"Chuuya-san?"
"Hmh?"
"Nereye gidiyoruz? Normalde paralarla ilgilenmem lazımdı."
"Sevgilinin götünü kurtarmaya."
"Kesin intihar etti."
"Ne yapmış yine?"
"Para deposunun birinde intihar etmeye çalışmış ama orayı soyuyor sanmışlar."
Başımı yana eğip ona doğru baktım. Ayağımda topuklu ayakkabı olduğundan ondan uzundum.
"Bensiz mi denemiş?"
Bana doğru döndü. Oldukça sinirli duruyordu ve gözü seğiriyordu. Ama ben cidden alınmıştım. Sadece... Şakaya vursam da anlamayacak.
"Yemin ederim ikinizi birlikte öldürürüm."
Ona doğru güldüm.
"Olur."
"YA SİZ NE BİÇİM RUH HASTALARISINIZ?!"
Sadece gülümsedim. Keşke bende bilsem... Bir süre daha konuşmadan yürüdük ve sonunda garip bir barın önüne geldik. Aslında oldukça küçük duruyordu. Hatta burada bir depo olduğuna inanmak bile oldukça zordu. Chuuya-san çoktan yeteneğini kullanmaya başlamıştı. Bana döndü ve gülümsedi.
"Giriyor muyuz?"
"Ah dur biraz."
Kapının önünde ayakkabılarımı çıkarmaya başlamam ile bana doğru tip tip baktı.
"Şaka mısın sen?"
Ayakkabılarımı paltomla kenara koydum ve kravatımı gevşetip yerden doğrulurken ona döndüm.
"Um... Hayır."
"..."
"Haha!"
Son kez bacağımdaki sargıları da düzelttim ve kollarımı esnetip olduğum yerde hafifçe parmak ucunda zıpladıktan sonra saçımı hızlıca toplayıp enerjim ile kendimi sardım ve ona döndüm. Biliyorum, garibim.
"Girelim."
Daha bir şey demesini beklemeden kapıya doğru koşup bir tekme attım ve içeri girdim. Çünkü biliyorum ki bağıracak. Bir sürü kırmızı takım elbiseli adam karşımda duruyordu. Hepsi de beni görür görmez silahlarına davrandılar ama gözüme kestirdiğim birine doğru yere oldukça yakın bir şekilde koşmaya başladım. Ona yaklaşır yaklaşmaz enerjimden bir bıçak yapıp elime aldım. Adama doğru gülümseyip silahının altına girdim ve elimdeki bıçağı karnına geçirip suratıma fışkıran kan ile güldüm. Sonra bıçağın arkasına diğer elimle destek çıkıp adamın karnında büyük bir yarık açtım. İşim bitince yere düşen cansız bedenden elime bulaşan kan ile alnımı sildim. Tam bu sırada arkamdan yaklaşan diğer adamın gölgesini görür görmez havaya zıpladım ve ters bir takla atıp sırtına çıktım. Bacaklarımı boynuna dolamıştım. Biraz arkaya doğru salındıktan sonra toparlanıp tekrar omzuna çıktım, boynunu tuttum ve ters çevirdim. O yere düşerken bacaklarımı kurtarıp yere indim ve elimdeki bıçağı sallayarak güldüm. Etrafımda bana ateş edilen bir sürü silah vardı ama kurşunların hiç biri bana ulaşamayacaktı.
"Daha fazla isteyen var mı- oh!"
Ama küçük bir sorun vardı ki adam hala yaşıyordu. Gülerek üzerine çıktım ve yandaki silahı elime alıp doldurdum. Sonra adama bir kaç el sıktım. Elime bulaşan kanı üzerime sürdüm ve bir anda bana dokunan el ile arkama döndüğümde başımdakinin Chuuya değil de tanımadığım biri olduğunu anlamam uzun sürmedi. Ben ne olduğunu anlamadan adam beni kaldırıp karnıma bir yumruk attı. Hafifçe geri yalpaladım ve elimi karnıma götürdüm. O ise bana aman vermeden kolumu tuttu ve ters çevirip kırdı. Bir anda hissetiğim acı ile bağırdım. Şimdi farkediyorum da... Acı bana hayatta olduğumu hissetiren nadir şeylerden. Chuuya hala diğerleri ile ilgilendiğinden başını bana çevirecek fırsatı bile yoktu. Yine de beni bi yokladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•
Fanfiction𝐈 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐨 𝐲𝐨𝐮, 𝐈𝐟 𝐚𝐧𝐲 𝐨𝐟 𝐦𝐲 𝐟𝐫𝐢𝐞𝐧𝐝𝐬 𝐠𝐞𝐭 𝐡𝐮𝐫𝐭, 𝐈'𝐥𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥 𝐲𝐨𝐮 𝐰𝐢𝐭𝐡 𝐣𝐮𝐬𝐭 𝐨𝐧𝐞, 𝐨𝐧𝐥𝐲 𝐨𝐧𝐞 𝐰𝐨𝐫𝐝. Beni ay ışığında bulan bir adam... Bana yaşadığım onca şeye rağmen, ölümle burun buruna olma...