7

59.1K 3.7K 6K
                                    

"Evim sadece 5 dakikalık uzaklıkta." dedi, istediğim gibi dudaklarını benimkilerle birleştirip. Belime sardığı eliyle beni çekip, duvardan ayırdı. Kalçama inip, ses çıkaran bir şaplak indirdi. "Yürü."

Elimden tutup, beni de peşinden sürükledi. Köşeyi döndük ve arabasına doğru ilerledik. Sertleşen penisim belli olmasın diye, eğik duruyordum. Ama hava karanlıktı ve hiç kimsenin de bizi umursadığı yoktu. Bu yüzden benim aksime Jungkook, dimdik bir şekilde yürüyordu. Arabasına geldiğimizde, hemen kendimi yan koltuğa atmıştım. Bu araba, bu kadar büyük müydü ya? Tabi koskoca Jeep'ti. Çok doğaldı.

"Kemerini bağla." Arabayı çalıştırmadan önce uyarsa da, onu dinlemedim. Benim başka bir planım vardı.

Kendimi ona doğru çevirip, bacak arasına eğildim. Kotundan bile, fena halde belli olan penisi ağzımı sulandırıyordu. Düğmelerini açıp, çamaşırını sıyırdım. Dilimi başında gezdirip, aşağıya doğru tükürüklerimi bırakıp, ıslatarak yaladım. Elimi kullanmamdan hoşlanmadığını bildiğimden, asla dokundurmuyordum.

"Uslu durmanı söylemiştim." Elini saçlarımın arasına atıp, sıktı. Uyarıyordu ama güldüğünün farkındaydım.

Gözlerimi gözlerine dikip, ağzıma aldığımda- dilini yanağının içinde döndürdü. Sırıtışını çok net olarak görebiliyordum. Başında dilimi gezdirip, ağzımı biraz daha aşağıya indirdim. Yanaklarımı içe doğru çekip, penisini tamamen sardım. Yukarı ve aşağıya doğru giderken; dilimi çeviriyor her tarafına değmesi ve baskı yapması için çabalıyordum. Ağzından kaçan inlemeler, beni daha da çok zevklendiriyordu. Baş bölgesinde fazla oyalanıp, dudaklarımı büzüp zevkle emmeye başladım.

Elini kasıp, kafamı bastırdı. Hepsini ağzıma almamı sağlamıştı bu. Saçlarımdan tutup çekti ve yine bastırdı. Kendini itmeye kalkarsa, kaza yapacağımızdan, böyle bir çözüm bulmuştu. Dudaklarımı iyice büzüp, dişlerimin üstüne girmelerini sağladım. Eğer değerlerse, bundan hoşlanmazdı. Dilim baştan aşağı penisi üzerinde gezerken, parmakları titremiş; sertçe saçlarımı çekiştirmişti.

Arabayı park ettiği gibi, kafamı kaldırdı. Kısa bir an gözlerini yüzümde gezdirdi. Aniden aralık dudaklarıma, kendininkileri bastırmasıyla yalpaladım. Alt dudağımı sertçe emerken, elim yine penisine doğru kayıyordu. Ama kotunu çekip, gömleğini üzerine kapadı. Sonra benimkine uzanıp, kotumun içinden gömleğimi çıkardı.

"Çıkalım şuradan, yoksa kendimi tutamayacağım." Söylediğine kıkırdadım.

Arabadan inip, benim olduğum tarafa geldi. Rezidansa el ele giriş yapmıştık. Giriş o kadar aydınlıktı ki, eğer gömleklerimizi çıkarmasaydık resepsiyondaki görevli şişmiş penislerimizi görecekti. Kısaca selam verip, asansöre ilerledik. 24.kata bastığında, şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Girerken bakmamıştım ama ne kadar yüksekti burası? 40 kat mı? Oha!

Dudağımın altında hissettiğim parmakla, dikkatim dağıldı. Çeneme doğru akan ıslaklığı silip, beni kendine çevirip dudaklarımızı birleştirdi. Elimi boynuna dolayıp, daha da kendime yapıştırdım vücudunu. Alt dudağını büyük bir açlıkla emerken, ellerini kalçama atmış avuçlamıştı. Kafamı hafifçe yan çevirip, öpüşmeye dilimi de kattım. Bir anda üzerime abanmasıyla, sırtım düğmelere çarpmıştı. Yanan katların sesini duyduğunda, Jungkook ağzının içinden küfür savurdu. Sonra umursamadan, yine dudaklarıma yapıştı.

Kendi katına gelene kadar, birkaç katta durmuştuk. Ama açılan kapıları görmezden gelip, öpüşmeye devam etmiştik. Evine doğru ilerlerken, boynuma öpücükler bırakmaya devam ediyordu. Belimdeki eliyle beni kendine yapıştırmıştı resmen. Benim de açıkçası, istediğim buydu. Ondan ayrılmak istemiyordum.

Your Choice | TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin