"HEY KİRİNO İYİ MİSİN?!"
"SAKIN İÇERİ GİRME HALLEDİYORUM BEN!"
Yavaşça kapının üzerindeki havlulardan birini alıp kendime sardım. Banyo aynasında kendime baktıktan sonra aşırı büyük ve kötü bir yanık olduğunu farketmem çok sürmedi. Utanç içine banyodan çıktım. Artık heryerimdeki morlukladı farketmesinden korkmuyordum. Tek korkum havlunun düşmesi idi.
"HEY OMZUNA NE OLDU BAKAYIM!"
Hemen omzuma atıldı ve dokunmak üzereyken elini ittim. Acıyla hafifçe inledim.
"Dokunma sakın. İyiyim ben bişey yok."
"Mal mısın? Yürü bişeyler giyin Moriye göstericez şunu."
"Nasıl giymemi bekliyorsun?"
Hafifçe sırıtıp o soruyu sordu...
"Ben giydireyim mi?"
"Ya kardeşim yürü işine şu halde bile güldürüyorsun beni. Defol hadi giyinip geliyorum."
Dolaptan bana uygun şeyler seçip giydim. Omzu açık bir crop giydim ve altıma da öylesine bir eşofman giyip çıktım.
"Cidden burda böyle mi gezeceksin?"
"Ne var omzum yanık."
"Şey... Aslında heryerin mosmor."
Rahatsız olduğumu belli ederek cevap verdim. Onlar benim geçmişten kalma izlerimdi. Asla kaybetmeyip her gün saklayacaktım onları.
"Onu karıştırma. Gidelim hadi."
"Sende bir an bülbüle döndün. Bu arada... Yarabantları yüzünde olmayınca daha güzel duruyor."
"Cidden suratımın ne kadar çirkin olduğunu göremeyecek kadar kör olmana şaşırdım şuan. Hepsini geçtim bir sürü yara var."
"Eh haklısın ama... Neyse."
Kafasını öne eğdi. Yürümeye devam ederken yere damlayan su ile irkildim. Saçlarım hala ıslaktı. Yine de çok takılmadım. Odaya girince Mori-san çabuk dönmemize şaşırmıştı. Omzumu görünce doğal olarak daha da şaşırdı.
"Ne yaptın sen gelir gelmez?!"
"Şey suyu ayarlarken oldu..."
"Salak salak işler yapma bidaha."
Bunu dedikten sonra bir kaç ilk yardım malzemesi ile yaraya pansuman yapıp yarayı sardı.
"Aslında hava alması gerekirdi ama yine de dokununca acımasın diye sarıyorum. Bir süre banyo yapma ve acıyınca şu ağrı kesici al. Hafif bişey bu."
"Sağolun."
Odadan çıktık ve Dazai ile geri gittik. Bu sefer saçlarımı yıkasam yeter diye düşünüp banyoya girdim tekrar.
"Hey ne yapıyorsun sen?!"
"Saçımı yıkayacağım."
İstemese de yapmak zorundaymış gibi bir tepki verdi.
"Ben yaparım."
"Cidden gere yok."
"Mori gibi birinin önüne saçların kir içindeyken mi çıkmak istiyorsun?"
"Aw..."
Yanıma gelip suyu ayarladı. Saçımı güzelce yıkamama yardım ettikten sonra havlu ile sardı. Teşekkür edip odama gittim ve üzerime bir takım elbise giydim. Altını etek olarak giymiştim ve üzerindeki gömlek de çok güzeldi. Bir tane broş takıp odadan çıktım.
"Nasıl olmuş?"
"Güzel de... Yaran acıyorsa gitmek zorunda değiliz."
"Benim için sorun yok. Senin için de yoksa gidelim."
"Tamam o zaman."
Tekrar yukarı çıktık. Mori-san artık bizden bıkmıştı.
"Eh şimdi ne var?!"
"E kıza geri gel demedin mi?"
"Haklısın. Neyse bekleyin. ELİS TATLIM GEL BURAYA!"
O sarışın kız geri geldi. Adamın kucağına oturdu ve konuşmaya başladık.
"Şimdi seni direk olarak Chuuya ve Dazai'nin yanına veriyorum. Onların emrinden çıkmayacaksın. Yada bir kaç kişinin başına veririm. Duruma göre bakılır. Şuanlık küçük işler hallet yeter. Daha sonra isteğine ve yeteneğine göre biyer buluruz."
"Anladım."
"Hey dur o neden bizimle gelmek zorunda? Zaten ikimiz yeterince kavga ediyoruz."
Mori-san Chuuya-san'a gülümsedi ve cevap verdi.
"Chuuya-kun sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum."
Bir süre daha konuştuk ve sonunda tek başıma daireme gittim. Kirli kıyafetlerim arasından çıkarıdığım cüzdanımdan bir kaç fotoğrafı elime alıp yatağa atladım. Canım yanmıştı. Üzerimdekileri çıkarıp daha düzgünce yattım ve resimlere bakmaya başladım. Arkadaşlarım ile çektirdiğim son resim... Bu boktan hayatta tek yanımda olan onlardı... Acaba neredelerdi şuan ne yapıyorlardı yada? Beni çoktan unutmuşlardır. Annem ile babamın fotoğrafını çıkardım sonra. Onları bir gün bulup her şeyin hesabını soracaktım. Şuan bir hayatım vardı ve onlar sayesinde böyle güçlü olduğumu hissediyordum. Eğer bana bu acıyı çektirmeselerdi böyle olmazdım. Ama bu acının hesabını birileri ödemeliydi. Bütün fotoğrafları katlayıp kenara koydum. Yataktan kalkıp buzdolabından bir kaç salam çıkarttım. Kendime çabucak bir sandviç hazırladım. Açlıktan midem kazınıyordu. Birşeyler yedikten sonra Sigaramın bittiğini hatırladım. Dazai-san'ı bulma ümidi ile üzerime bişeyler giyip daireden çıktım. Tahmin ettiğim gibi hala burdaydı. Arkadaşları ile konuşuyordu. Geri dönecekken yanıma geldi.
"Bir şey mi istiyorsun?"
"Şey sigara var mı diye soracaktım ama..."
Bir iç çekip bütün pakedi bana verdi. Gözlerim kocaman açılmıştı.
"Bende var daha. Sende çok içiyorsun dikkat et kendine biraz. "
Başımı okşayıp arkadaşlarının yanına gitti. Bana kız kardeşiymişim gibi davranıyordu. Yine de hoşuma gitmişti. Geri dönüp ocakta sigaramı yaktıktan sonra camın karşısına geçtim. Mori-san'ın odası kadar olmasa da yüksekteydi ve manzara güzeldi. Camın yanına oturup sigaramı bitirdikten sonra otel odası gibi döşenmiş dairede biraz daha gezdim. Daha sonra etrafı karıştırırken birkaç şişe şarap ve bira buldum. Koskoca odada sigara yoktu ama bira ve şarap vardı. Cidden sinir bozucu bir durum olsa da kendime biraz doldurdum. İlk defa içiyordum bu yüzden yanlız olmam daha iyiydi. Televizyondan müzik açıp içmeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•
Fanfiction𝐈 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐨 𝐲𝐨𝐮, 𝐈𝐟 𝐚𝐧𝐲 𝐨𝐟 𝐦𝐲 𝐟𝐫𝐢𝐞𝐧𝐝𝐬 𝐠𝐞𝐭 𝐡𝐮𝐫𝐭, 𝐈'𝐥𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥 𝐲𝐨𝐮 𝐰𝐢𝐭𝐡 𝐣𝐮𝐬𝐭 𝐨𝐧𝐞, 𝐨𝐧𝐥𝐲 𝐨𝐧𝐞 𝐰𝐨𝐫𝐝. Beni ay ışığında bulan bir adam... Bana yaşadığım onca şeye rağmen, ölümle burun buruna olma...