"Gardiyan Kim Taehyung'un yerine bugün koğuşa ben bakacağım. Ben Gardiyan Jung Hoseok. 58. Koğuşun gardiyanıyım"
Gardiyanın samimi gülümsemesine karşılık vermiş, oturduğum yerde yaslanıp Taehyung'un geleceği zamanı beklemeye başlamıştım. Ona yaptığım şeyi bitirmiştim ve tepkisini merak ediyordum.
Onun geleceği zamanı beklerken biraz kestirme kararı almıştım. Dün gece hem çizimi bitirmek hemde onun görünce ne tepki vereceğini düşünmekten uyuyamamıştım. Kafamı battaniyenin üstüne koyup gözlerimi kapatmış, kucağımda hediyem ile biraz olsun uyumaya çalışmıştım. Hoseok'un yanında olmak beni geriyordu, söyleyeceklerinden ya da bana karşın imali sözlerde bulunmasından korkuyordum. En çoksa kaçtığımı başka askerlere söyleyip durumu beni için daha kötü yapmasından korkuyordum. Sahi bunu yapacak olsa çok önceden yapardı hatta beni bulduğu anda söylerdi ama ben yinede korkuyordum işte bu yüzden uyumak gayet iyi bir fikirdi.
*
Hoseok'un ağzından
Taehyung'un sürekli okuduğu kitaplardan birini almış, işaretlediği sayfayı kaybetmemek adına o sayfayı tutup okumaya başlamıştım. Bir adamın gittiği bir geziyi anlatan bir kitaptı, kitap bile denilmezdi bir günlüğe daha çok benziyordu. Taehyung'un zaman geçirmek adına yaptığı şeylere saygım vardı ama hepsi benim için çok sıkıcı şeylerdi. Silahımı çıkarıp temizlerken mahkumlara göz gezdirmiş, Jungkook'un uyuyor olduğunu ve Min denilen mahkumunda karnını ovup uyumaya çalıştığını görmüştüm. Sürekli revirde olduğu için siması tanıdıktı benim için.
"İyi misin Min?"
Yerimden kalkıp demirlere doğru ilerlerken konuşmuştum. Gözlerini açmış, yerinde doğrulup karnını sıkıca tutmaya devam etmişti.
"Karnım çok acıyor, neden bilmiyorum. Beni revire götürebilir misin?"
Hızlıca demir kapıyı açmış, bileklerini tutup kelepçeleri bileklerine geçirmiştim. Kolundan tutup koğuştan çıkmasına yardım edecekken üzerime kusması ile durmuş, o bu kadar kötüyken adım bile atamayacağımızı anlamıştım ve onu tekrar odasına sokup kapısını kilitlemiştim.
"Çok üzgünüm"
"Sorun değil, sakin olmaya çalış. Burada kal, hekimi buraya getireceğim"
Başını sallayıp kafasını yaslamış, üzerimin kirli olmasını umursamadan revire doğru hızlıca ilerlemiştim. Hekime neler olduğunu anlatmış, hekimle birlikte yeniden koğuşa döndüğümüzde Min'in neredeyse ağlayacak derecede olduğunu gördüğümde ona üzülmeden edememiştim. Hekim getirdiği ilaçları ona içirirken, ilacı içerken bile zorlandığı ortadaydı. Hekim ilaçları içirip onun dinlenmesi gerektiğini söyleyince bileklerindeki kelepçeleri çıkarmış, yanındaki örtüyü ona örtmüştüm.
"Eğer kötüleşirsen bana haber ver tamam mı?"
"Teşekkür ederim"
"Teşekkür etmene gerek yok. Dinlenmeye çalış"
Demir kapıyı kapattıktan sonra üzerimin hâlâ kirli olduğunu fark edince her ne kadar Min'i yalnız bırakmak istemesemde hızlıca çadırıma doğru ilerlemiş, üniformamı değiştirip tekrar koğuşa döndüğümde az öncekinden daha iyi göründüğünü görünce rahatlamıştım. Taehyung onun hasta olduğunu söylediğinde durumun bu kadar kötü olduğunu tahmin etmemiştim. Aradan birkaç dakika geçmiş, hekim başına koymam adına sıcak ve tuhaf kokan bir bez vermiş, demir kapıyı açıp Min'in yüzüne eğilip yavaşça bezi yüzüne koymuştum. Hissettiği ıslaklık ile irkilmiş, beni gördüğünde onu sakinleştirmek adına gülümsemiştim.
"Hekim bu bezi başına koymam gerektiğini söyledi, iyileşmene yardımcı olacak. Dinlenmeye devam et"
Başındaki bezi düzeltirken istemsizce gözlerim yüzüne odaklıydı. Gözleri küçüktü ve yorgunluğu yüzünden kapalıydı. Yanakları hafif kızarmış görünüyordu ama yüzünün güzel olduğu ortadaydı. Örtüsünü düzeltip tekrar demir kapıyı kilitlemiş, iyi olmasını dua edip tekrar yerime geçmiştim. Aklım ondaydı bu yüzden saniye başı ona bakmadan edemiyordum.
*
"Taehyung gelecek mi? Biliyor musun?"
Jungkook'un bana seslenmesi ile bakışlarım ona dönmüş, Taehyung'a ismiyle hitap etmesi gözümden kaçmamıştı. Gardiyanlara ismiyle hitap eden mahkumlar azdı, genelde yarısı ismimizi bile bilmezlerdi ama o sanki yıllardır onu tanıyormuş gibi konuşuyordu.
"Bugün gelebileceğini sanmıyorum"
Jungkook başını eğip tekrar yerine geçtiğinde elindeki kumaş parçasını görmüş, kumaş parçasındaki çizgiler ile ne olduğunu anlamaya çalışmış, anlamayınca Jungkook'a seslenmiştim.
"Jungkook?"
"Evet?"
"Elindeki kumaş parçası ne?"
"Bir hediye"
"Duvarları sen mi boyadın?"
"Evet, yasak değil, dimi?"
"Hayır değil, sadece şaşırdım. Çizimin çok iyi"
"Teşekkür ederim"
"Taehyung'un gelmesini niye umursuyorsun?"
"Yaptığım bu şeyi ona vereceğim"
"Neden ki?"
"Sadece teşekkür olarak"
Son söylediği cümleye herhangi bir cevap vermemiş önümdeki işim ile uğraşmaya devam etmiştim. Aralarından ne olduğu beni ilgilendirmezdi ama geçenki olaydan sonra Taehyung'un ondan uzak durması gerektiğine emindim. Taehyung'u kullandığı açıktı, burada yeni olmasına rağmen gayet akıllıydı. Arkadaşımın bir mahkum yüzünden öldürülmesi istediğim son şey bile değildi. Onu korumalıydım ve öylede yapacaktım.
*
Taehyung'un ağzından
"Teşekkür ederim Hoseok"
"Ne demek, ne yaptım ki? Taehyung, seninle bir şeyi konuşabilir miyim?"
"Elbette, seni dinliyorum"
"Jungkook ile aranda ne var? Bak Taehyung buna karışamam, bu senin hayatın ama sence bir mahkumla birlikte olmak tehlikeli değil mi? Ya geçen günki olay yeniden yaşanırsa? En kötüsü ya gerçeği öğrenirse? Ondan hep saklayabilecek misin?"
"Aramızda hiçbir şey yok. Olmamasına çalışıyorum, o olay bir daha yaşanmayacak yemin ederim. Ona gerçeği söylemedim, söyleyemem"
"Dikkatli olmalısın, herkesin gözü sende biliyorsun"
"Biliyorum ve bunu değiştirebilmek isterdim"
"Bende, üzgünüm dostum. Senin iyiliğini istiyorum, biliyorsun"
"Biliyorum, teşekkür ederim"
Koğuşa girmiş, Jungkook'a dönüp uyuyor olduğunu görünce gülümsemiştim. Yalan söylemiştim, onunla olmaya çalışıyordum, onu kendime yakın hissediyordum, onunla olmayı seviyordum ama Hoseok haklıydı, onunla olmamalıydım, onunla olsam bile 3. madalyonu nasıl kazandığımı öğrendiğinde benden nefret edecekti. Sonradan nefret etmesine karşın şimdi etmesi daha iyiydi ama onu kendimden nefret ettirmek yapmak istediğim bir şey değildi. Onu sevmek, korumak, mutlu etmek istiyordum, onun hayatında değer verdiği bir insan olmak istiyordum, yüzümü hatırlayınca bile içindeki öfkeyi körükleyecek bir insan değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 ↬ 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤 ✓
Fanfiction'Gardiyana aşıksan özgürlüğü sevemezsin.' 𝟎𝟐𝟎𝟓𝟐𝟏-𝟐𝟐𝟎𝟕𝟐𝟏 /düz hikaye /angst /yan çift; sope