Tehdit

9K 381 19
                                    

Selam sevgili okurlarım uzun ve az bölüm atmak yerine kısa ve sık bölümler atmaya karar verdim. İyi okumalar. Yazım yanlışım olduysa affedin :) 

(Hatırlatma)

Bakışlarımı yavaşça Mehmet albaya çevirdiğimde bana ben bahsetmedim anlamında hafifçe kafasını salladı. Tanışmak istiyor herhalde deyip elini sıkmak için elimi uzattım ama adam yüzsüzce elini çevirip üstünü öptü. Acilen elimi yıkamam gerekiyordu yoksa kusacaktım. Kafamı Demir'e çevirdiğimde ise ateş topu gibi yanan gözlerle Bülent beye bakıyordu.

(Devam)

Boğazımı temizleyerek Demir'in dikkatini üzerime çektim ve 'yapma' anlamında hafifçe kaşlarımı kaldırıp indirdim. Tabi bu onu sakinleştirmese de sözümü dinlemişti. Ben de elimi hala çekmediğimi fark edip pek de kibar olmayan bir tavırla elimi çektim.

"Eğer albayım size benden bahsettiyse gereksiz laubalilikten hoşlanmadığımı da söylemiştir. Albayım müsaadenizle ben odama çıkayım."

"Müsaade senin kızım git dinlen yarın görüşürüz."

Albayımdan izin aldıktan sonra kalktım ve askeriyedeki odama doğru yol aldım. Odaya giderken bir yandan da nöbetçi askerlere başımla selam veriyordum. Odama çıktım ve hemen üzerimi değiştirip hemen yatağıma yattım. Zaten neredeyse bütün gün süren yolculuk beni fazlasıyla yormuştu ve bu yüzden de kafamı yastığa koyduğum gibi uykuya dalmıştım Bakalım yarın beni neler bekliyor.

(3 Ay Sonra)

 Yine zorlu bir günün ardından akşam yemeği yemeğe gidiyordum ama tam koridoru döndüğüm sırada bir anda kolumdan çekildim ve biri ağzımı kapattı.

"Seni bulamayacağımızı mı sandın yüzbaşı. Daha ne kadar kaçabileceğini sanıyordun ki? Senin sonun da diğerleri gibi olacak. Kalan günlerinin tadını çıkar."

Ben daha hiçbir şey yapamadan geldiği gibi hızlıca gitti. Beni buldular. Tüm hislerim bedenimden çekilmiş gibiydi. Hemen Mehmet albaya haber vermek için hızlıca yemekhaneye doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Zaten yemek daha başlamamış olmalı ki Mehmet albay ve diğerleri masada sohbet ediyordu. Mehmet albay da benim yüzümün halini görünce ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı.

"Mira iyi misin?"

"Buldular."

"Kim, neyi buldu?"

Demir konuyu bilmediği için soru sorsa da konuya hakim olan Mehmet albay çoktan ne demek istediğimi anlamıştı.

"Ne zaman?"

"Bilmiyorum. Galiba askeriyede köstebek var. Az önce biri beni tehdit etti ama kim olduğunu göremedim."

"O zaman hemen TSK'yı arayalım sana yeni görev yer-"

"Hayır albayım. Artık kaçmak yok. Bir buçuk yıldır yaptığım tek şey bu zaten. Bu yüzden artık kaçmak yok, öldürebilirlerse öldürsünler bakalım."

"Biri bize de anlatabilir mi acaba? Kim kimi öldürüyor?"

Mehmet albay izin almak için bana baktı. Anlatmak için izin istiyordu. Nedenini bilmesem de geldiğim günden itibaren bu ekibe karşı içimde bir güven ve samimiyet oluşmuştu. Onlar da spor salonunda olanlardan beri bana çok daha yakın ve iyi davranıyorlardı. Özellikle de Demir. Ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa ilk o koşuyordu ve ben nedenini anlayamadığım şekilde kendimi onu hayal ederken buluyordum. Bu yüzden onaylamak amacıyla hafifçe gözlerimi kapayıp açtım.

Acaba kim olduğumu öğrendiklerinde bana olan davranışları değişecek miydi? 

Yazım yanlışım varsa affedin. Hepinize iyi okumalar :)

Askeriyede AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin