Son sınavını da eksiksiz bir şekilde tamamlayarak veren Jungkook önceki haftaların mutsuzluğunu üstünden atmış bir şekilde gülümsedi, bir yandan da çoktan boşalmış olan sınıfta çantasını topluyordu. Dans gösterisi yarındı, Jimin bugün eve onunla dönüyordu ve beklendiği gibi seçmeleri de kazanmıştı, ayrıca ertesi hafta yaz tatiline giriyorlardı.
Jungkook daha fazla mutlu hissedemezdi.
"Kookie! Hazırsan çıkalım." Kapıya yaslanıp gülümseyen Jimin'e aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdi. Geçen gün yaşanan konuşmadan sonra Jimin gerçekten de ona karşı oldukça kırgın ve üzgündü, Jungkook'un hiçbir şey olmadığına ikna etmesi oldukça uzun sürmüştü.
En çok sana karşı bir şeyler var Jimin, derdi kendi kendine. Dudaklarından çıkanlar ise bunların tam tersiydi.
İnanmadığını biliyordu, konu Jimin olduğunda ikna kabiliyeti oldukça düşük oluyordu ve onun sadece işleri daha da kötüleştirmemek için susup hiçbir şey yokmuş gibi davrandığını görebiliyordu. Eve yan yana yürürlerken bile Jungkook o görünmez cam duvarın farkındaydı.
"Bugün konuşalım mı?" diyerek uzun bir aradan sonra ilk adım atan Jimin oldu. Açıkçası danstan ve derslerden başını kaldıramadığı için Jungkook'un günlerinin nasıl geçtiğini ve neler yaptığını merak ediyordu.
"Aynı saatte," dedi Jungkook da hızlıca. O an sesindeki heyecanın belli olup olmaması umurunda bile değildi çünkü bunun için haftalarca beklemişti.
İkisi de neredeyse koşarak eve girdi ve zamanları gelene kadar oyalanmaya başladı. Jungkook beklerken çizdiği resmine öylesine dalmıştı ki az kalsın saati kaçırıyordu. Kalemi tutmaktan acıyan parmaklarını ovuşturduğu sırada eve girdiği gibi hazırladığı plastik bardakları alarak pencereye ilerledi.
Hızlı birkaç adımda kenara yaklaştı ve perdeye uzandı, ardından hiç hazır olmadığı bir görüntüyle karşılaşarak duraksadı. Tül parçasını hafifçe kenara çekerek baktığı aradan gördüklerinin göz yanılması olup olmadığını anlamaya çalışırken yutkundu.
Karşı tarafın perdeleri çekilmiş, camı çoktan açılmıştı. Odanın ışığı hala yanıyordu ve Jimin üstsüz bir şekilde dans ediyordu.
Sessiz olmaya ve bir yere çarpmamaya çalışarak Jungkook'u beklediği sırada yarınki gösterinin son kez üstünden geçiyordu. Hava sıcak olduğu için bir yerden sonra üstünü çıkarmak zorunda kalmıştı. Saçları dağılmış ve nefes nefese kalmıştı ama farkında değil gibiydi, Jungkook'un yarattığı küçük boşluktan onu izlediğini bile görmemişti.
Elleri titremeye ve heyecandan buz gibi olmaya başlayan Jungkook tam tersine yüzüne basan sıcakla gözlerini yumdu. Böyle bir görüntüye gerçekten hiç hazır değildi ama kapalı gözlerinin ardında bile Jimin vücudunu kıvırıp dans etmeye devam ediyordu.
Onu geçen yazdan beri üstsüz görmeyen Jungkook için bu oldukça yeniydi çünkü Jimin'in vücudunun bir yılda bu kadar gelişip mükemmelleşebileceğini hesaba katmamıştı.
Sanki bilerek yapıyordu, adeta ona özel bir dans gösterisi sunuyor gibiydi. Jungkook bunun doğru olmadığını biliyordu ama en azından o an için buna inanmak istedi.
Jimin'i rahatsız etmek istemediğinden ve gözlerini ondan alamadığından sessiz kalarak onu izlemeye devam etti. Perde hareket etmesin diye nefes bile almıyordu.
Tam bir işkenceydi. Jimin'i o halde görmek Jungkook'u hiç olmadığı kadar kötü hissettiriyordu. Dans eden kendisi bile değildi ama şimdiden nefes nefeseydi ve kalbi oldukça hızlı atıyor, göğsünü zorlayarak sanki dışarı çıkmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy and stars [jikook]
Fanfiction"bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan güneş kucağındadır, bilemezsin."