Gözlerimi açtığımda kendimi en azından sıcak bir yerde bulmayı ümit etmiştim ama nafile. Askerlerin görgüsüzce attığı kahkahalar ve bir masa dolusu içkileri yudumlarken uyanmıştım. Saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum ki pencereden bakılınca daha sabahın olmadığı anlaşılıyordu. Tahtada doğrulmuş, gözümü kaşıyıp kelepçenin çıkmasına rağmen hâlâ sızlayan bileklerimi ovmuştum. Derince bir iç çekmiş, biraz zayıfladığını hissettiğim karnımı ovmuştum. Saatlerdir bir şey yememiştim ve bize yemek getireceklerini de sanmıyordum. Bakışlarım istemsizce askerlerin önündeki tabakalara kaymış, sabahki askerlerden biri bakışlarını bana çevirdiği anda kafamı hızlıca çevirmiştim.
"Hayatında böyle sofra görmemişsindir, bakman normal"
Dediklerine karşın yan bir bakış atmış, gerçekten onlar gibi olmadığım için şükretmiştim. Hiçbir şey demeden bakışlarımı tekrar önümdeki duvara çevirmiş, kendimi huzurlu hissetmemi sağlayacak bir anımı düşünmeye çalışmıştım.
"Hey, baksana. İster misin? Aç görünüyorsun"
İçlerinden daha önce hiç görmediğim asker gülümseyerek elinde tabak ve bir bardak içki ile yanıma gelmiş, gerçekten vereceğine inanmadığım için yerimden kalkmamıştım. Aynı gülümse ile elindekileri bana uzatmış, almam adına bir bakış atmıştı. İyi zamanlarına denk gelmiştim sanırım ama eğer veriyorlarsa kesin bir istekleri olacaktı ya da yemeğin içindeki zehirle beni öldürmeyi planlıyorlardı.
Emin olamayarak elimi uzatmış, uzattığım anda yeri boylayan tabak ve bardak ile 'Gerçekten mi?' dercesine bakışlarımı askere yönlendirmiştim. Histerik bir kahkaha atıp içki kokan nefesi ile konuşmuştu.
"Gerçekten sana vereceğimizi mi sandın? Yatabilecek bir yer bulduğuna şükretmelisin. Zira arkadaşın gibi yerde de uyuyabilirdin"
"Size acıyorum"
Tekrar tahtanın üstüne oturmuş, bakışlarımı tekrar duvara çevirip içimdeki öfkeyi biraz olsun dizginlemeye çalışmıştım.
"Acınacak olan tek kişi sensin"
Yüzüne bile bakmadan kafamı sallamış, ellerimi saçıma getirip kafamı eğmiştim. Burada olmak beni geriyordu. Annem, kim bilir şu an ne haldeydi? Onu üzmek yapmaktan korktuğum en büyük şey iken şimdi buradaydım. Onunla görüşmeme izin vermeyeceklerine emindim. Bir de şu Ağustos böceği. Gerçekten yerde mi yatıyordu? Peki ya şu idamı olan kişi? Burada üç kişi miydik yoksa Ağustos böceği o muydu? Burada daha fazla duramazdım. Gitmeliydim, kaçmalıydım. Sürgün hayatı yaşamak bu dört duvar arasında kalmaktan daha iyiydi ama beni buldukları yerde öldürürlerdi. Bakışlarımı tekrar masaya çevirdiğimde sadece Taehyung'un bana baktığını görmüştüm. Acırcasına bir bakıştı ve o bakıştan nefret etmiştim.
*
Ne zaman uyuduğumu anlamadığım bir anda tekrar sesler yüzünden uyanmıştım. Yine askerlerin geldiğini sanarken elinde bez ile askerin döktüğü yemeği temizleyen Taehyung beni karşılamıştı. Kalktığım anda bakışlarını bana çevirmiş, elindeki bezi kenara koyup yanındaki kabı bana uzatmıştı. Sorgularcasına kabı elime alıp açtığım anda sıcak erişte yüzümü ısıtmıştı. Askerlerden kalan bir yemek değildi, sıcaktı, yeni mi pişirmişti? Cebindeki chopstickleri çıkarmış, tekrar yeri temizlemeye devam etmişti.
"İçki getirmedim, sarhoş olmanı istemedim. Baharat seviyor musun onu da bilmiyordum bu yüzden sade yaptım. Çabuk ye doyur karnını"
"Teşekkür ederim"
Yerime oturmuş, gülümseyerek erişteyi yemeye başlamıştım. Gerçekten lezzetliydi. Eriştenin yarısını yedikten sonra aklıma Ağustos böceği gelmiş, kabı kapatıp Taehyung'a uzatmıştım.
"Beğenmedin mi?"
"Hayır, çok beğendim, teşekkür ederim ama rica etsem bu kabı yan taraftaki kişiye verir misin?"
"Yardım kurumu gibi mi gözüküyorum?"
"Yardım kurumu olmasan bana bu yemeği getirmezdin. Ben veremiyorum bari sen ver, lütfen"
İç çekmiş, kabı alıp dediğimi yapmıştı. Yeri temizleyene kadar onu izlemiş, göz göze geldiğimiz her anda o bakışlarını çekene kadar bakışlarımı ondan çekmemiştim.
"Kimseye sana yemek getirdiğimi söyleme. Hem kendinin hem benim başımı yakarsın"
İlerlemiş, masadaki iki battaniyeden birini bana uzatmıştı.
"Al bunu, biraz olsun üşümeni engeller"
"Teşekkür ederim"
Kısa bir gülümseme sunmuş, battaniyelerden birini Ağustos böceğine vermişti. Masadaki anahtarları almış, çıkışa ilerlerken sesimle durmuştu.
"İyi geceler"
"İyi geceler"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 ↬ 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤 ✓
Fanfiction'Gardiyana aşıksan özgürlüğü sevemezsin.' 𝟎𝟐𝟎𝟓𝟐𝟏-𝟐𝟐𝟎𝟕𝟐𝟏 /düz hikaye /angst /yan çift; sope