finale

13 1 0
                                    





Connor




Hayatımdaki her şey Andrew ile başlamıştı. İlk aşkım, ilk kırgınlığım, ilk suçluluğum, ilk güven duygumdu. Onu kaybettiğimde hissettiğim duygu, tüm hayatımı esir almıştı. Karşımda öylece durduğunda ise o tanıdık histen başka bir şey hissetmemiştim. Onunla son konuşmamda nasıl suçluluk hissediyorsam aynı şeyi hissetmiştim yalnızca. Ama o, geçmişi önemsememişti. Hayatına bir şekilde devam etmiş, yeniden aşık olmuştu. Saklanmaya gerek duymamıştı yıllar içinde. Ben kendi sırça fanusumun içinde yaşarken o kendine yeni bir dünya yaratmıştı. Kendimi en sevdiğim roman kahramanlarından biri olan Esther'e benzetiyordum zaman zaman. Hayatı yaşadığı fanusun içinde giderek kötüleşiyordu. Çıkış yoktu, ya o fanusta ölümünü bekleyecekti ya da harekete geçip çabalayacaktı. Kendimi ona benzetsem de onun gibi olmak istemiyordum. Ben fanusumu kırıp hayatımı yaşamak, aşkımı yaşatmak ve en önemlisi bana söylendiği gibi kendim olmak istiyordum.

Nat ve Andrew ile ne kadar daha oturdum bilmiyordum ama aklıma gelen her şeyi sıralamıştım. Andrew olan ilişkimden tutun da Joseph'e olan aşkıma kadar... Nat beni yer yer şaşkınlıktan büyümüş gözleriyle yer yer de buruk bir tebessümle dinliyordu. Andrew'in anlattığım gerçeklerden rahatsız olup olmaması bile umrumda olmamıştı çünkü şu an umrumda olan tek şey yaşayacağım geleceğimi kurtarmak ve onu yeniden inşa etmekti. Cümlelerimi kesmeden dinlemişlerdi her ikisi de. Konuşmaktan kurumuş boğazımı masada duran bardaktan içtiğim suyla giderip hafifçe öksürmüştüm. İşte bu kadardı, yüzümdeki maskeler teker teker düşürülüyordu. Hem de yine benim tarafımdan.

"Öyleyse yapman gereken tek bir şey kaldı." demişti Nat söylediğim onca şeye karşılık olarak. Başka hiçbir yorumda bulunmamıştı. Neyden bahsettiğini anlamak çok da güç değildi. Her şeyi değil belki ama tek bir şeyi söylemem gerekiyordu Joseph'e. En önemlisi oydu çünkü. Geri kalan şeyleri daha sonrasında, bolca vaktimizin olabileceği her anda tekrar tekrar bile anlatabilirdim ona. Onu sevdiğim gerçeğini bilmesi benim için her şeyden önemliydi. Alacağım hiçbir tepkiyi de önemsemiyordum, çünkü en sonunda kendim olacaktım. Ve kendim oluyorsam bu kesinlikle, Joseph için olmalıydı.

Nat bir süre düşündü ve kendince en dahi planı yaptı. Buna karşı çıksam da beni dinlemedi ve fikrinin ne kadar güzel olduğuyla ilgili dakikalarca övündü. Bence bu çok, çok aptalcaydı.

"Bu harika bir plan!"

"Peki, peki. Öyle olsun." Pes ettiğimi görünce iyice gerindi. Dahiyane fikrini kabul etmem onu oldukça neşelendirmişe benziyordu.




***




"Seni seviyorum."

Dudaklarımın arasından dökülen bu cümle, gerçeklik algımı yitirmeme neden oluyordu. Joseph, tüm şaşkınlığı, solgun benziyle karşımda durmasa bunun tatlı, oldukça tatlı bir düşten ibaret olduğuna inanırdım. Ama değildi. Joseph karşımdaydı, ona içimden geçen her şeyi tek bir şarkıyla ifade etmiştim. Doğrusu, ifade etmeye çalışmıştım. Çünkü duygularım öylesine dolup taşıyordu ki bu mümkün değildi. Yeryüzünde hislerimi anlatabileceğim bir şarkının varlığına inanmayı reddediyordum.

Joseph hala hiçbir şey söylemeden öylece bana bakıyordu. Kafedeki uğultuları duymuyordum. Duyduğum tek şey hızla atan kalbimdi. Sahnedeki grup hafif bir müzik çalmaya başlamıştı ama ne çaldıkları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Benim için hayat Joseph'in gözlerinde durmuştu.

"Her şey için özür dilerim. Hepsine bir açıklamam var." diye mırıldandım mikrofonu masaya bırakırken. "Vereceğin cevap olumsuz dahi olsa yalnızca seni sevdiğimi bilmeni istiyorum. Sevmek belki hafif kalır..." Gülümsedim. Gözlerimi yaşlarla dolmaması için zorluyordum. "...ben sana aşık oldum."

Az önce mikrofon tuttuğum sağ elimi pantolonumun cebine attım. Cebimdeki taşı çıkartıp avucuma yerleştirdim özenle. Joseph'e gösterirken "Bunun ne olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Joseph bir süre avucumun içine baktı. Yüzündeki şaşkınlık ve solgunluk biraz da olsun silinmişti, yerini yine silik olan bir gülümsemeye bırakmıştı.

"Pembe kuvars." dedi çok kısık bir sesle.

Avucumu ona biraz daha yaklaştırdım. "Evet..." dedim onun aksine daha geniş bir gülümsemeyle. "Eskiden insanlar bu taşla aşkı kendilerine çektiklerine inanırmış. Aslına bakarsan, bunlara hala inanan birçok insan var."

Joseph avucumun içinden taşı nazikçe aldı ve gözlerinin hizasına getirip baktı. Ben ise konuşmaya devam ettim. "Seni beklerken birinde gördüm. Çantasından birçok taş çıkartmış, kafedekilere anlatıyordu tek tek. Pembe kuvarstan bahsederken 'olumsuz duyguları siler ve koşulsuz aşkı sizler için hazırlar' dedi. Ben de sana hediye etmek için aldım. Koşulsuz aşk için..."

Taşı dikkatle inceledikten sonra sağ elinin avucuna aldı ve sıkıca tuttu. Gözleri dolmuştu, onu ilk defa böyle görüyordum. Joseph genellikle soğuk olan kişiydi. Onu pek romantik ve duygusal biri olarak görmezdim. Benim gözümde tepkisizliğiyle ünlüydü doğrusu.

"Connor..." dedi ağzının içinden. Onu duymakta oldukça güçlük çekmiştim. Benim için dünya harikası olabilecek gözlerini gözlerime dikti. Söyleyeceği şey her ne ise bunu duymak için sabırsızlanıyordum. Derin bir nefes aldı. "...ben de seni seviyorum."

Pembe kuvarsı tuttuğu eliyle elimi sardı. Taş ikimizin ellerinin arasında dururken önce yüzlerimiz birbirine yaklaştı. Gözlerimiz giderek kapanırken bu sefer de dudaklarımız birleşti. O an bunun taşla bir ilgisi olup olmadığını düşünmüştüm. Bu imkansızdı. Taş olsun ya da olmasın, bu an gerçekti. Bunun taşla veya başka bir şeyle ilgisi yoktu. Bu tamamen Connor ve Joseph ile ilgiliydi, bizle ilgili. Taş, ellerimizin arasında dümdüz oluncaya kadar sıkmıştık. Hem ellerimiz, hem dudaklarımız kenetlenmişti birbirine.

Artık ikimiz de özgürdük. Ve bu özgürlüğün adı; aşktı.

SON


Herkese merhaba. Aslında kitap henüz bitmeyecekti lakin uzun zamandır yazamadığım için burada ve bu şekilde bitirmenin en güzeli olacağını düşündüm. Bir bölüm daha yazmayı düşünüyorum ki havada kalan şeylerin de nasıl sonuçlanacağını görelim. Açıkçası bir bölüm de olsa Connor ve Joseph'in sevgililiklerini de görelim istiyorum.
Burada olan herkese teşekkür ediyorum. 💞

The Secret of Joseph | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin