Mavi Boncuk

5.7K 219 25
                                        

Hepinize merhaba sevgili okurlarım. Bu bölüm biraz geç kaldı sanki değil mi? Ancak bundan sonra daha aktif olmaya çalışacağım. İyi okumalaar :)

(Hatırlatma)

"Bunlar küçükken de böyleydi Demir oğlum. Yoktan yere sürekli atışırlardı ayıramazdık. Ama şunu eklemek isterim ki her kavganın sonunda Mert orası burası morarmış şekilde ağlayarak gelirdi yanımıza. O zamandan belliydi bu Miranın cazgır olacağı."

Nedenini anlamadığım şekilde Demir Mert'e gözlerinden alev çıkarak bakıyordu. Demir...beni kıskanmış olamazdı değil mi?

Değil mi?

(Devam)

Pansumanım bittikten sonra sedyeden kalktım ve yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Ben revirden çıktıktan kısa bir süre sonra Demir yanıma geldi ve kolumu tuttu.

"O mert denen lavuk senin neyin oluyor?"

"Sana ne"

"Ne demek sana ne? Sevgilin değil mi, buraya da kesin onun için gelmişsindir. Söylesene ailenle falan çok kavga ettin mi buraya gelebilmek için. Çünkü böyle bir çocuğun bir kızla sevgili olması için ya ailesi kızla hiç ilgilenmiyordur yada ailesine karşı gelmiştir. Ama senden beklemezdim. Madem sevgilin vardı niye etrafa mavi boncuk dağıtıyorsun kızı-"

Daha cümlesini bitiremeden tüm gücümle tokadımı yanağına yapıştırdım.

"Sen kimsin! Kimsin de bana böyle ithamlarda bulunuyorsun? Sana ne benim hayatımdan ya sana ne? Andım olsun Demir, bu söylediklerine çok pişman olacaksın. Olacaksın ama çok geç olacak. Bu söylediklerin için seni asla affetmeyeceğim. Asla!"

Deyip  yanından koşabildiğim kadar koşarak odama gittim ve düşünmeye başladım. Normalde başka birisi söylese kılımın kıpırdamayacağı bir cümleyi Demir söyleyince neden bu kadar kırılmıştım? Neden bu kadar üzülmüştüm ki? Amacının sadece beni yaşatmak olduğunu sandığım kalbim neden sızlamıştı? Daha fazla bunları düşünmek istemediğim için hemen bir plan düşündüm. Söylediklerini onun burnundan fitil fitil getirecektim. Planımın ilk adımını gerçekleştirmek için hemen albayımın odasına gittim. Kapıyı çaldığımda 'gel' yanıtını alınca kapıyı açtım ve albayın postası çıkarken ben içeri girip isteğimi albayıma ilettim.

"Albayım ben şu askeriyeye 20 dakika mesafede olan askeri lojmana taşınmak istiyorum. Burada kendimi pek rahat hissedemedim." 

Yalan. sadece hislerini kendine itiraf edemiyorsun. Basbayağı seviyorsun işte Demir'i

Sen sus iç ses!

Bunca zaman beni susturdun şekerim ama artık sen de susmamı istemiyorsun. Her zaman yanında olacağım.

Of tamam duygusala bağlama.

Buraya geldiğimizden beri eskisi gibi mutlusun. Artık eski haline dönmenin vakti gelmedi mi sence de?

Bilmiyorum iç ses bilmiyorum. Sen de gördün, Demir kardeşim saydığım adamla konuştum diye beni mavi boncukçu ilan etti. Utanmasa sürtük falan da derdi.

Ama o Mert'in senin kardeşin olduğunu bilmiyordu.

Doğru, ama yine de çok kırıldım. Neyse bu konuyu daha sonra masaya yatıralım. Şimdi şu taşınma işini halletmem lazım.

Öyle olsun bakalım.

"Mira, kızım kaç saattir sana sesleniyorum. Neye daldın öyle?"

"Önemli bir şey değil albayım. Ne demiştiniz?"

"Biri rahatsız mı etti seni?"

Rahatsız demeyelim albayım. Biri aşık etti.

"Yok albayım. Herkes çok kibar. Sadece ben rahatsız oldum, yani kendi kendime."

"Öyle olsun kızım. Sen nasıl istersen."

"Teşekkür ederim albayım."

"Ne demek kızım. Ben siz operasyondan dönene kadar sana uygun bir ev bulurum."

"Operasyon?"

"Ben de tam sizi operasyon bilgisi vermek için toplantı odasına çağırmıştım. Hadi hazır sen buradayken birlikte gidelim."

"Olur albayım."





Bölümü beğendiyseniz oy verip ve yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. İyi okumalaar :)

Askeriyede AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin