XXIII

574 57 28
                                    


Yerde yatan adama 3 el ateş ettikten sonra Miyu'ya döndüm.

"Bu sondu. Ben gidiyorum siz de dağılın artık."

"Tamam Natsuo-san."

Bir anda birisi bağırarak içeri girdi. Oldukça mutlu duruyordu ve elini bana doğru sallıyordu.

"Geldi yine ruh hastası ölümlü!"

"Şunun yüzünden böyle kaldık!"

Hafifçe boğazını temizlediğimde onlar da sustu.

"Haha~ Natsuo-chan!"

Elimdeki silahın emniyetini kapattıktan sonra kenara bıraktım ve kanatlarımı geri çekip yeteneğimi kullanmayı bıraktım. Elime ve üzerime bulaşan kanları umursamadan Dazai'ye dönüp gülümsemeye başladım.

"Haha~ Dazai-kun! Bu dosya da neyin nesi şirkette mi çalışıyoruz?"

Elindeki dosyayı bana uzatırken gülümsemeye devam etti.

"Bunlar senin için~"

Bir anda gülmeyi bırakıp ikimiz de ciddileştik.

"Nereye vereceğim? Yoksa Chuuya-san bundan mı bahsediyordu."

"Evet bundan bahsediyordu. Chuuya ve benim zamanımda borçlananların listesi."

"Anladım. Ben çıkmak üzereyedim istersen bana gel orda konuşuruz."

Bana doğru gülümsedi ve kaşlarını kaldırıp biraz daha yaklaştı. Daha sonra işaret parmağı ile çenemi kaldırdı ama hala ona aşağıdan bakıyordum.

"Hm~ o kadar mı istiyorsun?"

"Dazai salak salak konuşma."

Hemen geri çekilip gülmeye devam etti.

"Haha~ şaka yapıyorum canım."

Derin bir nefes alıp eldivenlerimi çıkarttım ve Yuu'ya verdim. O da eldivenleri alıp üzerinde 'Patronun Eldivenleri' yazan bir poşede koydu. Dazai de farketmiş olacak ki gülerek başını yukarı aşağı salladı.

"Çok iyi... Çok iyi..."

Bir yandan paltomu giyerken diğer yandan Yuu'yla konuşmaya çalıştım.

"Yuu poşet ne alaka kanıt mı topluyorsun?"

"Kan heryere bulaşıyor efendim."

Gülerek cevap verdim.

"Bayağı iyi..."
••

Çoktan eve gelmiştik ve ben üzerimi değiştirmiştim bile. Saat çok geç olduğundan uykum geliyordu. Ama incelemem gereken bir dosya olduğundan uyanık kalmak için kahve yapmaya karar verip mutfağa girdim.
Kupaları çıkarıp tezgaha koydum ve içine kahveleri koyup suyun kaynamasını beklemeye başladım. Bu sırada Dazai arkamdan gelip bana sarıldı.

"Kahve mi yapıyorsun?"

"Hmhm. Şekerli mi içeceksin."

"Sade."

"Güzel."

Suyun kaynamasını beklerken ellerimi tezgaha koydum. Dazai'nin arkamdan ayrılacağı yoktu bende sadece beklemeye başladım. O ise yavaş yavaş saçlarım ile oynuyordu.

"Güzel kokuyor mu bari?"

"Hemde nasıl..."

Daha sonra saçımı yavaşça sıyırıp parmağını boynumda gezdirmeye başladı. Yaptığı hareket ile irkildim ve tezgahın kenarlarını tuttum. O da gülümseyerek fısıldadı.

Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin