is it really secret?

26 7 0
                                    


Joseph

"Senin bir şeye mi canın sıkkın?"

Nat ile kampüsün çimlerinde oturuyorduk. Yarın derslerimiz başlayacaktı ve rahat olacak son günü odamda geçirmenin doğru olmayacağını düşünmüştüm. Önümdeki çimlerle onları koparmamaya özen göstererek oynuyordum.

"Hayır, değil. Sadece henüz alışamadım."

Sesimden moralimin bozuk olduğu oldukça barizdi ama bunu duymazdan gelerek inkar etmek istemiştim. Çünkü inkar etmek kabullenmekten kolaydı. Nat ile de henüz yeterince yakın olmadığımız için bu konuda ısrarcı olmayacağına inanıyordum.

Düşüncelerimi okuyabiliyormuş gibi "Bak Joseph, henüz tanışalı çok kısa bir zaman olmuş olabilir. Ama ben çevremdeki insanların mutsuz olduklarını anlayabiliyorum. Eğer paylaşmak istersen de bana güvenebilirsin." demişti. Gözlerimi çimenlerden ona çevirmiştim. Dennis ile bile bu sırrımı paylaşmamışken iki gündür tanıdığım birine söyleyemezdim. Benimle dalga geçebilirdi ya da en kötüsü bunu tüm okul duyabilirdi.

"Belki zamanı gelince paylaşabilirim." Bir çırpıda kurduğum cümle onun kaşlarının havalanmasına neden olmuştu.

"Bu sanırım bir sır gibi... Acaba ne?" Meraklı meraklı beni süzüyordu söyleyemeyeceğimi bilmesine rağmen. Bu meraklı bakışlarının ardında da bir ima seziyordum doğrusu.

"Söyleseydim sır olmazdı değil mi Nat?" dedim gözlerimi istemsizce devirip. Bu hareketi yapmaktan nefret etsem de maalesef alışkanlık olmuştu.

"Eh, haklı olabilirsin. Ama herkesin bir sırrı vardır. Benim de var."

"Nedir?" Sorumun ardından kendi kendime gülmüştüm. Tam bu sorumun ne kadar saçma olduğunu dile getirecekken Nat konuşmuştu.

"Söyleseydim sır olmazdı değil mi Jo?" Beni taklit ederek konuşması oldukça komikti. En komik olanı ise benim gibi göz devirmesiydi.

"Yeni bir ülkeye alışmanın zor olduğunu biliyorum. Ama Lisa ve ben her zaman senin yanındayız. Çünkü bize buraya geldiğimiz ilk zamanları hatırlatıyorsun." diye eklemişti beni rahatlatmak istercesine.

"Nasıl yani?"

"Sanki hala lisede yaşıyor gibisin. Kötü insanların her yerde olduğu bir gerçek ama burada insanların daha özgür olduğuna eminim."

Açıklaması içimi rahatlatmamıştı çünkü lisede öylesine travmalar yaşamıştım ki hayatımın her alanında peşimdelerdi. Bunu ne Nat'in ne de Lisa'nın anlayabileceğini sanmıyordum.

"Bence zamana ihtiyacım var Nat. Kendim görmeliyim."

Başını sallayıp beni onayladı ve suskunluğa gömülmeyi tercih etti.

Sessiz geçen birkaç dakikayı daha önce duymadığım bir ses bozmuştu.

"Hey!"

Nat'in arkasından boynuna sarılan kıza kaymıştı gözlerim. Nat de başını hafifçe çevirip kızın yanağına bir öpücük kondurmuştu. Yüzü gülüyordu ikisinin de.

"Nasılsın Jen?"

İsminin Jen olmadığına emindim çünkü Nat herkesin ismine bir kısaltma bulabilecek kadar üşengeçti bana kalırsa.

"İyiyim." Bakışları beni süzüyordu. Ben ise utangaç bir tavırla kaçamak bakışlar atıyordum.

"Ah, merhaba ben Jennifer. Nat'in kız arkadaşıyım."

Tahminlerimde yanılmadığım anlardan birindeydim. Uzattığı elini hafifçe sıkıp "Joseph." diye mırıldanmıştım. Nat ise anlamsız bir yüz ifadesiyle kız arkadaşına bakıyordu.

"Neyimsin?" Nat'in şaşkın sesi kızı güldürmüştü. Sanırım sevgili olduklarından esas çocuğumuzun haberi dahi yoktu. Jennifer kahkahalarla gülmeye başlarken ben hala kendimi İtalyanca dersine girmiş Fransız gibi hissediyordum.

"Tamam sadece şakaydı. Yeni erkek arkadaşını biraz korkutmak istedim. Ben kardeşiyim."

Kızın açıklaması jetonumu birkaç saniye sonra düşürmüştü. Ben az önce yanılmadığım anlardan birindeydim demişti, değil mi? Bakışlarım büyürken Nat'in Jennifer'a attığı öfke dolu bakışlarla karşılaşmıştım.

"Sanırım pot kırdım. Olsun, sevgili değilseniz de belki olursunuz. Ben kaçtım!"

Jennifer koşar adımlarla yanımızdan uzaklaşırken Nat arkasından "Sen bittin!" diye öfke kusuyordu. Ben ise gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmış ve önümdeki çimenlere odaklanmıştım.

"Joseph özür dilerim. Yanlış anlaşıldığı için..."

Önemsediği şey benim yanlış anlama ihtimalimdi. Eşcinsel olmasının ortaya çıkmasını takmıyordu bile. Ben ise bundan saklanmak için erkeklerle bile görülmekten hoşlanmıyordum.

"Hayır, yanlış anlamadım Nat. Sorun değil." Geniş gülümsememi saklayamamıştım. Nat'in bana hissettirdiği yakınlık duygusunun kaynağını bulabilmiştim çünkü. Az önce yaptığımız onca sohbetin aslında ne kadar içten olduğunu fark etmiştim. Belki de sırrımı ilk defa onunla paylaşabilirdim.

"Benim sırrım buydu. Aslında pek sır değil, çünkü tüm okul biliyor."

"O zaman neden bunun bir sır olduğunu söylüyorsun? Herkes biliyorsa bu bir sır değil ki." Gülmeden edememiştim. Nat de bana eşlik ediyordu.

"Bilmem, sen gizemli olunca sana ayak uydurmak istedim."

"Gizemli değilim Nat." Yeniden gülüşmeye başlamıştık. Elini omzuma koyup "Eşcinsel olabilirim lakin sana o tarz duygular beslemiyorum Joseph. Yani kırılma ama ben biraz serseri severim." demişti ve sonra da eliyle omzuma vurup kendini geri çekmişti.

"Sorun yok Nat. Seni anlıyorum." İçtenlikle tebessüm etmiştim ona.

"Beni anladığını biliyorum." İmayla bana bakıp yerinden kalkmıştı. "Sırrını paylaşmadığını sanıyorsun. Ama belki de çoktan paylaşmışsındır." Göz kırpıp yanımdan hızlı adımlarla uzaklaşırken ben arkasından donmuş bir şekilde bakıyordum. Sırrımı nereden biliyordu ya da neden bildiği halde bana söylemem konusunda ufak da olsa ısrar etmişti? Şu an yüzümün bembeyaz olduğuna emindim. Arkasından gitmek istesem de yerimden kalkacak gücü kendimde bulamamıştım.

"Hey Joseph!" İsmimi duymamla başımı arkaya çevirmem bir olmuştu. Ah, çok güzeldi...Hayatımda Connor ve kız arkadaşı eksikti, şimdi mükemmeliğe bir adım daha yaklaşmıştım (!)

The Secret of Joseph | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin