O geceden sonra aramızdaki soğukluğa ikimizde engel olamamıştık. Taehyung hâlâ yemek getirmeye devam ediyordu ve ben yüzsüz gibi her ne kadar öncesinde bu sefer yemeceğim desem bile yiyordum. Başka yapabileceğim bir şey yoktu, buradan kaçmak istiyorsam yaşıyor olmalıydım. Ağustos böceği Min dönmüştü ama onunla da aramız bozuktu. Konuşmuyordu, sesi bile çıkmıyordu. Bir gece ağladığını duyup ne olduğunu sormuştum ama cevap bile vermedi. İnsanları anlamıyordum ve o andan sonra kimseyi umursamamaya karar verdim. Anneme kavuştuğumda bu koğuş ve içindekiler artık umurumda olmayacaktı.
Burada kapalı kalmanın tek iyi yanı düşünmek için çok zamanım olmuştu. Birçok şeyin farkına varmıştım. Bazı şeylere tahammülüm azalmıştı. Bambaşka biri olmuş gibi hissediyordum ki buraya geleli daha 1 ay bile olmamıştı. Askerlerde artık benimle uğraşmıyorlardı, hatta sabah ve akşam dışında buraya uğramıyorlardı bile. Uğradıklarında ise kısa bir göz gezdirip gidiyorlardı. Her şey garip ve normal bir hal almıştı ama buna alışmak istemiyordum. Cezam hakkında bir fikrim yoktu ve burada daha ne kadar duracağım hakkında da. Sadece buradan gitme isteğim her geçen gün daha da artıyordu.
"Min, daha iyi misin?"
Taehyung, elinde yemek dolu tepsi ile gelmiş, bana bile bakmadan Ağustos böceği'nin yanına doğru ilerlemişti. Demir parmakları açmış, tepsiyi orada bıraktığını belli edercesine elleri boş ayrılmıştı.
"Jungkook, aç mısın?"
Uzun süredir duymadığım ses ile gülümsemiş, sanki duvarın içinden onu görebilecekmişim gibi duvara yaklaşıp konuşmuştum.
"Hayır, sen karnını doyur. İyi misin? Geldiğinden beri konuşmuyorsun"
"Revirdeyken annemin öldüğünü öğrendim. Kardeşimde kayıpmış. Üzgünüm, sadece kötü bir durumdaydım, seni görmezden geldim. Burada hiç arkadaşım olmadı, daha doğrusu herkesi kaybettim, bir gün konuştuğum kişinin diğer gün ölüme doğru yürüyüşüne tanık oldum. Sahi koğuştaki insanlardan ne bekliyorsam?"
"Annen için üzgünüm, şu duvarı aşıp sana sarılmak isterdim"
"Gerek yok, hissediyorum sarılmanı. Jungkook?"
"Evet?"
"Sana yalan söylediğim için özür dilerim. Sadece burada kendi çapımda eğlenmeye çalışıyordum. Adım Ağustos böceği ama bu lakabı ben bulmadım, buradakilerin bana verdiği bir isim sadece. Gerçek adım Yoongi"
"Memnun oldum Yoongi. Bir şey sormak istiyorum, benden önce Taehyung sana yemek getiriyor muydu?"
"Mahkumlara yemek vermek zorundalar, eskiden daha erken verirlerdi ama sanırım ordulardaki asker birlikleri değişince bu şey kalktı. Bu yüzden artık gizli saklı veriyorlar hatta diğer koğuşlarda vermiyorlar bile"
"Anladım. Peki ya şu garip oda? O ne için?"
"Oraya ölüm mahzeni diyorlar. Zorluk çıkaran mahkumları oraya hapsederler. Oraya bir kere düşersen bir daha çıkamazsın derler. İşkence odalarından farksız, buradan bakmak bile insanı geriyor. Sen sen ol oraya düşecek hiçbir şey yapma gerçi bu durumda nefes almamız bile onları sinirlendirebilir. Tamamen insanların keyiflerine kalmışız"
"Hele ben, cezamın ne kadar süreceğini bile bilmiyorum"
"Moralini bozmak istemem ama komutan sana kafayı takmış durumda. Ne yaptın bilmiyorum ama senin hakkında konuşurken bile gözlerini görmelisin. Böyle bir öfkeye neden olabilmek için bir un çuvalını kaybettiğini sanmıyorum"
"Ne demek istiyorsun?"
"Ya yalan söylüyorsun ya da olayları eksik anlatıyorsun. Söylesene seni buraya asıl getiren ne?"
"Neden yalan söyleme ihtiyacı duyayım? Saçmalıyorsun Yoongi, sana yalan söylemedim"
"Yinede sırf bir çuval yüzünden burada bulunman çok saçma. Eminim başka bir şey vardır"
"Ne biliyorsun da konuşuyorsun? Sadece saçmalıyorsun. Her neyse iyi geceler, bana inanıp inanmaman sana kalmış"
Sinirle tahtaya uzanmış, kıymıkların yüzüme batmasını umursamadan neden Yoongi'nin öyle bir şey dediğini düşünmeye başlamıştım. Nerede yanlış yapmıştım? Neden beni yanlış anlamıştı. Belki fazla aptaldı ya da bilmiyorum bunun nedeni askerler olabilir miydi? Böyle bir durumda dediklerini umursamazdım ama bu dedikleri gerçekten kalp kırıcıydı. Sahi neden buradaydım ki? Bu çuval bu kadar önemli miydi ya da gerçekten benim bilmediğim bir şey var mı?
Annem, Taehyung? Neden bu duvarlar bana yanıtlardan çok sorular getiriyordu. Boğuluyordum, birilerini düşünmekten yorulmuştum. Buradan kaçmalıydım. Burada durduğum her saniye hayatımdan yıllar koparıyor gibiydi. En kısa sürede buradan kaçacağım, bunu yapacağım. Buradan kaçmak için ölmem gerekse bile burada kalmayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐚𝐥𝐯𝐚𝐭𝐨𝐫𝐞 ↬ 𝐭𝐚𝐞𝐤𝐨𝐨𝐤 ✓
Fanfiction'Gardiyana aşıksan özgürlüğü sevemezsin.' 𝟎𝟐𝟎𝟓𝟐𝟏-𝟐𝟐𝟎𝟕𝟐𝟏 /düz hikaye /angst /yan çift; sope