19

20.5K 1.7K 4.5K
                                    

Gardiyanları ve psikologları sinirlendirip, hayattan soğutarak geçirdiği 3 aydan sonra Jeongguk'un şu anki hali, herkesi- hatta ondan nefret eden gardiyanları bile- korkutuyordu.

Onu geri hapishaneye getirene kadar, iğnenin etkisiyle uyanmamıştı. Daha ayılamamışken, ikiziylerin kolayca ayırt edilebilmesi için saçını kesmeye çalıştıklarında; ortalığı feci dağıtmıştı. Tutulduğu psikoloğun odasını darmadağın etmiş, iki gardiyanı da hastanelik edene kadar dövmüş; Taehyung'un öpüp kokladığı saçlarını, kesmelerine asla izin vermemişti.

Jungkook başka bir odada, avukat ve müdürle konuşurken olanları duymasıyla- koşarak içeri girmişti. Kardeşini sakinleştirmeye çalışırken, çok uğraşsa da başarılı olamamıştı. Bu duruma dayanamamış, kendi saçlarını keseceğini söyleyerek Jeongguk'u ikna etmişti.

"Taehyung." diye fısıldadı, Jeongguk. Kardeşinin yakasına yapışmış, sıkıca tutunuyordu. Jungkook ellerinin titrediğini ve bakışlarının odaklanamadığını fark ettiğinde; kardeşinin yeni bir sinir krizi geçirmesinden korkmuştu. "Ona anlat. Ona gerçeği anlat, Jungkook. Yalvarırım. Sakın onu üzme. İstediğin her şeyi yaparım. Yeter ki, kalbini kırma bebeğimin."

"Jeongguk, sakin ol." dedi, sırtını sıvazlarken. Aslında Jeongguk'a hala kızgın ve sinirliydi. Ona karşı sınır koyacağına, zaafına yenilmeyeceğine söz vermişti kendine. Ama karşısında bu kadar kötüyken, yapamıyordu. "Oturalım. Su getirin."

"Jungkook beni duymuyorsun!" Bağırmasıyla, hemşire onlara doğru adım atmış, ama Jungkook'un elini kaldırmasıyla durmuştu. "Beni dinlemiyorsun. Yine dinlemiyorsun amına koyayım! Piç kurusu dinle beni!"

"Jeongguk, sakin-"

"Sikeceğim sakinliğini!" Kardeşini itmiş, ellerinden kurtulmuştu. Taehyung'a ulaşamamanın, ona gerçeği anlatamamanın pişmanlığı yakıp kavuruyordu onu. Bir de eğer bunlar yüzünden üzülürse, kafayı yerdi. Tam anlamıyla delirirdi.

"Gerçeği öğrenince üzülmeyecek mi sanıyorsun!" Jungkook artık dayanamamış ve resmen kükreyerek kardeşinin yakasına yapışmıştı. "Ona yalan söylediğini, baştan beridir kandırdığını öğrenince mutlu mu olacak sanıyorsun! Yine üzelecek gerizekalı!"

Kardeşinin ellerini iterken; gözleri dolmuştu, Jeongguk'un. Gerçekleri söylemeyi çok istese de, bu zamana kadar bunu yapamamıştı. Dinlenmeleri yetmiyormuş gibi bir de Jin onu fazlasıyla korkutmuştu. Şimdi de, Jungkook aynı şeyi yapıyordu. Taehyung'u hangisinin daha çok üzeceğini bilmiyordu. Ama en doğrusu, artık gerçeği bilmesi diye düşünüyordu.

"En azından, onu bıraktığımı düşünmeyecek!" dedi, Jungkook'a doğru yürüyüp. Hapse atıldığında bile ağlamayan kardeşinin, şu an ağlıyor olması, Jungkook'u sarsmıştı. "Onu ne kadar çok sevdiğimi, ona taptığımı biliyor. Ve bilmeye de devam edecek! Ona gerçekleri anlatacaksın Jungkook. Bu yüzden." dedi ve durdu. Devamını getirmek, vücuduna kızgın demiler bastırılıyormuş gibi acıtıyordu onu. "Bu yüzden, benden nefret edecekse bile, onu sevdiğimi bilerek etsin."

"Yapamam." dedi Jungkook, omuzlarını düşürüp.

Daha önce kardeşinin birini, hatta bir şeyi bu kadar çok sevdiğini görmemişti. Taehyung'a gerçekleri anlatması karşılığında, olacakları sessizce kabul edeceğini söylemişti. Ve bu Jungkook'u daha da çok şaşırtıyordu. Birini, kendisinden daha fazla düşündüğüne tanık olmamıştı hiç. Taehyung'u ne kadar çok sevdiğini anlatmışlardı ona. Ama şimdi şahit olmak, çok daha başkaydı. Kardeşinin altınım diye sevdiği kişiyi üzecek olmak, Jungkook'un da hoşuna gitmiyordu. Fazlasıyla gergindi bu durum yüzünden. Ama elinden bir şey gelmiyordu.

"Birkaç ay sonra, sistemden sileneceksin Jeongguk. Gerçekleri öğrenmemesi, onun için çok daha iyi olacak." 

"Şerefsiz!" Bir anda Jungkook'un üzerine atlamış, yüzüne yumruğunu geçirmişti. Daha önce hiç kıyamasa da, şimdi tam anlamıyla gözü dönmüştü. Jungkook tepki vermeden, hıncını alması için bekliyordu. Diğer yumruklarını geçirirken, gardiyalar kollarından tutup kaldırmıştı Jeongguk'u. Hemşire sakinleştiri iğneyi yaparken, Jungkook karşı çıksa da engel olamamıştı.

Your Choice | TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin