Mağaradan içeri hızlı adımlarla girdik aslında hepimiz korkuyorduk fakat kimse bunu itiraf edecek kadar cesur değildi mağaranın girişine geldiğimde durduk.
Savaş "içerde ne olduğunu bilmiyoruz o yüzden kimse yanımdan ayrılmasın bide sizi aramayayım" dedi kendini beğenmiş ukala piç! Ne zannediyordu ki kendini ardından Öykü Koray’a sokularak kulağına bir şeyler fısıldadı anlamadım ama Öykü gerçekten korkmuş gözüküyordu aslında bende korkuyordum ilk defa bu kadar çok korkmuştum.
Savaş’a döndüm ve "buraya girmek iyi bir fikre benzemiyor." Dedim
Bana güldü "uslu bir kız ol ve beni takip et Yâda dışarda kal ayıya yem ol karar senin." Ahh! Bu çocuk çok açık sözlüydü ve bazen çok sinir bozucu olabiliyordu. Bir şey söylemedim ve ilerlemeye devam ettim kafamı kaldırıp etrafa göz attığımda bir örümcek ağı gördüm ve üzerinde bir hamam böceği vardı üstelik akşam yemeği de önündeydi bu iğrenç bir şey!
Savaş’a daha çok sokuldum bu duruma şaşırmış olmalıydı göz ucuyla baktığımda sırıttığını gördüm ama bir şey demedim biraz daha ilerlediğimizde burada bizden önce birilerinin yaşadığını fark ettik ve çok şanslıyız ki -aslında o kadar da şanslı değiliz yani ıssız bir ada da yalnızız- bir kaç parça kıyafet ihtiyacımız olan birçok şey ve en önemlisi konserve yemeklerini bulduk.
Bulduklarımıza mı sevinsem yoksa karnıma saplanan ağrıya mı üzülsem bilemedim.
İçerisi çok aydınlık değildi fakat içeri sızan güneş ışığı aydınlatıyordu.
Köşede bir gaz lambası olduğunu fark ettim.
‘’Savaş şurada gaz lambası var yakabilir misin?’’
Yüzüne yamuk sırıtışını ekledi.’’ Biliyorum çok ateşli birine benziyorum ama bendeki ateş o gaz lambasını yakmaz’’ dedi.
Koray kıkırdamaya başladı.
‘’Kendini beğenmiş ukala’’ diye fısıldadım.
Resmen ben yürüyen egoyum diye haykırıyor.
Kıyafetler erkek işiydi ve baya boldu burada kalan kişi demek ki erkekmiş.
Merakla sordum’’ Demek ki birisi buradan kurtulmuş o zaman bizimde kurtulma ihtimalimiz var değil mi?’’
Öykü kafasını kaşıdı.’’ Belki kurtulmamıştır.’’
Buda bir ihtimal tabi.
Koray beklemeden Öykü’ye cevap verdi.’’ Kurtulmasa burada olurdu.’’
Öykü kollarını göğsünün altında birleştirdi.’’ Dışarı çıktığı bir anda ayıya yem olduysa?’’
Evet, bu kız çok zeki.
‘’ya olmadıysa ve şu anda evinde oturmuş çayını içiyorsa?’’ Koray’ında haklı olma ihtimali var tabi.
Öykü tam cevap verecekken, Savaş bağırdı’’ Yeter burada sizin tartışmanızı dinleyemem kurtulduysa kurtuldu, kurtulmadıysa Allah rahmet eylesin. Şimdi susun ve burada neler var bakalım!’’
Sessizce ‘’Birde Fatiha okusaydın’’ dedim.
Bana baktı fakat ses çıkarmadı, o sırada karnıma tekrar bir sancı girdi, dışarı belli etmek istemesem de yüzüm buruştu, kesin üşütmüş olmalıyım.
Savaş eliyle taştan yapılmış tezgâhları yokluyordu.
Bir anda’’ Buldum! ‘’ dedi.
Arkasından Koray’’ nasıl kurtulacağımızı mı?’’ dedi.
Ve o an Savaş’ın Koray’a attığı bakışı küçük bir çocuk görse ağlayarak kaçardı, yani o derece sinirli bakıyordu.
‘’ Kibrit buldum’’ Sevinçle el çırptım.
Yani bu kadar küçük bir şeyle bile mutlu oluyorum sadece o kadar.
‘’Ama sadece üç tane var’’ diye ekledi.
Gaz lambasını köşedeki taşın üstünden aldım ve Savaş’a uzattım, içindeki fitil gibi olan şeyi hafif çıkardı ve taştan tezgâhın üzerine koydu daha sonra kibriti yakarak fitile doğru tuttu fitil yanmaya başlayınca içine oturttu ve etrafa bir ışık yayıldı.
Gözlerim ilk ışığa alışmadığı için kamaştı sonra yavaş yavaş alıştı.
Yerler de hamam böcekleri dolaşıyordu ve beton olduğu için köşe yerler örümcek ağı olmuştu yüzümü buruşturdum.
Öykü’’ bakın burada ne var? ‘’ dedi ve elindeki kâğıdı incelemeye başladı.
Daha sonra kâğıdı Savaş’a uzattı.
Savaş gülümsedi. O an ona gülümsemenin ne kadar çok yakıştığını fark ettim.
‘’Bu sandal yapımını anlatan bir kâğıt ama İngilizce yazıyor’’ dedi. Gözlerini kısmış kâğıda bakıyordu.
‘’Koray sen üç yıl İngilizceyi boşuna görmedin herhâlde al şunu bunun sayesinde kurtula biliriz’’ dedi ve kâğıdı Koray’a uzattı, Koray kâğıdı alıp ‘’tamam bu bende’’ dedi.
Köşedeki konserve kutularına eğildim ve bir tane aldım, içimden tarihinin geçmiş olmaması için dua ettim. Kutunun altına baktığımda tarihin 2016 yazdığını gördüm. Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi bıraktım, konservede ton balığı vardı balığı fazla sevmem fakat önüme bir çeşit sunmadıkları için mecburen yemek zorundaydım.
O sırada karnıma tekrar sancı girdi, lanet olsun! Diye fısıldadım ve karnımın hemen altını tutum yani kasık bölgemi. Öykü yanıma gelip’’ ne oldu? İyi misin Sumru’’ dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve olabildiğince gülümseyerek konserveyi ona uzattım.
‘’ Tarihi geçmemiş daha bir yılı var’’ dedim
Savaş yanımıza gelip’’ başka bir şey bulamadım, sahile inelim ve karnımızı doyuralım, ben şimdi dışarıyı kontrol edicem sizde arkamdan gelin’’ dedi.
Bizden bir cevap beklemeden dışarıya yürüdü. Koray kucağına sekiz, dokuz tane konserve koymuştu.
Savaş’’ gelin’’ diye bağırdı.
Arkasından yürümeye başladık ve aklıma o kadar çok yol yürüyeceğimiz gelince yüzümü buruşturdum. Benim gibi üşengeç biri için bu kaldırılamaz bir zahmetti.
Bir, bir buçuk saat yürüdükten sonra kumsala vardık. Daha fazla dayanamadım ve kendimi yere attım.
Açtım, yorgundum, üşüyordum, belim ağrıyordu ve on dakikada bir kasıklarıma sancı giriyordu.
Ölecek miyim acaba diye düşündüm.
Sonra aklıma konserveler geldi ve doğruldum.
Öykü elinde iki konserve kutusuyla bana doğru geliyordu.
Gülümsedim ve elindeki bir kutuyu aldım ve üstündeki halkaya parmağımı geçirip açtım, beklemeden içinden bir parça alıp ağzıma aldım ve tadını çıkarta çıkarta yemeye başladım.
Koray ve Savaş’ta bize katılmıştı.
Koray gözlerini kapatıp’’ Imm bunlar çok lezzetli ‘’ dedi Öykü ve ben bu söylediğine kıkırdadık.
Savaş’ta mimik oynamıyordu, duygusuz.
Sancı tekrar girince’’ Ben barınağa gidiyorum kendimi iyi hissetmiyorum’’ dedim ve ayağa kalktım.
Öykü’nün gözleri büyüdü’’ iyi misin?’’ dedi.
Telaşlanmaması için gülümsedim ‘’ evet, evet sadece biraz halsizim’’ dedim ve arkamı dönüp kendi barınağıma doğru yürürüm.
Barınaktan içeri girip yaprağın üstüne cenin pozisyonunda yattım ve gözlerimi kapattım.
O an aklıma gelen düşünceyle gözlerim kocaman açıldı ve ellerim buza kesti.
![](https://img.wattpad.com/cover/33215744-288-k723551.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISSIZ ADA
Genç KurguIssız Ada'ya düşen dört genç. Çaresiz. Yapayalnız. Ve Kurtulmayı bekliyorlar. Çektikleri zorluklara rağmen ayakta durabileceklermi? Ya Sumru aşık olursa? Aşık olmak için bir kalbi olmayan Savaş'a.