Büyük gün gelmiş Harry binbir zorluk ile yarı dev Hagrid ile tanışmış ve artık büyücü olduğuna ikna olmuştu. Öyle ya Harry içten içe bütün bu olanların kendi hayal gücü olmasından korkuyordu. Ama gerçekti, capcanlı Diagon yolu önündeydi. O zaman sarı saçlı o melekte gerçek olmalı. Hem gerçek olmasa o ev-cini Dobby'i görür müydü?
Harry Hagrid'in yardımı ile Gringotts bankasına gitti, alışverişe başladı ve kim-olduğunu-bilirsin-sen'in kim olduğunu öğrendi. Anne ve babasının asıl ölüm nedenini, ona başındaki şimşek şeklindeki yara izini kimin verdiğini. Ama o, Voldemort öldü ise Draco neden Harry'nin onu tekrar yenmesinden bahsediyordu?
Harry hem aklında bulunan soruları sorabilmek hem de ilk arkadaşını tekrardan görebilmek için girdiği her dükkanda sarı parıltı aradı, ama sarı saçlı çocuğu hiçbir yerde bulamadı.
Yenilgi ile omuzlarını düşürdü, saçları ile başındaki yara izini daha da kapattı. Draco belki de onun gibi bir sefille arkadaş olmaya devam etmek istemez. Belki de ona acıdığı için yemek göndermeye devam etmişti. Artık okul başlayacağına göre onun gibi bir yetimle anılmak istemeyebilir.
"Hagrid, Draco adında birini tanıyor olabilir misin?"
Hagrid hafızasında duyduğu ismi taradı. "Ejderha mı? Ne garip isim, duyduğumu sanmıyorum Arry. Ama Bir büyücü çocuğun ismi gibi geliyor. Eğer büyücü ise Hogwarts'ta onu görürsün."
Harry umutla kafasını salladı. Draco illa bugün alışveriş yapacak değildi ya, elbet okulda onunla Gryffindor olup buluşacaktı. İlk arkadaşını kolay bırakmayacaktı!
~~~
Bu sırada Draco evinin koltuğunda uzanmış limonatasını yudumluyordu. " Ah normal zamanda bugün Potter ile karşılaşıyordum." Şey Draco kaçmıştı açıkçası, önceden alışverişi yapmış ve Harry ile karşılaşma ihtimalini sıfırlamıştı.
Hala içinde bir korku vardı, Harry ona düşman olacak, eski benliğine dönecek ve tekrardan bir ölümyiyen olacak. Dışlanmalar, ölümler, son bir sarılma bile olmadan vedalar. Draco içi ürperip kafasındakileri atmak ister gibi kafasını salladı.
Draco düşünceler ile dalıp giderken Lucius cübbesinin kabarıklığı ile malikaneye cisimlendi.
Lucius'un büyük sorunları vardı, Draco mektubunu aldığından beri. İlk başta Draco'yu Durmstang'a göndererek bu sorunlardan kurtulmayı düşünmüştü ama ne karısı ne kızı ne de kendi oğluna duyduğu sevgi oğlunu o kadar uzağa göndermeye el vermiyordu.
Lucius'un ilk sorunu oğlunun zekasıydı. Şüphesiz Lucius oğlunun bu yanı ile gurur duyuyordu ama oğlu fazla zekiydi. Tüm gün kitap okuyor, sorumlu bir çocuk gibi davranıyordu. Oğlu ya bu kitap sevdası ile Ravenclaw binasına yerleşirse? Küçük kızından bir şüphesi yoktu Abigail sinsiydi ve istediği şey için her yolu kullanıyordu ama Draco? Draco makul olmayacak bir şey istemiyor bile.
Ikinci sorun ise daha da fenaydı. Yıllar önce oğlunun namusuna göz diken velet şimdi oğlu ile aynı okulda olacaktı! Belki de okulun ilk haftası çocuğu bulup hadım etmeli!
Lucius ikinci sorunu erteleyip ilk soruna odaklandı. "Oğlum baban geldi."
Draco düşüncelerinden sıyrılıp babasına döndü. "Hoş geldin baba, cübbenin içinde ne var?"
"Ta-daaaaa" Lucius cübbesinin cebinden kneazle melezi kediyi çıkarttı.
Draco kediye dikkat etmeden babasına baktı. "Abigail senden kedi mi istedi baba."
Lucius boğazını temizledi "Slytherin olma sözü verirsen bu melez kedi senin olur Draco, hatta istersen sana kedi çiftliği kurarım."
"Buna gerek yo-" Draco gözünü kediye çevirmesi ile lafını kesti, Sunny. "Anlaştık baba."
Lucius oğlunun neden lafını değiştirdiğini umursamadan memnun bir şekilde gülümsedi. Eh oğlu çok zeki, eminim bir yolunu bulup Slytherin'e yerleşir.
Draco kediyi babasından aldı, odasına yorganın altına yerleşti.
Draco bazen babası ile bakanlığa giderdi, babası geleceğini görmesi için onu da götürürdü. Yine öyle bir gündü, İngiltere'nin yağmurlu havasında baba ve oğul bakanlığın dışına yan yana cisimlendiler. Draco bina dışında duran sarı tüylü ıslanmış kediye baktı.
"Baba, baba bu kedi benim olabilir mi? Bak o da sarı benim gibi, adını Sunny koyarız. Ne olur babacığım ne olurr! Crup almadın bari bu kedi bizim olsun."
Babası pis melez kneazle'a baktı, yüz buruşturdu. "Bu şey ile kendini aynı tutma Draco, hiç klas değil."
"Lütfen baba lütfen, ne istersen yaparım."
Lucius burnunu çekti "İyi, ama bakanlığa alamayız. Dışarda kalsın, çıkışta alırız." Draco heyecanla yerinde zıpladı, umutla sormadan edemedi. "Babacığım su geçirmez büyü de yapar mısın? Sunny yeterince ıslanmış, bir de kurutur musun?"
Lucius yüzünü buruştursa da kediyi kuruttu, beraber bakanlığa girdiler.
Çıkışta Draco heyecanla Sunny'e ilerledi, kedi uyuyordu. "Sunny uyan pisicik yeni evine, evimize götüreceğim seni."
Draco kediyi kucağına almak istediğinde hissettiği ıslaklık ile ellerine ardından babasına baktı. "Sunny?"
Yoldan geçen bir insan müsveddesi küçücük canlıyı tekmelemiş Sunny'nin bir gramlık canını almıştı. Draco bir daha evcil hayvan lafını açmadı, baykuşunu bile benimsemedi, aile baykuşu olarak düşündü.
"Sanırım Lady Magic ikimize de bir şans daha verdi Sunny."
Heyy bugünün ikinci bölümü ile karşınızdayımm. Minnak Sunny de aramıza katıldı
Draco'nun ölmeden önceki yaşamında herkesi öldürdüğüm gerçeği... JK beni tebrik ediyordur mclavlsşvl
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy Geçmişe Dönüş/Drarry
Fiksi PenggemarSavaş sonrası Draco Malfoy bir kaybedendir. Yolun sonuna geldiğinde ise gözlerini son bir defa kapattığını zanneder. Gözlerini geri açtığında ise minik elli ağzında emzik olan bir bebeğe dönüşmüştü!