve duş almaya koyuldum. Sıcak su bana kendimi iyi hissettiriyordu, işimi bitirdikten sonra havluyu kenardan aldım ve vücuduma sardım.
"Ahh! Bugün çok sıkıcı bir gün olacak" diye inledim.
Gardrobumun karşısına geçtim ve giyebileceğim bir elbise seçtim, seçtiğim elbise uzun beyaz bir tül elbiseydi yakası yuvarlak ve altın renginde bir şerit geçiyordu, ayakkabı olarak da siyah çivi topuk bir ayakkabı seçtim çok yüksek giyemem normalde ama bugün bunları giymeye mecburum. Aynanın önüne geçtim ve saçlarıma hafif dalga vererek açık bıraktım, makyajımı sade tutmaya çalıştım, ve sonunda hazırdım.
"Sumruu kızım hadi ama geç kalacağız çıkmamız gerek hâlâ hazır değilmisin ?"
Hazır olmak istemezdim ama maalesef ki hazırım "Geliyorum anne " diye bağırdım. Merdivenlerden inerken babam bana büyülenmiş gibi bakıyordu.
"Bu güzel kız ne zaman büyüdü de benimle davetlere geliyor" diye takıldı babam bana, Ahh! gene yanaklarım kızarmaya başlamıştı
"Teşekkür ederim baba" annem araya girerek "Hadi ama şimdi gerçek anlamda gemiyi kaçıracağız" dedi onaylarcasına kafamı salladım ve evden çıkmak üzere kapıya doğru yöneldim.
Arabaya bindiğimizde ne kadar isteksiz olduğumu tekrar hatırladım gerçekten gitmek istemiyordum ama çoktan limana doğru hareket etmeye başlamıştık.
Sıkıcı araba yolculuğuma renk katmak için küçük el çantamdan kulaklığımı ve telefonumu çıkardım, dıştan bakınca küçük fakat içine ben bile sığarım, tamam sığmam ama konumuz bu değil.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ ADA
Teen FictionIssız Ada'ya düşen dört genç. Çaresiz. Yapayalnız. Ve Kurtulmayı bekliyorlar. Çektikleri zorluklara rağmen ayakta durabileceklermi? Ya Sumru aşık olursa? Aşık olmak için bir kalbi olmayan Savaş'a.