"Sen kimsin, sevgilim?"
Bu soruyu soracak kadar, kafam darmadağındı. Karşımdaki kişi sevgilimdi. Deli gibi aşık olduğum, Tanrı diye sevdiğim, uğruna gözümü karartıp suç işlediğim adamdı. Ama onu tanıdığımı sanmıyordum. Karşımda cevap veremeden dururken; Dolu gözlerimi kırpıştırıp duruyor; stresten titreyen ellerimi tişörtüme sürtüyordum.
Beni asıl sinirlendiren, asıl canımı yakan neydi onu bile bilemiyordum. Bildiğim her şeyin, koca bir yalan olması mıydı? Ve bunları ondan değilde, sıkıştığı için Yoongi'den duymam mı? Her gün, beni kandırmaya devam etmesi miydi? Gözümün içine baka baka, hiç rahatsızlık duymadan yapması mıydı? Yoksa dürüstlüğe çok önem verdiğini söyleyip, en ufak bir olayda beni sıkıştırmasına rağmen; adının bile yalan olması mı?
Kafamda o kadar çok detay dolanıyordu ki- katlanamıyordum artık. Evet, onu kurtarmış olabilirdim. Ona tapıyor da olabilirdim, ama hiçbiri bu olanları silmeme, göz ardı etmem yetmiyordu.
"Şu haline bak." Elimi uzatıp; bana yalvarırcasına bakan, omuzları düşük halini gösterdim. Gözlerim kolundaki morluğa takılınca, dişlerimi sıkıca birbirine bastırmıştım; hıçkıra hıçkıra ağlamamak için. "Karşımdaki kim tanımıyorum bile."
"Bebeğim." dedi ve her söylediğinde olduğu gibi içim titredi. Birkaç adım atıp, boşluğu kapadığında, geri gitmiş yine açmıştım. Pes etmiş gibi ellerini kaldırıp, gözlerini kapadı. Gözlerindeki yaşlar, yanağıyla buluşmuş ve canımı yakmıştı. Çok kırgın, sinirli olsam dahi; daha önce hiç ağlarken görmediğimden, şu anki haline katlanamıyordum bile.
"Bu konuşmayı yapmazdık, biliyorsun değil mi?" dedim, yaşlarımı silip. Kafasını hafifçe yana eğip, salladı. "Eğer bana güvenip, anlatsaydın-"
"Bunun sana güvenmemle alakası yok." dedi, sözümü kesip. "Seni bu boka bulaştırmak istemedim. Hayatını tehlikeye nasıl atabilirdim? Yapamazdım bunu." Bakışlarımı kaçırıp, kafamı salladım. Çünkü öyle bir bakıyordu ki, bu konuşmayı tamamlayamadan kollarına koşabilirdim.
"Bunlar bahaneden başka bir şey değil." dedim, kafamı sallayıp. Dolu gözlerimi kırpıştırıp, sertçe sildim. "Bir yalanı yaşamamıza izin verdin sen! Benden dürüstlük beklerken, senin bana yalan söylemediğin tek bir gün bile yokmuş!" Burnumu çekip, titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ağlama." dedi, derince iç çekip. İtmemi umursamadan yanıma gelmiş, elini belime sarmıştı. Dudaklarını yanağımda gezdirip, yaşları silerken boynumu okşuyordu. Benim yaşlarımı silmesine rağmen, o da ağlıyordu. Titreyen ellerim itmek için omuzlarında olsa da, kıyamamıştım. "Yalvarırım ağlama, bebeğim." diye fısıldadı, dudağını dudağıma sürterken.
"Senden nefret ediyorum." dediğimde, kafasını salladı. Bunun yalan olduğunu biliyordu. Sadece sinirimden dolayı, sarf ettiğimin farkındaydı. Ama yine de, duymaya dayanamamıştı. Sertçe yutkunmuş, gözlerini kapamıştı.
"Seni seviyorum." dedi, dudak kenarıma öpücüğünü bırakırken. Belimi okşayıp, kendine daha da çekmişti beni.
Omuzlarından itip, aramıza boşluk koyduğumda sertçe nefesini verdi. Bakışları yüzümde dolanırken, özlemini gözlerinden bile görebiliyordum.
"Seni bırakmam gerekiyordu." diye fısıldadığımda, hiçbir şey dememişti. "Bu sinirimin, bu hayal kırıklığımın geçmesi için haftalarca peşimde koşman, kendini affetirmeye çalışman gerekiyordu. Ama." Duraksadım. Çökmüş suratında ve boynundaki izde gözlerimi gezdirip, kafamı çevirdim. "Seni nasıl bırakacağım ben şimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Choice | Taegguk
Fanfic'Görev: Senden 15 adım uzaklıktaki kişiyle ön sevişme. Videolu kanıt. Ücret 200 dolar.' Başlangıç 31/ 03 / 2021 Tamamlandı