"Taehyung?"
Ümitsizce beşinci seslenişimde de yanıt alamadığımda istemsizce yüzüm düşmüş, çubukları kasenin içine koyup bu saçma durumdan sıkıldığımı belli etmek adına tepkimi ortaya koyacak bir ses tonuyla konuşmuştum.
"Bu daha nereye kadar böyle devam edecek Taehyung? Ne zamana kadar susup benimle konuşmayacaksın?"
"Sonsuza kadar"
"Daha kaç kez özür dilemem gerek?"
"Bu yaptığının bir özürle düzelebileceğini mi sanıyorsun?"
"Sadece kaçmak istedim. Bunun neresi yanlış?"
"Seni anlıyorum. Buradan gitmek istiyorsun ama böyle değil. Seni Hoseok'tan başka birinin bulduğunu düşünsene, seni yaşatmazlardı. Düşünmeden hareket ediyorsun, sana ne demiştim? Hak ettiklerinin değerini bil tabi eğer yaşamak istiyorsan"
"Dışarıda olduğun için rahatsın tabi. Senin için söylemesi kolay, istediğini yapabilirsin ama ben her gün burada boğulmak zorundayım"
"Buraya girmene ben mi sebep oldum? Madem girdin, burada duracaksın o zaman. Ha yine kaçmayı düşünürsen buyur kapı, anahtarların yerini benden iyi biliyorsun zaten. Seni dışarıda gördükleri anda vücudundan bir parça bile bırakmazlar. Sana yardım etmek istiyordum, burada biraz olsun iyi olabilmen adına her şeyi yaptım ama sen bencille hem kendini hemde beni riske attın madem sen hareket ederken kimseyi düşünmüyorsun bundan sonra bende seni düşünmeyeceğim. İstediğin bu ne de olsa değil mi?"
Taehyung, diyeceklerini söylemiş, sinirli bakışlarını benden çekip masasındaki kitabı almış, koğuşu terk etmişti. Onun gidişinin ardından derin nefes alıp yerime geçmiş, üzerimdeki kıyafetin kollarındaki süsler ile oynamaya başlamıştım. Onunla konuşmak sinirimi bozuyordu.
"Buradan kaçtın ha?"
Günlerdir duymadığım ses koğuşta yankılanınca gülümsemiş, yerimde doğrulup Yoongi'ninkinden daha alçak sesle konuşmuştum.
"Denedim diyelim"
"Sendeki gerçekten deli cesareti"
"Niye ki?"
"Kim böyle askerlerin ve böyle sınıfsal bir ayrımcılığın olduğu yerde kaçmaya çalışır ki? Seni delik deşik edeceklerini belli etmeleri için illa söylemeleri mi lazım?"
"Düşünmedim, o an sadece yapmak istediğimi yaptım"
"En azından yakalanmamışsın, şansın burada seninle olmuş"
"Keşke yakalansaydım ve delik deşik olsaydım. En azından buradan kurtulmuş olurdum"
"Çok yanlış düşünüyorsun, birkaç günde nasıl değişmişsin öyle"
"Değişmedim, belki artık sana daha yakın davranıyorumdur?"
"Onu seviyorsun değil mi?"
"Kimi?"
"Taehyung'u. Onunla konuşmadan bir saniye bile duramıyorsun ve seni affetmesi için neredeyse ayaklarına kapanacaksın. O da sana ne kadar kızgın olursa olsun yemeğini getirmeye devam ediyor ve sana düzgünce kızamıyor bile. Her söylediği cümlede seni düşünmüş oluyor hep. Aşktan anlamam ve nasıl bir şey olduğunu bilmem ama birbirinizi sevdiğiniz, en azından önemsediğiniz ortada. Onu kaybetme Jungkook. Seni bu kadar önemseyecek hatta bırak bu kadarını, seni önemseyecek birini bir daha bulamazsın. Ona biraz hak ver ve dediği gibi davran. İşleri zorlaştırmaya hiç gerek yok"
"Onu seviyorum ve değer veriyorum ama bu aşk şeklinde mi bilmiyorum. Ayrıca o beni niye sevsin ki? Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve her bilmeye çalıştığım karşılaştığım tek şey bir bilginin öğütleri oluyor. Ne zaman onun hakkında bir konu açmaya çalışsam konu direk bana geliyor. Bunu nasıl yapıyor asla anlamıyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 ↬ 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤 ✓
Fanfiction'Gardiyana aşıksan özgürlüğü sevemezsin.' 𝟎𝟐𝟎𝟓𝟐𝟏-𝟐𝟐𝟎𝟕𝟐𝟏 /düz hikaye /angst /yan çift; sope