23 | Final

28.2K 1.8K 3.5K
                                    



I Was Made For Lovin' You /
Kiss

Bu fazlaydı. Çok çok fazlaydı. Bunu istemiş olamazdı, değil mi? Bir daha bakmalıyım. Kesinlikle yanlış okumuş olmalıydım. Hayır, yanlış okumamışım. Ah! Kafayı yiyeceğim.

"İstediğin kadar yeniden yeniden oku, eğer telepati yeteneğin yoksa- ki bildiğim kadarıyla böyle güçlerin yok- o görev değişmeyecek."

"Telapati yeteneğinin, gelen mesajı değiştirme gibi bir özelliği yok biliyorsun değil mi?" dedim, gözlerimi devirme istediğimi engelleyerek. Ve söylediğim gibi, garip bir deja vu yaşamıştım. Sanki bu anı daha önce de yaşamıştık. Buna takılmayıp, kafamı salladım. Telefona bakmayı sürdürürken, görevden caysam mı diye düşünüyordum.

"İddiadan çekilebilirsin?" dedi Yugyeom sırırtarak. En çok eğlenenlerden biri oydu ve bu fikir ondan çıkmış bile olabilirdi.

Hastanede geçirdiğim on günde, Jeongguk yanımdan asla ayrılmamıştı. En fazla 15 dakika kadar ayrı kalabiliyorduk, bunun da sebebi sigara içmek için dışarı çıkmasıydı. Soruşturmaya katılmaya gitmemiş, mahkemeye çıkmayı da reddetmişti. Hiçbirinin yüzünü görmek istemediğini söyleyerek, bütün işleri Jeongguk ve Jaehyun'un üzerine yıkmıştı. Öldürdüğü adamlar için suçlu bulunup, bulunmayacağı hala belirsizdi. Ve bu belirsizlik beni delirtirken, onun umrunda bile değildi.

"Bize madalya vermeleri gerekiyordu." diyordu ne zaman konu açılsa. "Daha ülkelerinde olan bitenden, haberleri yok. Biz ortaya çıkarmasak, onlarca suçsuz insan hala cezaevlerinde yatmaya devam edecekti. Ama piç kuruları, beni yargılamaya çalışıyor." Haklıydı. Haklı olduğu içinde, sürekli bu konuları açıp; onu sinirlendirmek istemiyordum.

10 gün hastanede kaldıktan sonra, omzum beklenenden daha hızlı iyileşmişti. Rahatça kaldıramasam da, en azından oynatabiliyordum. Jeongguk'un omzundaki ve bacağındaki dikişler alınmış, belirgin olmayan izleri kalmıştı. Parmaklarımı tenine sürttüğünde hissediyordum ve Jeongguk bundan huylanacağımı, rahatsız duyacağımı düşünüyordu. Saçmalıyordu. Jeongguk'un teninden rahatsız duyabileceğim, yara izini kötü bulacağım bir dünya yoktu. İhtimali bile yoktu, hatta.

"Bu görevi Jeongguk vermediyse, ben de Jimin'in aşkı değilim." dedi Yoongi, sırtını Jimin'e yaslayıp kocaman sırıtmıştı. Ve söylediğiyle, Jimin eğilmiş dudaklarına yapışmıştı. Gözlerimi devirdim. Yalap şalap çiftlere dönmüştü bunlar da. Biz hiç öyle değildik. Direkt seks.

10 günün ardından, hastaneden çıktığımızda Jeongguk beni kendi evine götürme konusunda, fazlasıyla ısrarcıydı. Fakat unuttuğu bir şey vardı; onu bırakmıştım. Teoride ayrılmıştık. Ama birkaç güne kendini affettirir ve barışırız diye planlamıştım.

Fakat Jeongguk kendini affettirme konusunda, tam anlamıyla rezaletti. Aşkla bakan, kurduğu cümlelerle bile ruhumu ve bedenimi tatmin eden adam; ancak bu kadar başarısız olabilirdi. İlk günler pahalı hediyeler göndermiş; onları ne kadar sevsem de- yeterli olmayacağını söylediğimde de; bunu yanlış anlamış ve araba almıştı. Evet, araba. Bunun da yetmeyeceğini söylesem, ev alacağını söylemişti Jimin.

Çabalıyordu. Baya çabalıyordu. Derslerden çıkışta, ellerinde sevdiğim yemek ve içeceklerle beni bekliyor; staj çıkışında, eve götürmek için saatlerce kapıda duruyor; geceleri kaydettiği şarkıları bana atıyor, sabahları benden önce uyanıp kahvaltımı hazırlıyordu. Eve nasıl girdiğini hala çözemedim. Çünkü Jimin'de uyuyor oluyordu hep. Bir de, birer saat arayla, kolundaki dövmeyi atıp; "Senin için koluma, yarrağa benzeyen dövme yaptırdığımı söylemiş miydim?" diyordu.

Bunlara rağmen hala affedememin sebebi nedir ben de bilmiyordum. Bundan ben de rahatsızdım, çünkü ona özgürce dokunamıyor, öpemiyor ve sevişemiyordum. Parmaklarım saçlarına bir şekilde dolanıp, özlemini giderse de; kalçalarım günlerdir şaplaklarına hasretti.

Your Choice | TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin