"Dazai-san"
"Efendim?"
"Sen hiç aşık oldun mu?"
Güldü.
"Bilmem belki de olmuşumdur."
Bende ona gülümsedim. Ciddi ciddi zil zurna sarhoş olmuştum. Kimonomu bile taşıyamıyordum artık. Dazai-san'ın omzumdaki elini geri attım ve dik durmaya çalışarak kimonomu düzelttim. Başım dönüyor ve gözüm kararıyordu. Düşeceğimi hissettiğim anda kendimi duvara yasladım. Dazai-san da farketmiş olmalı ki tekrar beni taşımak için yanıma geldi.
"Şşş biraz daha sabret şuradan bi taksiye bineriz. Bidahakine bu kadar içme."
Mahçup olmuştum. Ona çok fazla bel bağlıyordum.
"Şey ben... Özür dilerim."
"Sorun değil gel hadi."
Biraz daha yürüdükten sonra dediği gibi bi taksiye bindik. Taksici adam çok yaşlı durmuyordu.
"Bayım siz hiç aşık oldunuz mu?"
Adam bana döndü. İçtiğimi anlamıştı. Hafifçe bi kahkaha attı ve yanıt verdi.
"Oldum. Hatta evliyiz."
"Oh ne güzel ne güzel."
"Siz çift misiniz?"
Dazai bana döndü bende ona döndüm. Utanmıştık ikimiz de.
"Hayır bayım iş arkadaşıyız biz."
"Haa demek öyle. Bu arada omzundaki o yara ne öyle hanım kızım?"
"Yandı. Üzerinden geçti biraz ama iyileşir bir kaç güne."
"Anladım."
Adamla yol boyunca konuşmuştuk. İneceğimiz yere gelince Dazai cebinden parayı çıkarıp adama uzattı.
"Sağolun."
Taksiden inip binaya girdiğimizde Ozaki-san ile Chuuya-san bize döndü. Girişte konuşuyorlardı. İkisine de gülerek el salladım. Chuuya-san halime gülmüştü. Sonrasında Ozaki-san beni alıp yukarı çıkardı ve yatağa yattığım gibi uyuyakaldım.
Dazai'nin gözünden
Ah bu kızı bara götürürken ne düşünüyordum ki cidden. Keşke bu kadar içmesine engel olsaydım. Hoş bende az içmiş sayılmazdım. İkimiz de kıpkırımızı suratlarla ara sokakta yürüyorduk. Bir yandan onu taşıyıp bir yandan yürüyordum. Aslında... Bu hali daha tatlı duruyordu. Bir süre yürüdükten sonra bana döndü:
"Dazai-san"
"Efendim?"
"Sen hiç aşık oldun mu?"
Sorusu üzerine afalladım. Daha önce aşık olmamıştım. Yine de soruyu sorarken ki hali çok saf duruyordu. Bu haline gülümseyip cevap verdim
"Bilmem belki de olmuşumdur."
O da bana gülümsedi. Biraz daha yürüdükten sonra elimi omzundan indirip kenara doğru yürüdü. Ne yaptığını soracaktım ki omzundan aşağı düşen kimonosunu gördüm. Teni çok beyazdı, çok güzeldi. Siyah kimonun içinde daha da belli oluyordu. Kısa saçları ile omzu daha da açıktı. Bir an keşke dokunabilseydim tenine dedim kendi kendime. Sonra kendime geldim ne düşünüyordum ben böyle. Kendini duvara yaslaması ile düşmemesi için onu tekrar tuttum.
"Şşş biraz daha sabret. Şuradan bir taksiye bineriz. Bir dahakine bu kadar içme."
Biraz üzülmüştü. Onu azarlamıyordum ama bu halde olması benim suçummuş gibi geliyordu.
"Şey... Ben özür dilerim."
"Sorun değil."
Biraz daha yürüdükten sonra bir taksiye bindik. Tekrar o tatlı tavırları ile sessizliği bozdu.
"Bayım... Siz hiç aşık oldunuz mu?"
Bugün daha bir sürü kişiye bu soruyu sormuştu. Belki de gerçekten önceden kimseyi sevmemiştir.
"Oldum hatta evliyiz."
"Oh ne güzel ne güzel."
Adam bir anlığına beklemediğim bi soru sordu
"Siz çift misiniz?"
Bir anlığına Natsuo'ya döndüm. Sonra utandığım için başımı eğdim. Natsuo ikimizin yerine de cevap verdi.
"Yok bayım iş arkadaşıyız biz."
"Haa demek öyle. Bu arada omzundaki o yara ne hanım kızım?"
Adamın bu şekilde hitap etmesi sinirlerimi bozmuştu. Natsuo bozuntuya vermeden adamla muhabbet etti. Sonrasında ineceğimiz yere gelince parayı verdim ve binaya girdik. Ozaki bozuntusu ile Chuuya konuşuyorlardı. Natsuo ikisine de el salladı. Çok tatlı duruyordu. Daha sonda Ozaki Natsuo'yu yanımdan alıp yukarı çıkardı. Chuuya da yanıma geldi ve lobideki bi koltuğa oturduk.
"Ooo kızı da getirmişsin hayırlı olsun bandaj israfı."
"Ya yok öyle bişey abartma ya."
"Aman neyse ne."
Bir anlığına ciddileşti. Belli etmese de Natsou için endişeleniyordu.
"Yaraları ne durumda?"
"Ne yarası?"
"Şu bana anlattıkların varya."
"Ha onlar mı... Omuzlarındaki ve boynundakiler geçti zaten gördüğün gibi. Karnındakileri ve kolundakileri de bilmiyorum. Sadece yanığı kaldı görünen o kadar."
"Anladım. Biz yine de kızı çok zorlamayalım."
"Haklısın... Chuuya-kun bu arada-"
"Ne oldu?"
"Sen hiç aşık oldun mu?"
"Ne aşkından bahsediyorsun? Çifte intihar için olanları diyorsan hayır. Öbür türlü diyorsan... Beni bulmadan önce bir kızdan hoşlandım o kadar."
"Nasıl yani?"
"Ne nasıl yani oğlum cahil misin sen?"
"Of ne var ya."
"Sen... Aşık mı oldun?"
Başımı ellerimin arasına alıp dirseklerimi dizime koydum. Boğuk bir sesle cevap verdim.
"Bilmiyorum. Gerçekten yaşamanın bir anlamı yok ama... Gittikçe anlamlaşıyor gibi."
"OHA KİM LAN O!"
Omzuna vurdum. Çok bağırıyordu.
"Bağırmasana dangalak!"
"Ne var lan düzgün konuş benimle!"
"Aa bağırma sende!"
"Of tamam be! Neyse kim o?"
"Boşver sonra söylerim."
"Ne demek sonra söylerim merakta bırakma beni!"
Gülümseyip ayağa kalktım. Paltomu üzerime aldıktan sonra mutlu mutlu el sallayıp yürümeye başladım.
"Sonra söylerim~~"
Chuuya'nın sinirden kudurması çok komik oluyordu. Yine de yorgunluğumu dindirecek kadar eğlenceli sayılmazdı. Cidden çok yorulmuştum. Moriyi arayıp haber verdikten sonra eve gittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen Buldun. ||•Dazai X Reader•
Fanfiction𝐈 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐨 𝐲𝐨𝐮, 𝐈𝐟 𝐚𝐧𝐲 𝐨𝐟 𝐦𝐲 𝐟𝐫𝐢𝐞𝐧𝐝𝐬 𝐠𝐞𝐭 𝐡𝐮𝐫𝐭, 𝐈'𝐥𝐥 𝐤𝐢𝐥𝐥 𝐲𝐨𝐮 𝐰𝐢𝐭𝐡 𝐣𝐮𝐬𝐭 𝐨𝐧𝐞, 𝐨𝐧𝐥𝐲 𝐨𝐧𝐞 𝐰𝐨𝐫𝐝. Beni ay ışığında bulan bir adam... Bana yaşadığım onca şeye rağmen, ölümle burun buruna olma...