Nefes

465 31 19
                                    

Leyla: Barış sakın kızımı üzme sakın

Barış: Dicle'yi üzmeyeceğime emin olabilirsiniz

Leyla: sana güveniyorum.

##

Sabah hep beraber kahvaltı yaptıktan sonra  Ege, Leyla, Feris ve Dicle gelinlik bakmaya Emre, Serkay, Boran ve Barış da damatlık bakmaya gitmişlerdi.

(Kızlar)

Ege: Dicle bak bu güzelmiş

Leyla: bu da güzel

Dicle: fazla açık ama bunlar.

Feris: bu nasıl?

Dicle: çok kısa

Ege: bu?

Dicle: çok gösterişli

Leyla: bu peki?

Dicle: fazla dantelli

Feris: ben buna bayıldım

Dicle: o da çok sade ama

(Erkekler)

Serkay: yalnız bunların hepsi aynı

Boran: evet abi hepsi aynı değil mi?

Emre: değil işte

Boran: nesi farklı?

Emre: detayları

Serkay: detay?

Emre: hı hı detay

Barış: bu nasıl?

Serkay: çok sade

Barış: bence bu çok güzel

Boran: evet güzel ama daha güzeli de vardır

Emre: bak bence bu efso

Serkay: bence bir dene

Barış: tamamm

**

  Barış güzel bir damatlık, Dicle ise güzel bir gelinlik almıştır. Akşam buluşup dışarda hep birlikte güzel bir yemek yerler. Daha sonra herkes derin bir uykuya dalar. Biri dışında, barış iki gündür salonda ki koltukta yatıyordu. Dicle yanında olmadan uyuyunca kabus görüp duruyordu. Önceki gece ise uyuyamamisti. Ama bu gece yorgunluğuna yenik düştü.

Gece saat üç civarıydı. Barış sayıklayıp, bağırmaya başladı.

Barış: gidemem........sende gitme anne.....GİTME..... YALVARIRIM..... yalvarırım gitme........ne yapıcam ben tek başıma........YAPAMAM........ LÜTFEN.... lütfen...... GİTMEEE....

  Sesleri duyanlar uyanmış ama ne olduğunu anlamamıştı. Dicle Barış ın sesi ile yataktan sıçradı ve koşarak aşağı inmeye başladı. Sesler artınca herkes odalardan çıktı ve aşağıya indi.

Barış: yapamıyorum.... nefes alamıyorum....gitmeyin....nefes..... yapamıyorum....

Dicle: Barış sevgilim uyan hadi bak kabus görüyorsun hadi canım.

Barışın gözünden yaş akar. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Elleri ile boğazını tutuyordur. Ama hala derin bir uykudadır.

Barış: nefes alamıyorum....ben....ben..... gitme..... Mavi sende gitme.......ben.....nefes........yapamam.......nefes alamıyorum.....yapma gitme......beni bırakma......nef-nefes n-nef-es

Dicle: Barış nefes al Barış uyan hadi. Buradayım ben uyan Barış.

  Barış kızarmaya başlar. Koltukta debeleniyordur.

Leyla: Dicle noluyor?

Dicle: ambulansı arayın. Nefes alamıyor çabuk.

  Dicle de hıçkırarak ağlıyordu.

Dicle: sevgilim uyan bak burdayım uyan hadi Barış nefes al.

Barış: nef-n-nef-es

Barış birden gözlerini açar ama hala nefes alamıyordur. Yüzü mosmor olmuştur.

Dicle: Barış kendine gel nefes al Barış burdayım ben.

  O sırada ambulans sesleri duyulur ve kapı çalar. Ege hemen kapıyı açar. Sağlık ekipleri içeriye girerler.

Dicle: nefes alamıyor lütfen yardım edin lütfen.

Görevli: hemen ambulansa almamız lazım

  Görevliler Barışı ambulansa bindirip hastahane doğru yola çıkarlar. Dicle Barış'ın yanındadır. Barışa oksijen bağlarlar.

  Hastaneye varınca hemen barışı acile alırlar. Dicle'yi içeriye almazlar Dicle acil'in önünde ağlıyodur. Egeler de hemen arkadan hastahaneye gelirler.

Ege: Dicle noldu Barış nerede?

Dicle: içerde

Boran: Hadi gel bir su iç sakinleş bi kendine gel, Barış iyi olucak merak etme.

On dk sonra Dicle sakinleşmiştir.

Leyla: noldu anlat bakiyim şimdi

Dicle: Kabus gördü. Nerdeyse hep görüyor. Ama ilk defa bu kadar kötü oldu.

Serkay: kabusların bir sebebi var mı peki?

Dicle: annesi ile babası terk etmişler onu. Hemde on iki yaşında iken. Ya bir insan bunu nasıl yapar ya. On iki yaşında çocuğu sokağa atmışlar. Geçenlerde annesi gelmiş. Ben seni seviyordum baban sevmiyordu falan saçmalamış birşeyler. Çok kötü oldu. Yıkıldı resmen. Şuana kadar herkes gitti dedi bana. Herkes gidiyor sen gitme dedi. Benim de onu bırakmadan çok korkuyor. Çok da haklı. Ben olsam bende korkarım. Geçen gün sabah acil bir toplantı için erken çıktım evden. Sabah beni evde bulamayınca çok kötü olmuş. Ağlayarak aradı beni. Ben onu böyle görünce çok kötü oluyorum. Benim canımdan çok sevdiğim insan onlar yüzünden ne halde yaa.

Boran: bu büyük bir haksızlık ama. Çocuğu sokağa atmışlar hemde on iki yaşında. Ve bu çocuk kendi kendine büyüyüp başarılı olmuş. Şimdi çıkmış karşısına ne diyor. Barışın yerinde ben olsaydım dayanamazdım. Adam çok haklı bunları yaşamakta, korkmakta.

Emre: aynen. Hiç de belli etmiyor. Ben zengin bir ailede falan büyüdü sanıyordum.

  Tam o sırada acilden doktor çıkar. Herkes doktorun yanına gider.

Dicle: iyi mi o? Lütfen iyi olsun.

Doktor: şuan durumu iyi. Serum taktık bitince çıkabilirsiniz.

Leyla: peki nesi var? Neden bu hale gelmiş?

Canlar selam ben geldim. Vaktim vardı o yüzden yazıp atıyım dedim. Ama bu hafta yoğun bir hafta olucak o yüzden yazmakta zorlanacağım ama yazar yazmaz atıcam. Neyse yorumları bekliyorum iyi günler...

GRİ // DİCBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin