Draco'nun ikinci yaş gününden sonra eve dönmüşlerdi, babası bu geziden memnun değildi o kesin. Ağzının altından homurdanıyor, "şeytani ikizler" başlıklı memnuniyetsizliğini belirtiyordu.
İlerleyen aylarda ise zaman akışı yeniden değişmişti. Draco abi oluyordu!
Bunun olduğuna inanamadı Draco. Önceki hayatında babası Draco doğduktan sonra başka çocuğa gerek duymamış. Annesi ilk başta daha fazla çocuk istese de Draco'nun iflah olmaz karakteri yüzünden bütün ilgisini Draco'ya vermişti.
Draco her gün annesinin karnını gözlemliyor, sevgi ile karnı okşuyordu. Doğduğunda neler olcağını fısıldıyordu ona, onu herkesten koruyacağını, herkesten çok seveceğini söylüyordu. Hele kardeşi tekme atmaya başlayınca sevinçten ilk tesadüfi sihrini göstermiş malikane içinde konfetiler patlatmıştı.
Vaftiz babası ile de daha çok vakit geçirmeye başlamıştı Draco. Severus zaten bildiği bitki ve sihir malzemelerini ona gösteriyor minik bir iksir ustası yetiştiriyordu adeta.
Eh Lucius'un bunu kıskandığını anlayabilirsiniz. Aynı anda hem en yakın arkadaşını hem oğlunu kıskanıyor bu minik iksir öğrenme seanslarını bölebildiği kadar bölüyordu. Arkadaşı ile ders çalışan çocuğunu meyve, çerez getirerek bölüp duran ebeveyn gibiydi adeta.
Doğum günü yaklaşırken annesi doğum yaptı. Küçük Lyra Abigail Malfoy aralarına katıldı. Doğduğu gün babası ve Draco sevinçten göz yaşlarına hakim olamadılar. Tabii onlara sorarsanız asla ağlamadılar. Draco esnerken gözünün yaşardığını savundu içten içe. Babası ise evde toz olduğunu, gözüne toz kaçtığını savundu üstüne evi temizlemedikleri için ev cinlerine kızdı, Narcissa da boşu boşuna ev cinlerine kızıyor diye Lucius'a kızdı.
Lucius Narcissa ve Draco Lestarenge Malikanesinden döndüklerinden itibaren değişebildiği kadar değişmişti. Artık ev cinlerine daha ılımlı davranıyor (Draco ev cinlerinden birine kötü davranırken yakaladı diye bir hafta onunla konuşmadı) çamurlu kan, bulanık veya melez lafını kullanmıyordu.
Lucius'un ilk defa çamurlu kan, bulanık ve melez dediği günün akşamında önemli bir akşam yemeği için bir grup safkan iş adamı köşke geldi. Eh Draco da 'yeni' duyduğu, öğrendiği kelimeleri etrafındakilere sunmaya pek bir hevesli olduğu için adamlardan birine bulanık diğerine melez karısına da çamurlu diyip durdu. Yemeği yarıda bırakıp gittiklerini eklememe gerek yoktur. O günden itibaren evde kan durumundan bahsetmek yasaklandı.
Draco üç yaşına girdiğinde babasından çocuk süpürgesi, annesinden platin renkli gümüş gözlü bir ejderha(ılık hava şeklinde ateş püskürtüp uçuyordu) ve Severus'tan mini iksir laboratuvarı aldı.
Şaşırtıcı bir şekilde Bellatrix ona mektup göndermişti (mutlu yıllar böcek yazısını mektuptan sayarsak) gardiyanlara rüşvet vererek gönderdiğini tahmin ediyor Draco.
Kardeşi de ona hediye verebilsin diye doğduğundan beri 'Draco' dedirtmeye çalışsa da maalesef daha demeyi başaramadı küçük Lyra.
Annesi Lyra'nın daha konuşmak için küçük olduğunu söylüyordu. Pekala annesi öyle sanabilir ama küçük kız kardeşi bir dahi! Draco demesi çok yakın. Anlaşıldığı üzere Draco küçük kız kardeşine büyük bir sevgi, hayranlık besliyor.
Babası ile de aralarını düzelttiler, özellikle Lyra doğduktan sonra. Annesi kız kardeşi ile daha çok zaman geçirdiği için Draco günlerini babasının çalışma odasında geçiriyordu. Babası her defasında onu kucağına alıp dizine oturtuyor, Draco yerden kesilen ayaklarını sallayıp babasının belgelerini karıştırıyordu.
Babasına aklına ne gelirse soruyor, onu zor duruma düşürüyordu. Ardından görgü dersi ile öğle yemeğini yiyor(geçen hayatından farklı olarak bu sefer ona babası öğretiyordu görgü kurallarını, sıkıcıydı daha önce bildiklerini tekrar ediyordu. Ama babası ile vakit geçirmek güzeldi)
Daha sonra tekrar belgeler ile ilgilenmeye çalışma odasına dönüyorlardı. Draco bir süre sonra sıkılıp kafasını babasının göğsüne koyduktan sonra uyuyakalarak tamamlıyordu gününü.
Yaz gelince Draco ilk defa babasında duran Karanlık İşareti gördü. Silik ama hala çirkin. Babası onu tekrar dizlerinde oturturken Draco tereddütle Karanlık İşarete dokundu.
Lucius gururla gülümsedi. "Sevdin mi Draco? Baban zamanında çok önemli bir büyücünün sağ koluydu oğlum. O çam- muggle ve muggle doğanlardan kurtulmamızın anahtarıydı."
Draco yüzünü buruşturdu. Babası ne kadar değişirse değişsin kan takıntısı, muggle nefreti devam ediyordu. Tekrar işarete baktı "Çirkin"
Lucius Draco'nun lafından sonra bozularak ona baktı. "Bu çok saygı değer bir işaret oğlum." Draco omuz silkip burun kıvırdı "Çirkin işte. Muggle nasıl kurtuldunuz?"
Lucius soru ile bocaladı "O-onları çok uzağa gönderdik. Evet çok uzağa." "Nereye?" "Bunları sonra konuşuruz Draco, şimdi küçüksün babacım."
Draco şimdilik babasının ölüm yiyen olma durumunu askıya alsa da ilerleyen zamanlarda bunun üstünde tekrar duracaktı. Son kez burnunu kırpıştırdı "Yine de çirkin"
Lucius homurdanmasına engel olamadı "Peki peki çirkin! Vaftiz babanda da bundan var ama." Şey vaftiz babam bir casustu ama.
Keşke bu işareti yok etmenin yolu olsa... Belki de vardır?
Geçiş bölümü gibi yaptım bu bölümü ve Draco'nun kardeşi olduu. Olaylara fazla etkisi olmayacak bu karakterin aralarında üç yaş var sonuçta Astoria ile 2 yaş olmasına rağmen Astoria'nın nasıl savaştan uzak olduğunu biliyorsunuz, Lyra da böyle olacak.
Ama Draco üzerindeki etkileri tabii ki farklı olacak.Bölümde en sevdiğim şey Bellatrix'in 'mektup' göndermesi oldu sanırım skmfqlwlvşw
Lucius'un adım adım iyi bir insana dönüşmesi beni duygulandırıyor ama hala kalın kafalı bir safkan...Kesinlikle değişiyor ama yıllardır var olan inançlar bir iki çocuk tribi ile geçmez. Öyle olsaydı Draco önceki hayatında da trip atan biriydi, o zaman değişrdi Lucy. Ama artık ev cinlerine iyi davranıyor! Umut var!
Yeni gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy Geçmişe Dönüş/Drarry
FanficSavaş sonrası Draco Malfoy bir kaybedendir. Yolun sonuna geldiğinde ise gözlerini son bir defa kapattığını zanneder. Gözlerini geri açtığında ise minik elli ağzında emzik olan bir bebeğe dönüşmüştü!