Uyan

3.9K 166 17
                                    

 Hepinize merhaba sevgili okurlarım, biliyorum sizi çok beklettim ama okullar açıldı ve bir anda bir sürü görev üstüme yüklendi. Fırsat bulduğum ilk anda da size yazdım. umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar :)

(Hatırlatma)

"Mira sakın bırakma kendini. Kahretsin! Yiğit, Savaş, bir şeyler yapın abi!"

Çaresiz çırpınışlar kulağıma ulaştıktan sonra daha fazla dayanamadım ve kendimi karanlık boşluğa bıraktım. Demirin çaresiz çırpınışları artık kulaklarıma ulaşmazken ölümün dev pençelerinin bedenimi esir alışını büyük bir çaresizlikle kabullendim."

(Devam)

Yürüyorum...Soğuk, karanlık...

Yürüyorum...Bu yolun sonu nerede göremiyorum...

Her yer karanlık... 

Çok karanlık, üşüyorum...

"Kimse yok mu? Yardım edin! Beni duyan var mı?"

"Kimse yok mu? Yardım edin! Beni duyan var mı?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Demir'den)

" Hızlı sür şu siktiğimin arabasını Barış! Kız kollarımda yitip gidiyor, yalvarırım hızlan."

"Abi sakin ol yetiştireceğiz hastaneye hiçbir şey olmayacak."

Allah'ım sen onu benden alma ya Rabbim daha kavuşamamışken ayırma bizi. Bu kulun senin kapında köle, bir tek dileğim var onu benden alma yeter.

İbreyi zorlayan bir hızın sonunda görünen hastaneyle Rabbime en içten şükürlerimi sundum. Kucağımda Mirayla kapıdan atlar gibi içeri girdikten sonra hemen yardım çağırdım. Saniyeler sonra önüme gelen sedyeyle Miranın apar topar ameliyata alınması bir olmuştu. Şimdi hepimiz ameliyathanenin önünde dağılmış bir şekilde içeriden gelecek tek bir iyi haberi bekliyorduk.

(3 saat sonra)

Geçen saatlerin ardından sabırsızlığım da katlanarak artmıştı. Neyse ki daha fazla sabırsızlanmama gerek kalmadan açılan kapıyla hemen doktorun yanına koştum.

"Evet, durum nedir doktor bey?"

"Demir bey, kurşun kalbe epey yakındı. Kurşunu çıkardık ancak son anda bir komplikasyon gelişti ve hastanın kanaması durdurulamadığı için tüm çabalarımıza rağmen hastayı kaybettik."

"NE DİYORSUN LAN SEN?! NE DEMEK KAYBETTİK? HAYIR! HAYIR OLAMAZ ÖYLE BİR ŞEY! YALAN SÖYLÜYORSUNUZ!"

"Beyefendi, kendinize gelin. BEYEFENDİ!"

"Hayır!"

"Abi kendine gel, UYAN! Kabus görüyorsun."

"Hayır yalan söylüyorsunuz ölemez o!"

"Abi kimse ölmedi uyan!"

Ter içinde kalmış bir şekilde irkilerek uyandığımda gerçeklikle kabusu ayırt etmekte epey zorlanmıştım. Nihayet yavaş da olsa kendime geldiğimde bizimkilerin başımda dikildiğini görmemle içimi bir korku sarmış ve bedenimi ele geçirmeye başlamıştı.

"Ne oldu?"

"Ameliyat bitmek üzereymiş. Birazdan doktor gelip bilgi verecek dediler."

Savaşın cümlesi üzerine açılan kapıdan çıkan doktorla hemen ayağa fırladım ve doktorun önüne geçtim.

"Doktor bey durum nedir?"

"Kurşun kalbe çok yakındı ve-"

"Hayır söyleme ölmedi, ölemez!"

"Demir bey tabii ki ölmedi ancak kurşun birkaç milim daha sola gelmiş olsa şu anda çok başka şeyler konuşuyor olurduk. Ancak Allah korumuş ki öyle bir durum olmadı. Lakin önümüzdeki 24 saat çok kritik. Kesin bir şey söylemek mümkün değil çünkü böyle durumlar hastanın kendi bünyesine bağlı. Kendinizi her şeye hazırlamanızı tavsiye ederim. Konuşmak veya sormak istediğiniz bir durum olursa odamda olacağım."

'Benim sevdiğim güçlüdür, bırakmaz kendini'. Sevdiğim kadına bir şey olacak korkusunun aklımı bulandırması yüzünden normalde olsa tereddüt bile etmeden söyleyebileceğim bu sözleri şimdi korkuyla bile söyleyememek bana acı veriyordu.

Ameliyathanenin açılan kapısından sedyeyle çıkan yüzü solgun sevdiğim kederime keder katıyordu. Hızlıca yoğun bakıma alındığında yapabileceğimiz tek bir şey kalıyordu, beklemek...

(Bir gün sonra)

Neyse ki korktuğumuz gibi olmamış, 24 saatlik riski başarıyla atlatmıştık. Herkes bir köşeye yorgunlukla kıvrılsa da ben gözümü bile kırpmadan yoğun bakımın camından sevdiğim kadına bakmıştım. 24 saatin sonunda doktor gelip artık ilacı kestiklerini ve bundan sonrasının Miraya kaldığını söyledi. Bizi duyabildiğini ve uyanıp uyanmamanın onun tercihi olduğunu da söyledikten sonra bizi yeniden kendimizle baş başa bırakıp odasında olacağını belirtti. Beklerken kafamda bin türlü farklı senaryoyla cebelleştikten sonra bunu daha fazla yapamayacağıma kanaat getirip doktorun odasına doğru yöneldim.

"Doktor bey müsait misiniz?"

"Buyurun Demir bey bir şey mi oldu?"

"Şey ben Miranın yanına girebilir miyim acaba?"

"Demir bey-"

"Biliyorum girmemeliyim ama sadece 5 dakika lütfen yalvarıyorum size."

"Eh peki madem, ama sadece 5 dakika."

"Çok teşekkür ederim doktor bey Allah sizden razı olsun."

"Ne demek Demir bey görevimiz."

Ben sabırsızlıkla üstümü giyinip yoğun bakım ünitesine girerken bizim çocuklar da yoğun bakım camının önüne doluşmuştu. Gözlerim ölü gibi solgun olan sevdiğime takılırken onu bu halde görmek beni bir kere daha kahretmişti. Normalde capcanlı ve ipek gibi olan sarı saçları bile sanki şimdi solmuştu. Her bir zerrem masmavi gözlerinin özlemiyle titrerken onun bu yatakta yatıyor olması, beni öfke girdabına sürüklüyor ve onun bu halde olmasında parmağı olanlara karşı içimdeki nefreti körüklüyordu. Hemen yatağının yanındaki sandalyeye kıvrıldım ve elini tuttum. Buz gibi olan elleri bana acı verirken başımı eline gömdüm ve konuşmaya başladım.

"Mira, öncelikle sana çok kızgınım. Sanki ölecekmiş gibi konuşman beni çok kızdırdı. Ama bunu sen uyandıktan sonra konuşacağız. Şuan belki beni duyuyorsundur, ki umarım duyuyorsundur o yüzden sana söylemek istediklerimi şimdiden söylemeliyim. Sen bana aşık olduğunu itiraf ettin, ama ben sana edemedim. Bende sana aşığım Mira, lütfen uyan. Sana ihtiyacım var. Uyanmana ihtiyacım var."

"Sen bu haldeyken, okyanus gözlerine bakmadan geçirdiğim bir günü bırak, bir saniyenin bile bana eziyet olduğunu anladım. Ömrümün sonuna kadar mavi gözlerinden başka göze bakmak nasip olmasın ki sana aşığım. Bir şey düşünürken çattığın kaşlarına, gergin olduğunda oynadığın tırnaklarına, sinirlendiğinde gelen deli kuvvetine ve geriye kalan her bir zerrene aşığım. Bunu kendime itiraf etmem bile çok zaman alsa da sonunda kendime de sana da itiraf etmek benim için çok büyük bir adım. Lütfen sen de bir adım at ve bana dön daha yaşayacak çok fazla maceramız var."

"Var mı gerçekten?"


Hepinize merhaba sevgili okurlarım. Bölüm bölüm dediniz işte size bölüm. Ama o son neydi ya efsane. (Peki kendi kitabımı övmem.) Neyse sınavlarım başlayacağı için 2 hafta bölüm atamayacağım. O yüzden bu bölümü hemen atmak istedim. Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalaar :)


Askeriyede AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin