25

2.6K 303 36
                                    

Arkadaşlar azcık içtim ondan ötürü hatalar vs olabilir sonra düzenlerim, bir de bugün bi bölüm ekleyeyim yarın 3 bölüm eklerim derslerim yarın online zaten, bu kafa ile mantık hatası yapmadan bu bölümü tamamlayayım

Draco'ya yetişme uğruna Harry herkesi tökezletmiş, Trevor'a ulaşan Neville onu tekrar elinden kaçırmış, Draco'nun yanına kayığa inmek üzere olan Pansy ise az daha göle düşüyordu, Merlin ya da Theo'nun tutan eli, onu kurtarmıştı.

Draco hiçbir kimseye aldırmadan ona gülümseyen çocuğa baktı.

"Beni hatırlıyor musun?" Draco yıllarca onu unuttuğunu düşünse de yine de hatırlamasını istiyordu, Harry ise hiçbir zaman Draco'yu unutmamıştı ki hatırlasın.

Harry karşısındaki güzel çocuğa baktı. "Tabii ki hatırlıyorum Draco. Saçların uzamış."

Draco bilinçsizce saçlarına dokundu. Eh Abigail saçları ile oynamayı sevince onları kesmek hiç aklına gelmemişti, önceki hayatında babasına özenip sürdüğü jöleye ise hiç bulaşmamıştı.

Harry Draco'nun elinin üstünden salık saça dokundu, saçı Draco'nun kulağının arkasına iteledi.

Kayığa Pansy ve Theo geçtikten sonra iki çocukta suskunlaştı, fazla beklemeden kayıklar hareket etmeye başladı. Bütün çocuklar büyülenmiş bir şekilde hogwartsa odaklandı. Bina kapısına varmaları onlara göre göz açıp kapayıncaya kadar bir sürede olmuştu.

Kapı hemen açıldı. Zümrüt yeşili bir cüppe giymiş uzun boylu, siyah saçlı bir büyücü kadın duruyordu karşılarında. Çok sert bir yüzü vardı, Harry'nin aklına gelen ilk şey, bu kadınla ters düşülmemesi gerektiği oldu.

  "Birinci sınıflar, Profesör McGonagall," dedi Hagrid.

  "Teşekkür ederim, Hagrid. Bana bırak artık."

Taş döşeli salonda Profesör McGonagall'ı izlediler. Profesör McGonagall onlara evleri ve tanımlarını açıkladı, bina kupasını anlattı.

Sözlerini Seçim Töreni biraz sonra bütün öğrencilerin önünde yapılacak. Bu arada beklerken hepiniz kendinize çekidüzen verin."

  Gözleri bir an Neville'in sol kulağına doğru kaymış cüppesine, Ron'un kirli burnuna takıldı. Harry saçlarını düzeltmeye çalıştı tedirginlikle.

  "Hazırlıklar tamamlanınca döneceğim," dedi Profesör McGonagall. "Lütfen sessizce bekleyin."

Harry hala saçlarını düzeltmeye çalışıyordu, Draco dayanamayıp konuştu "Düzeltmeye çalışma daha da dağıtıyorsun, bir süre sonra dağınık saçların ve yeşil gözlerin imzan olacak zaten."

Harry anlamayarak Draco'ya baktı. Eh bu Draco onu böyle seviyor demek mi?

Öğrenciler nasıl binalara ayrılacaklarını merak ederek biribirleri ile konuşmaya başladılar. Profesör McGonagall geldiğinde anca susabildiler.

Salonun sonundaki çift kanatlı kapıdan geçip Büyük Salon'a vardılar.Harry böyle garip, böyle görkemli bir yeri hayal bile etmemişti. Öteki öğrencilerin oturduğu dört uzun masanın üstünde havada uçuşan binlerce, binlerce mum aydınlatıyordu ortalığı. Masalara pırıl pırıl altın tabaklar, kupalar konulmuştu. Salonun ucunda öğretmenlerin oturduğu bir başka uzun masa vardı.

Profesör McGonagall birinci sınıf öğrencilerini oraya götürdü; yeniler, eski öğrencilerin karşısında sıralandılar; öğretmenler arkalarında kalmıştı. Titrek mum ışığında kendilerine bakan yüzlerce surat, solgun fenerlere benziyordu. Öğrencilerin aralarında yer almış hayaletler, puslu gümüşler gibi parlıyorlardı.

Harry, kendilerine dikilmiş gözlerden kaçınmak için başını kaldırdı, yıldızlar serpiştirilmiş kadife siyahı bir tavan gördü. Hermione'nin, "Dışarıdaki gökyüzüne benzemesi için büyülenmiş. Hogwarts Tarihi'nde okumuştum," diye fısıldadığını duydu.

  Orada bir tavan olduğuna, Büyük Salon'un gökyüzüne açılmadığına inanmak çok güçtü doğrusu.

Harry başını hemen indirdi; Profesör McGonagall, yeni öğrencilerin önüne dört ayaklı bir tabure yerleştirdi sessizce. Taburenin üstüne de sivri uçlu bir büyücü şapkası vardı.

~~~

Büyük salona nostalji ile baktı Draco fark etmeden Harry'nin gerisinde kalmış Vince ve Greg'in arkasına geçmişti. Gözleri sırası ile Dumbledor, Fred Weasley ve arkasını dönüp Draco'ya bakan Vince ile buluştu. Vince Draco'ya 'iyi misin?' der gibi baktı.

Draco buruk bir şekilde gülümsedi. "Sadece burada çok fazla ölü olduğunu düşünüyorum."

Vince emin olamadı "Hayalet mi?"

Draco'nun gülümsemesi çarpıklaştı. Aklına sevgili Myrtle gelmişti "Evet tabii onlardan da var."

Bölüme 8 de başladım cümle güzel kurcam diye 2 saat uğraştım. içen aklıma sokim (ama yine olsa içerdim ortam iyiydi.) neyse dediğimi yapın yaptığımı yapmayın bayüü

Draco Malfoy Geçmişe Dönüş/Drarry Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin