Dazai'nin gözünden:
"ODASAKU! HEY ODASAKU!"
Ellerim, vücudum, her yerim tirtir titriyordu. Odasaku kanlar içinde kollarımın arasındaydı.
"HEY HEY HEY! BENİ DUYUYOR MUSUN?"
Beni duymadığını biliyordum. Hemde çok iyi biliyordum. Yine de ona seslenmeye devam ediyordum. Bir ihtimal, bir ihtimal beni duyardı belki. İçinde umut biriktirmek ne iğrenç şeymiş öyle... Beni asla duymadı. Kollarımın arasındaki beden yavaşça aşağıya kaydı. Bu sefer tutamıyordum. Yavaşça kollarımın arasından kayan bedene baktım. Artık anlamsızdı bağırmak. Chuuya'yı arayıp olanları anlattıktan sonra inşaata gideceğimi söyleyip kapattım. Odasaku'nun hala açık olan gözlerini kapatıp benim için anlamı olan bir yerde intihar etmek üzere ayrıldım.
"Hey sen Natsuo'yu tanıyorsun değil mi?"
"Dazai-san siz iyi-"
"İyiyim. Ben Sahile gidiyorum. Natsuo'ya söylersen anlar."
"Nasıl isterseniz."
İnşaattan ayrıldım. Sahile doğru yürümeye başladım. Aradan uzun bir zaman geçmişti. Yalpalaya yalpalaya sahile indim. Son kez çıplak ayakla kuma basmak isterdim ama onu bile yapacak halim yoktu. Odasaku'nun yüzü aklımdan çıkmıyordu. Yavaşça önümde gördüğüm barakaya yürüdüm. Denizde ölüp cesedimin çürümesinden iyidir. Barakaya girip bir kolinin üzerine oturdum. Silahımı çıkarınca düşünceler beynime akın etti.
Gerizekalı. Tek yaptığın sadece kaçmak. Bu sefer de kaçacak kadar eziksin. Şimdi git ve kendini öldür. Her zaman böyle değil miydi? O kadar güçsüzsün ki ölmekten başka bir şey düşünemiyorsun. Korkaksın. Bir işe yaramazsın. Arkanda bıraktıklarını bir kere bile düşünmeyecek misin?! Akutagawa peki? Ona ne diyecekler zannediyorsun? Chuuya'ya ne olacak? Sen yoksun diye onu yaşatırlar mı sanıyorsun? Natsuo... Natsuo'ya ne olacaktı peki? O kızı sen bulmuştun şimdi onu ortada mı bırakacaksın? Bu sence iyi bir adamın yapacağı bir şey mi? Odasaku senin yüzünden rahat uyuyamayacak. Peki Natsuo'nun seni gecenin köründe tek başına evine taşıması... O kıza ve diğerlerine ne büyük haksızlık yaptığının farkında mısın?
••
Başımın altında hissetiğim yumuşaklık ve sıcaklık ile gözlerimi açtım. Hala net bir şekilde göremesem de gözlerimi ovuşturarak doğruldum. Karşımda Natsuo ve Chuuya'yı görünce şaşırmıştım."Sizin ne işiniz var burada?"
Natsuo salya sümük ağlıyordu adeta.
"Niye ağlıyorsun sen?"
Burnunu çekip gülümsedi ve cevap verdi. Cidden bu kız bu denli iyi olmak zorunda mı?
"Bizi merakta bıraktın. Sana bişey oldu diye çok korktuk..."
"Kızı bir daha bu kadar meraklandırma."
"Şey... Özür dilerim..."
"Sorun değil."
"Bu arada yastık nerede?"
Chuuya ile Natsuo birbirine döndü. Ne yani ortalıkta yastık yok muydu. O neydi peki?
"Ne yastığı?"
"Uyurken başımın altına koymadınız mı?"
Chuuya sırıtıp Natsuo'ya baktı.
"O yastık d-"
Natsuo eliyle Chuuya'nın ağzını kapattı.
"Ehe- ee şey... Biz onu götürdük ya çoktan."
"Dur yoksa..."
HASSİKTİR! Düşündüğüm şey... Yoksa Natsuo...
"Ben..."
"LÜTFEN SUSAR MISIN ARTIK!"
İkimiz de elimizle ağzımızı kapattık. Chuuya bize doğru sırıtıyordu.
"Ee gidelim o zaman milleti merakta bırakacağız yoksa."
"İyi de kimse bizi umursamıyor..."
"Hatırlatmasana işte..."
"Haha kudurun beni umursayan birileri var."
Bu büyük bir gelişmeydi işte.
"Oha sen gelir gelmez arkadaş mı buldun?"
"Tam olarak öyle denemez ama... Öyle."
Baştan aşağı Natsuo'yu bir süzdüm. Normalde işteyken giymeyeceği şeyleri giymişti ve ayakkabıları yoktu.
"Bu arada sen neden böyle giyindin ve ayakkabıların nerede?"
"Ben... Chuuya-san beni arayınca dışardaydım. Üzerimi değiştirmeye zamanım olmadı. Ayakkabılarım da motorun yanında. Kumda koşacağım için çıkardım."
"Anladım... Siz duydunuz değil mi?"
"Evet."
Gözlerim dolmuştu. Hatırladıkça daha da kötü oluyordum. Natsuo'nun beni görmemesi için başımı çevirdim. Bu sırada Chuuya omuzlarından tutup beni biraz sarstı.
"Ne olursa olsun, senin kadar hissetmesek de bu acıyı her zaman yanındayız. Belki bir süre toparlanamayabilirsin ama en ufak şeyde bize anlatmaktan çekinme."
Hemen kendimi toparladım ve yerimden kalktım.
"Ne duruyoruz hala burada?"
"Bilmiyorum ama gitsek iyi olacak."
Üçümüz de barakadan çıktık. Hala kendimi öldürmeyip uyuyakaldığıma inanamıyorum. Derken arkadan esen rüzgarı hissettim. Daha sonra Natsuo'ya döndüm. Titriyordu. Sanırım üşümüştü. Paltomu çıkarıp uzattım. Neden bilmiyorum ama biraz utanmıştım.
"Üşüdüysen giyebilirsin."
"Teşekkür ederim."
Chuuya bize döndü.
"Ortak kullanıma açık falan mı bu çocuğun paltoları sürekli sana veriyor."
"Of Chuuya ne alakası var be!"
Chuuya sırıtmaya devam ediyordu. Cidden bu huyu beni sinir ediyordu. Biz ikimiz yürürken Natsuo arkamızda kalmıştı. Durmuş bişeyler düşünüyordu. Rüzgarda dalgalanan saçları adeta terapi gibi geliyordu. Sanki bütün acılar kalbimden uzaklaşıyordu.
"Natsuo... O seni gerçekten önemsiyor. O kızı bir daha arkada bırakmaya kalkma."
"Ben... Ben bu kadar bencil olduğum için özür dilerim."
"Sorun değil. Hepimizin arkadaşları ölebilir. Yarına çıkıp çıkmayacağımız bile belli değil."
"Sağol ya bayağı iyi motivasyon konuşması."
Omuzlarını silkti.
"Dost acı söyler."
"Yine de... Odasaku... Of bilmiyorum cidden dağılmış hissediyorum."
Elini kaldırıp Natsuo'yu işaret etti.
"Toparlamana yardım edecek kişi orda. Zamanla öğreneceksin. Acın daha taze o yüzden çok sıkıştırmıyorum. Ayrıca o zaman kadar yanında ben varım. Sorun yok."
"Teşekkür ederim."
Natsuo koşarak yanımıza geldi.
"Keşke bekleseydiniz."
Gülümsedim.
"Düşüncelerine dalmasaydın sende."
Somurttu. Yine de ters cevap vermedi. Odasaku senin dediğin gibi iyi birisi olmaya çabalıyorum. Ama içimde garip ve güzel bir his var. Umarım... Çok daha iyisini yapabilirim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•
Fanfiction𝐈 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐨 𝐲𝐨𝐮, 𝐈𝐟 𝐚𝐧𝐲 𝐨𝐟 𝐦𝐲 𝐟𝐫𝐢𝐞𝐧𝐝𝐬 𝐠𝐞𝐭 𝐡𝐮𝐫𝐭, 𝐈'𝐥𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥 𝐲𝐨𝐮 𝐰𝐢𝐭𝐡 𝐣𝐮𝐬𝐭 𝐨𝐧𝐞, 𝐨𝐧𝐥𝐲 𝐨𝐧𝐞 𝐰𝐨𝐫𝐝. Beni ay ışığında bulan bir adam... Bana yaşadığım onca şeye rağmen, ölümle burun buruna olma...