XIX

625 60 39
                                    

"Biz burayı hallettik."

"Sağol."

"Ne demek."

Yine Akutagawa-san'a yardım etmek için depoya gitmiştim. Miyu ve diğerleri ile depodan ayrılıyorduk ki Akutagawa-san'ın çağırması ile arkama döndüm.

"Şey Natsuo-chan"

"Bir sorun mu var?"

"Şey... Dazai-san nasıl?"

Utanarak sorduğu soruya gülümseyerek cevap verdim. Akutagawa-san'ın verdiği değeri anlamamak için mal olmak gerekirdi.

"Bu aralar daha iyi. Bayağı bi toparladı."

"Anladım teşekkür ederim."

Öksürerek geri döndü. Bende Miyu ve diğerleri ile depodan ayrıldım. Bir süre sessizce yürüdükten sonra Miyu'ya olanları anlatmaya karar verdim.

"Şey Miyu..."

"Bir sorun mu var Natsuo-san?"

"Sana kaç kere Chan de dedim şuan işte sayılmayız. Diğerleri de oldukça arkamızda."

"Oh özür dilerim..."

"Sorun yok. Öhm! Her neyse şey... Hani ben geçen hafta sana birşey anlatmıştım ya."

"Evet bir sorun mu çıktı?"

"Oh yok hayır öyle değil... Biz yani ben ona itiraf ettim o da kabul etti."

Miyu şaşkınlık içinde bana döndü.

"Ciddi misin?!"

Elimi enseme götürüp gülümsedim.

"Yani evet."

Ellerini birleştirip gülümsedi. Miyu'yu ilk defa böyle tatlı hareketler yaparken görüyordum.

"Oh ne güzel ne güzel."

Sırıtıp kendimi üzerine bıraktım. Miyu bana cidden iyi geliyordu.
••

Biraz hava almak için inşaattan çıkınca sahile gitmeye karar vermiştim. Kendimi sahilin önündeki korkuluğa yasladım. Arkadan esen rüzgara yüzümü dönmek için yönümü değiştirdim. Dazai-san'a dair hislerimin en kuvvetli olduğu yer burasıydı ve benim için büyük bir anlamı vardı. Bir süre daha dalgaların kıyıya vurmasını izledim ve telefonum çalmaya başladı. Arayan Dazai-san'dı.

"Alo Natsuo-chan neredesin?"

"Sahildeyim bir sorun mu var?"

"Hayır yanına geliyorum ayrılma."

"P-peki."

Telefonu kapatıp ellerimin arasına aldım ve ellerimi göğsümde birleştirdim. Sevinç çığlıkları atmamak için zor duruyordum. Altı üstü yanıma geliyordu neden bu kadar sevinmiştim ki?! Sakinleşmek için tekrar yüzümü sahile döndüm ve beklemeye başladım. Aradan çok bir zaman geçmemişti ki belimde hissettiğim eller ile arkamı döndüm. Dazai-san dibimde duruyordu. Ellerimi omzuna doladım.

"Çok beklettim mi?"

"Yok canım daha neler."

Gülümseyip ellerini geri çekti ve korkuluğa yaslandı.

"Akutagawa-san seni sordu bugün."

"Ne dedi?"

"Sadece iyi olup olmadığını sordu. Sana çok değer veriyor. Onu daha fazla görmezden gelmemelisin."

Derin bir iç çektikten sonra cevap verdi.

"Onun böyle insanların öldürülmesinin normal olduğu bir yerde olmasını istemiyorum. O çocuk... Çok daha iyisini hakediyor. Bazen iyi olan şeyi yapmadığımdan endişe ediyorum."

Olduğum yere iyice yerleştikten sonra ciddi bakışımı takındım.

"Dazai-san... İyi olan şeye çok takıntılıymışsın gibi geliyor. Ama bazen iyi olan yerine gerekli olanın yapılması gerekir. O yüzden bunun hakkında çok yorma kendini. Senin yıprandığını gördükçe üzülüyorum."

Hemen gülümseyip beni kolunun altına aldı ve saçımı karıştırdı.

"Vayy bunları nereden öğrendin sen? Çok büyümüşsün!"

"Tabi büyüğüm hem aramızda altı üstü 1-2 yaş var."

"Hehe~~ Bu arada bana artık -san diye hitap etmene gerek yok."

"Hmm bunu hiç düşünmemiştim. Ağız alışkanlığı olmuş. Ne diye hitap edeyim peki?"

"Ne bileyim -kun? Yada DUR BULDUM!"

Ellerini dudağına götürüp gülümsedi.

"-senpai."

"Sen sapıksın."

"Hayır öyle deme Natsuo-chan~~"

"Aman tamam be."

Bana dolu dolu gülümsedi. Cidden bu surata dayanmak imkansızdı. Bir süre konuştuktan sonra bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.

"Şemsiyen var mıydı?"

"Hayır... Senin?"

"Benimde..."

Yağmurun altında gülerek birbirimize baktık. Daha sonra Dazai-kun dibime girip konuştu.

"Şimdi senin evin uzakta kalıyor. Üzerini ne yapacaksın?"

"Ciddili bi sapıksın sen. Mori-san'a benzedin."

"Oha ne alaka be."

"Şakaydı şaka. Oh dur aklıma bişey geldi!"

İşaret parmağı ile çenemi kaldırdı.

"Hmm~ neymiş o?"

Omuzlarından tutup önce onu kendime çektim sonrasında ileri itip koşmaya başladım.

"Hehe bu."

Yağmurun altında koşmaya devam ettim. Aramızdaki mesafeyi bayağı bi açmıştım.

"HEY AMA DUR ÖPECEKTİM!"

Ellerimi arkamda birleştirip küçük bir çocuk gibi eğildim.

"YAKALARSAN ÖPERSİN!"

Bir süre daha koşmaya devam ettim. Ayakkabılarım su içinde kalmıştı ama çok mutluydum. Kahkaha atmaya başlamıştım ki kolumun altındaki eller ile havalandım. Dazai-kun beni etrafında bir kaç tur döndürdükten sonra öperek yere bıraktı.

"Hehe yakaladım~"

First-kiss'imi aldığım için şaşkınlık içinde gözlerimi kırpıştırarak ona baktım.

"Birşey mi oldu?"

Hala şoktakyen elimi dudaklarıma götürüp cevap verdim.

"Bu benim... Ben ilk defa öpüştüm."

"Nasıl ya? Şimdiye kadar hiç öpüşmedin mi sen şimdi?"

"Evet... Sen?"

"Şey bi kere yanlışlıkla olmuştu."

Bir eliyle başını tutup diğer elini salladı.

"Of hiç hatırlatma cidden."

Dışardan gülümsesem de içten içe üzülüyordum. Yine de pek belli etmedim.

"Her neyse gel seni eve bırakayım."

"Şey yürüsek olur mu?"

"Neden olmasın."

Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin