Perdenin arasından sızan güneş, Felix'in yüzündeki yıldızları daha çok parlatıyordu. Sarışın gözlerini birkaç defa kırptıktan sonra yavaşça araladı.
Saat sabah 8 sularıydı, yavaş ve dikkatli hareketlerle yerinde doğrulup bacaklarını yataktan sarkıttı. Çok geçmeden kapı çalınmış,içeri Yeonjun girmişti.
''Günaydın Lix.''
''Günaydın Jun.'' Yeonjun kapıyı kapatıp içeri girmişti, arkadaşının yanına oturup ellerini hafiften şişmiş karnına götürdü.
''Acıktınız mı?''
''Ben acıkmıyorum ama sanırım o acıktı yine.''
''Saat çok erken biraz daha uyu istersen, ben kahvaltı hazırlayacağım. Hem burada kalıyorum bir de hazıra konmamalıyız.''
''Yardım edeyim sana.''
''Hayır gerek yok, ben halledebilirim. Sen dinlen, kahvaltıda görüşürüz.''
Yeonjun odadan çıkıp kahvaltı hazırlamak için salona inmişti. Uzun pencerenin yanındaki tekli koltukta oturmuş, bir yandan kitap okuyan diğer yandan da kahve içen Changbin'i gördü.
Ses çıkarmadan mutfağa gitmeye çalışsa da amerikan mutfak olduğu için kahvaltıyı hazırlarken ses olacağını düşündü.
Mutfak ve salonu ayıran masanın hemen yanında durup ne yapacağını düşünürken Changbin'in yumuşak sesiyle düşüncelerinden ayrıldı.
''Ne yapıyorsun orada?''
''Ah! Günaydın Changbin, ben kahvaltı hazırlayacaktım ama sen rahatsız olursun diye kararsız kaldım.''
''Kahvaltı mı hazırlayacaktın?''
''E-evet yanlış bir şey mi yapmak üzereydim?''
''Hayır canım! Neden yanlış olsun, keyfine bak sen sorun değil.''
''Teşekkür ederim.''
Changbin duş almak için yukarı çıktığında, Yeonjun kahvaltı hazırlamaya başlamıştı bile.
Yarım saat kadar sonra hazırladığı şeylerin kokuları evde yayılmıştı, kokulara uyanan Beomgyu mutfağa geldiğinde bir anlığına Yeonjun'u tanımamış; ufak bir çığlık atıp bütün evi uyandırmıştı.
Daha çok Yeonjun'un hazırladığı şeyleri övmekle, Felix'in üniversite hazırlıkları ve küçük gülüşmelerle geçen kahvaltı sonunda herkes kahve içerken, Felix sızlanarak sade süt içiyordu.
''Ya ben sade süt içemiyorum, tamam sağlıklı diyorsunuz da midemi bulandırıyor.''
Telefonunda gözlerini ayırıp ucuyla Felix'e baktı Changbin.
''Bir sürü çilek aldım dün süte karıştırman için, neden sade içiyorsun?''
Beomgyu suçluluk duygusuyla kafasını yere eğmişti.
''Hyung ben bilmiyordum, o yüzden sade süt verdim.''
Changbin, Beomgyu'nun konuşmasından sonra tekrar sarışına döndürdü bakışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘋𝘪𝘰𝘴 𝘋𝘦𝘭 𝘝𝘪𝘯𝘰/ 𝘊𝘩𝘢𝘯𝘨𝘭𝘪𝘹 ✔️
Fanfiction'güzel olduğunuz kadar bencilsiniz bayım... ve yaşaması gereken bir bebeği öldürmeyi düşünecek kadar cani...' -mpreg-