İki aydan daha fazla süre geçmişti, Felix'in karnı iyice büyümüş; mide bulantıları gün geçtikçe azalsa da, huysuzlukları ve ani duygu değişimleri son hızıyla devam ediyordu.
Bunun yanında yakında gireceği üniversite sınavı için her gün ders çalışıyor ve anlamadığı konularda Changbin yardımcı oluyordu.
Bir sabah çat kapı gelen Chan ,aylar önce açılan davayı kazandığını söylediğinde evde bir sevinç dalgası yayılmış; bunu fırsat bilen Yeonjun hemen bir kafede garsonluk yapmaya başlamış, Changbin ne kadar istemese de eve yardım ediyor ve hiçbir akşam eli boş gelmiyordu. Ayrıca Felix'in istediklerini alma konusunda Changbin ve Yeonjun büyük rakip olmuşlardı.
İşe giren Yeonjun bir an önce kendi evine çıkıp Felix'i de yanına almayı teklif etmiş fakat bu teklif Changbin tarafından kesin bir dille reddedilmişti. Ona göre Yeonjun çalışırken Felix'in evde tek kalması iyi bir durum olmazdı, bu evde kalabalık olduklarından her dakika Felix'in yanında olan biri vardı.
Yine güneşin tam anlamıyla kendini belli eden bir sabahta Felix, geçenlerde Yeonjun'un ona aldığı pilates matını yere sermiş; telefonundan açtığı videoyu izleyerek vücudunu rahatlatıp güneşi selamlamaya çalışıyordu.
Giydiği uzun bol atletten görünen beyaz teninin üstünde oluşan minik ter damlaları güneş sayesinde daha çok parlıyordu,daha çok üstüne sim dökülmüş gibi bir görüntüsü vardı. Terden alnına yapışan küçük saç tutamları ve soluk yüzünde duran dolgun pembe dudakları dışarıdan herhangi birine görsel şölen yaşatacak kadar güzeldi.
Bu görsel şölene şahitlik eden kişi iki haftadır olduğu gibi bugün de Changbin'di. Felix sabah sporunu yaparken Changbin kahve içeceğim diye mutfağın masasına oturup genelde Felix'i izliyordu.
İki aydır Felix'e araları her gün daha iyiye gidiyor ve Changbin içinde bulunduğu depresif havadan yavaş yavaş çıkıyordu. Felix'in ona her anlamda iyi geldiği reddedilemez bir gerçekti.
Kaynar suyla yaptığı ve neredeyse bitirdiği kahvesinden son yudum almayı istediğinde ağzına gelen soğuk kahve bir saati aşkın bir süredir Felix'i izlediğinin en büyük kanıtıydı zaten.
Changbin ifadesiz bir şekilde güneşten daha çok göz alan çocuğu izlemeye devam ederken, sarışın birden sinirle ayağa kalkıp videoyu kapattı.
Changbin'in elinde telefon ya da herhangi ilgileneceği bir şey olmadığı için paniklemişti, Felix'in onu izlediğini bilmesine gerek yoktu diye düşünüyordu; fakat iki haftadır Felix bunun çok net bir şekilde farkındaydı.
''Sen ne yapıyorsun?'' dedi Felix, Changbin'in aceleci bir şekilde kahve bardağını yıkadığını görünce.
Changbin, Felix'i izlemiyormuş gibi yapmaya çalışıyordu ve bu şapşal tavırları Felix'in sadece hoşuna gidiyordu.
''Bitti mi işin? Ben de ne yapayım işte bilirsin kahve, telefon falan...''
''Telefonunu koltukta gördüğümü sanıyordum.''
''Ah! Aslında tabletten haberlere bakıyordum ama bir ara yukarı çıktım orada bırakmıştım. Sen o kadar konsantreydin ki fark etmemişsindir.'' dedi Changbin yaklaşık on dakikadır yıkadığı tek bardağı tekrar köpükleyip yıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘋𝘪𝘰𝘴 𝘋𝘦𝘭 𝘝𝘪𝘯𝘰/ 𝘊𝘩𝘢𝘯𝘨𝘭𝘪𝘹 ✔️
Fanfiction'güzel olduğunuz kadar bencilsiniz bayım... ve yaşaması gereken bir bebeği öldürmeyi düşünecek kadar cani...' -mpreg-