Bölüm 2 - Bu gün yalnızdım.

561 28 4
                                    

Gözlerimi dudaklarımın üstündeki yumuşak dolgun dudakların ele geçirmesiyle açtım ve boğazımdaki bir miktar suyu öksürerek çıkarttım, tanrım! Boğazım feci halde yanıyordu, derin derin nefesler almaya başladım sanki bir, iki saattir nefesimi tutmuşum gibi hissediyordum. Sırt üstü sanırım kumun üstünde yatıyordum ve kafamın üstünde altı çift göz bana bakıyordu sol tarafımdaki ela gözlü olan çok hissizdi, sağ tarafımdaki açık kahverengi gözlü olan ise daha endişeli bakıyordu, tam kafamın üstünde ise mavi gözleri kan çanağına dönmüş olan Öykü’yü gördüm.

Gözünden bir damla yaş aktı ve anlım düştü ‘’ Yaşıyorsun! ‘’ diye fısıldadı.

Bir eliyle elimi diğer eliyle de belimi tuttu ve doğrulmama yardım etti, ve tekrar konuşmaya başladı ‘’ Bu ela gözlü çocuk seni kurtardı çok çırpındığın için dibe batıyordun ’’ ellerini çenesinin altında birleştirdi ve derin bir nefes aldı ve gülümseyerek ‘’ tam bir kahraman gibiydi ‘’ dedi.

Ela gözlü çocuk ‘’ siz kızlar böyle şeyleri abartmaya bayılıyorsunuz ‘’ dedi ve ayağa kalktı rampa saçlardan eser yoktu. Öykü’nün yardımıyla bende ayağa kalktım. Ve ona dönerek ‘’ Teşekkürler ‘’ dedim.

Kanımı donduracak bir sesle ‘’ bu ilk ve sondu ‘’ dedi. Tam cevap vericekken arkamdaki kıvırcık saçlı çocuk konuştu ‘’ Planın ne nasıl eve dönücez?’’ o an nerede olduğumuza dikkat etmemiştim. Etrafıma baktığımda kumsal gibi bir yerdi fakat bi tarafı ağaçlarla doluydu sanki bir ormanın başlangıcı gibi diğer taraf ise masmavi denizdi sonu olmayan.

Korkuyla konuştum ‘’ Neredeyiz biz? ‘’ cevabı beklemeden tekrar konuştum ‘’ nasıl geldik buraya?’’

Ela gözlü sıkıntılı bir nefes verdi ve ‘’ Siz kızlar neden bu kadar çok soru soruyorsunuz? ‘’

Gözlerimi devirdim ‘’ senin kızlarla ne alıp vermediğin var? ‘’  diye tekrar soru sordum.

Dudaklarını yaladı ‘’ hala soru soruyorsun ve ben sorulardan nefret ederim’’ dedi ve ben cevap vermeden arkasını döndüp ve ormana doğru yürümeye başladı.

Arkamdaki kıvırcık saçlı çocuk önüme geldi ve kafasını kaşıyarak ‘’ Şuan çok sinirli onun kusuruna bakmayın yani normaldede sinirli fakat şuan daha sinirli üstüne gitmemek en iyisi ‘’ dedi. Elini uzattı ve ‘’ Bu arada adım Koray bi türlü tanışamadık’’ dedi. Elini sıktım ve ‘’ Sumru ‘’ dedim. Aynı şeyi Öykü’de tekrarladı.

‘’ Ee anlatıcakmısınız buraya nasıl geldiğimizi?’’ diye sabırsızca sordum.

Öykü heyecanla anlatmaya başladı’’ Şimdi biz atlayınca seninle ellerimiz ayrıldı suya düşünce ben hemen suyun üstüne çıktım o sırada Koray çoktan suyun üstündeydi etrafıma baktığımda sen ve ela gözlü çocuk yoktu sonra hemen o ela gözlü çocuk suyun üstüne çıktı fakat sen hala çıkmamıştın sonra ben bağırdım ‘Sumru yok!’ diye , hemen ardından ela gözlü çocuk suya daldı ve bir süre gözükmedi, koray beni tutuyordu telaşlanmaya başlamıştık ki ela gözlü çocuk kucağında seninle suyun yüzeyine çıktı ama sen çok fazla su yuttuğun için nefes alamıyordun, ve işin garibi etrafta kimse yoktu sadece gemi dik bir şekilde yarısı suyun içinde duruyordu, az ilerideki can simidi dikkatimi çekti ve onu getirip seni onun üstüne koyduk, yüzmeye başladık biraz yüzdükten sonra ilerde karayı gördük ve o tarafa doğru yüzdük buraya gelince ela gözlü çocuk seni kucağına alıp kumun üstüne yatırdı sen hala nefes almıyordun ben ağlamaya başladım o sırada ela gözlü çocuk sana ilk yardım yaptı fakat sen hala nefes almıyordun, aynı şeyi bir iki kez daha tekrarladı en sonunda uyandın ve şuan bu durumdayız’’ dedi ve nefes aldı.

Şaka gibi bunları biz yaşamış olamayız şok olmuş bir vaziyette Koraya baktığımda kafasını aşşağı yukarı salladı.

Ela gözlü çocuğun sesiyle şoktan bir nebze çıktım ve ona döndüm ‘’ Orman tekin olmaya bilir neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz akşamları donarak ölmezsek burdaki yaratıklara yem olacağımız kesin’’ dedi.

Ardından Koray ‘’ ne yiyip içicez ben acıktım ‘’ dedi ve o an ne kadar aç olduğumu anladım.

Öykü’de Korayı destekledi ve ‘’ evet bende çok acıktım ‘’ diyip karnını tuttu, ben sessiz kalmıştım.

O sırada aklıma gelen bir fikirle konuştum ‘’ telefonlar onlarla yardım çağıra biliriz’’ dedim ve etrafıma bakarak çantamı aramaya başladım.

Ela gözlü çocuk yarım ağız gülerek’’ Çok zekisin biz bunu hiç akıl edememiştik’’ dedi, dalga geçtiği ortadaydı ukala! Kollarımı göğüsümde birleştirdim ve Koray’ın dediklerine kulak verdim ‘’ sizin çantalar zaten ortada yoktu benim telefonumunda şarjı bitmişti Savaş’ın telefonunuda zaten sallayınca içinden su sesi geliyordu ‘’ dedi gülerek. Ve ekledi ‘’ Sanırım Issız bir adada kapana kısıldık’’

Çaresiz bir şekilde arkamı döndüm ve biraz yürüdüm hava esiyordu beyaz tül elbisemin etekleri uçuşuyordu çıplak ayaklarım kumda iz çıkartıyordu yere oturdum ve bacaklarımı kendime doğru çektim ve kollarımı bacaklarıma sardım. Rüzgar adeta artık yalnızsın diye havayı yüzüme vuruyordu. O an anladım.

Bu gün yalnızdım.

Annem, babam yanımda değildi.

Sadece kardeşim yerine koyduğum kız vardı yanımda ''Öykü'' onun haricinde hayatımda hiç görmediğim iki erkek...

Artık yeni ailem bu ıssız adada sadece üç kişiydi...

ISSIZ ADA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin