XXXI

362 35 17
                                    

Camdan baktığımda ay ışığının bir dürbünden yansıdığını gördüm. Yani en azından dürbüne benziyordu çünkü oldukça küçüktü. Hafifçe yutkundum. Yüksek ihtimalle bizim ona baktığımızı farketmemişti. Hayır yani bu şimdi kime takıldı da bu hale gelene kadar hırpalandı üstüne bide eve kadar nişancı getirdi en ufak fikrim yok ama şuan cidden boku yedik.

"Sıçtık, biliyorsun değil mi?"

"Evet."

Şimdi yapacağım her şeyi oldukça hızlı bir şekilde yapmak zorundayım... Yavaşça gözlerimi kapattım ve bir anda merminin içeri girmesine izin vermeden bir bariyer kurdum. Cam kırılmıştı. Hemen ayağa kalkıp evin içinde koşuşturarak telefonumu aldım ve Chuuya'yı aradım. Tekrar yerime döndüğümde elimdeki gazlı bezleri Dazai'nin yarasına bastırıyordum ve telefonu eline tutuşturmuştum. Yaraları tamamen iyileştiremiyorum. Sadece hayati kısımları halledebiliyorum ve bu aşırı derecede sinir bozucu. Şimdi farkettim de bir telefonun açılması ilk defa bu kadar uzun hissettirdi. Hala üzerimize yağan mermiler vardı ama ben Dazai ile ilgilenmeliydim. Ayrıca onun burada güvende olmayacağını biliyorum. Yüksek ihtimalle birazdan kapıyı falan da kırarlar.

"Ben halledebili-"

Bir anda telefonun açılması ile Dazai'nin lafını yarıda kestim.

"Çabuk Dazai'nin evine gel."

"Hayır şuan gelemem."

"Ne?"

"Şuan gelemem. Mori alev çıkaran bir herifle ilgilenmemi söyledi. Binaya saldırıyorlarmış."

"Hassiktir şaka mısın sen?!"

"Hayır neden?"

Evet, olaylar şimdi anlam kazandı.

"O adamlar Dazai'yi yaraladılar..."

"Dur biraz, ne?"

"Ne ne? Adamlar Dazai'yi yaraladı. Dikkatli olun. Biri alev kontrol ediyor, diğeri de asit yağmuru falan yağdırıyor sanırım."

"NE DEMEK SANIRIM! NET KONUŞ!"

"NE BİLEYİM Bİ KERE GÖRDÜM!"

"OF!"

Bir yandan Dazai'nin karşısında yere oturmuş kulağıma tuttuğu telefonda Chuuya ile konuşuyor, diğer yandan bariyere odaklanmaya çalışıyordum. Üstelik Dazai'nin yarası ile de ilgilenmek zorundaydım. O ise hiç derdimiz yokmuş gibi bacaklarının arasında oturmamdan oldukça hoşnut duruyordu.

"Chuuya."

"Efendim?"

"Bana söz ver. Ne olursa olsun onu bulacaksın ve kimse ölmeyecek."

"Bana emir verme."

"Sana emir vermiyorum. Yemin ederim ki mezarını kazar seni zorla diriltirim. Sonra bir daha da öldürmem."

"Korkunçsun."

"Biliyorum. Ölmeyin."

Bir anda telefonu alıp suratına kapattım ve elimdeki sargıyı Dazai'ye bırakıp ayağa kalktım. İçeri gidip küçük silah zulasını patlattım ve bir tabancayı gardropa doğru yürürken doldurdum. Onu kenara koyup hızlıca üzerimi giyindim. Bir gömlek, bir etek ve bir de broşum. Başka hiç bir şey yok. Hatta öyle ki yeleğimi bile giymedim. Sadece yarım yamalak taktığım bandajlarım vardı. Silahı hemen köşeden alıp içeri gittim ve tetiğinden tutarak parmağımın ucunda çevirdiğim silahı Dazai'ye uzattım.

"Ne bu zombi istilası mı?"

Ona doğru güldüm ve tekrar yerime, bacaklarının arasına oturdum. Sanki camları kırılan ev başkasınımış gibi başımı dizine yaslamıştım ve düğmelerimi ilikliyordum.

Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin