6

52.9K 4.8K 6.6K
                                        

"Ailemin evlilik yüzüğü. O babamın. Bu da," Sol bileğindeki kolyeye takılı olan yüzüğü gösterdi. "Annemin." Masasındaki çerçeveyi bana doğru çevirdi. Eski olduğu anlaşılan fotoğraftaki çift; annesi ve babası olmalıydı. Babası, Jungkook'a benziyordu.

Çok feci, ters köşe olmuştum. Yargısız infaz yapmış sayılmazdım. Çünkü Tanrı aşkına, parmağında evlilik yüzüğü vardı. Evli olduğunu düşünmemden, daha normal bir şey olamazdı. Tabi, laf dokunduracağım diye, para karşılığında sevişebileceğimizi ima etmem doğru olmamıştı. Çünkü böyle bir amacım yoktu asla.

Bakışlarımı fotoğraftan çekip, avucumun içindeki yüzüğe çevirdim. İki yüzüğü de üzerinde taşıdığına göre, ailesine çok düşkün olmalıydı. Ben de daha fazla kalmasının anlamı yoktu. O da öyle düşünmüş olacak ki, üzerime doğru ilerlemeye başlamıştı. Tam dibimde durduğunda, avucuna sıkıştırdım yüzüğü.

"Eğer inanmıyorsan, nüfus cüzdanımı da gösterebilirim." diyerek, elini arka cebine attı. İnanıyordum, ama yine de bir görmekten zarar gelmezdi dimi? Cüzdanını çıkartıp, içinden nüfusunu çıkartıp yüzüme tuttu. Kimsenin kimliğindeki fotoğrafı iyi olmaz, hapishane kaçkını gibi çıkar iddiasını; Jeon Jungkook yıkıyordu. Adamın kimlik fotoğrafı bile yakışıklıydı! "Şimdi inandın mı?"

"İnanmıştım ki zaten."

"Öyledir, eminim." dediğinde, gülmemek için kendini tutuyordu. Cüzdanını geri cebine sıkıştırıp, kafasını kaldırdı. Bakışlarını dikkatlice yüzümde gezdiriyor ve açıkçası sürekli bu şekilde bakması, garibime gidiyordu. "Kabul ediyor musun?"

"Hayır." dedim, kafamı sallayıp. Bakışlarındaki, anlık şaşkınlığı yakalamıştım. "Sizinle para karşılığında, sevişmeyeceğim Bay Jeon. Bunu zaten hiçbir zaman tercih etmedim, etmeyeceğim de."

Bence verdiğim kararda haklıydım. Zaten Jimin'de bunu doğru bulmuyordu. O bile doğru bulmuyorsa, kesinlikle yanlıştı. Tabi, Jimin'in kıskançlığı da işin içindeydi ama neyse. Jungkook öğrenci fantazisi için beni kullanmamalıydı.

"Pekala. Eğer isteğin buysa." dedi, geri çekilip. Sıcaklığı ve kokusu etrafımı sarmışken, bir anda uzaklaşmasıyla kendimi soğuk hissetmiştim. Masasına doğru ilerleyip, çerçeveyi düzeltti. "Başka bir şey yoksa, çıkabilirsin Taehyung."

Kısaca selamlayıp, kendimi dışarı attım. Jeon Jungkook'un etrafında olmak, bana asla yaramıyordu. Kafam muhallebi kıvamında oluyor, sürekli karışıyordu. Onun gibi bir adamın bana her şeyi yapmasına izin vereceğime emindim. Ama özel olduğumu hissedemeyeceksem, bunu yapamazdım. Daha önce seviştiğim, yattığım erkeklerin bana özel olmalarını istemezken- Jungkook da neden böyle bir istekte olduğumu anlamıyordum. Ama eğer siz de Jungkook'la tanışsanız, siz de sadece kendinize özel olmanızı isterdiniz, emin olun.

"Jimin'siz bir Taehyung mu görüyor gözlerim?" Yandan gelen sesle, irkildim. Hoseok kızıl saçlarıyla, alev alev yanıyordu yine. Koluma girip, bahçeye doğru yönlendirirken laf atmaktan da geri kalmamıştı. "Hazır seni tek bulmuşken, kaçırsam mı acaba?"

"Seme gibi davranmayı bıraksan mı acaba? Taş gibi ukesin ya hani." dediğimde, kahkaha atmıştı.

Banklara doğru ilerlediğimizde, okul dedikodularından bahsetmeye başlamıştı bile. Kim, kiminle, nerede, ne zaman gibi soruların cevapları hep Hoseok'ta olurdu. Normal bir gün olsa, büyük bir keyifle dinleyeceğim konuşmayı sadece kafa sallayarak geçiştiriyordum. Bulduğumuz boş banka oturdu hemen. Ben masaya oturup, bacaklarımı aşağıya sarkıtmışken- bu sefer de Jimin çıkagelmişti. Bacak arama girip, kalçasını bacağıma doğru yasladı. Yan profilden gördüğüm yüzünde, kocaman bir sırıtış hakimdi.

Your Choice | TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin