goodbye

616 90 63
                                    

"Eşyalarını toplamayı bitirdin mi?"

"Birkaç kıyafet kaldı sadece," diye mırıldandı Jungkook avuçlarında tuttuğu plastik bardağa doğru. Karşı penceredeki Jimin de aynı şekilde onu onayladı. Her ne kadar daha fazla koyacak eşyası olsa da hızlıca toparlayacağını biliyordu çünkü birkaç saate otoparkta buluşmak için anlaşmışlardı.

Yaz bitiyordu.

Havaların soğuyacak olmasından dolayı mutlu muydu emin değildi, burayı ve her ne kadar Namjoon ile başta anlaşamamış olsa da onu sevmişti. Geri dönecekleri için oldukça üzgündü ve okulların açılacak olmasından da hiç memnun değildi.

Farkında olmadan eşyalarını daha sinirli bir şekilde çantasına tıkıştırmaya başladı. Okuldayken Jungkook'u pek göremiyordu, okulun bittiğine ve sonunda konuşacaklarına sevindiğinde de eve gelip derslerle meşgul oluyordu ve Jungkook'u oldukça özlüyordu.

Buradayken rahattı. Gitmesi gereken bir okul yoktu, dersler yoktu ve eğlenerek gittiği bir dans kursu vardı. Bazen Namjoon ve Jungkook'a katılarak onlarla resim atölyesine gidiyor, saatlerin nasıl geçtiğinin bile farkında olmadan akşama kadar orada tuval boyuyordu. Şüphesiz hayatının en eğlenceli zamanlarını geçirdikten sonra Namjoon'a veda etmek ve geri dönmek oldukça zor olacaktı.

Karşı taraftaki Jungkook elini sallayarak dikkati üzerine çekene kadar bunları düşünüp kendini üzmeye devam etti.

"Ben hazırım!" diye bağırdı sesini duyurmak için. "Aşağıda görüşürüz." Jimin onu onaylayınca odadan çıktı. Jungkook'un ardından gözlerini çekmeden boşalan odayı inceledi bir süre. Onlardan sonra buraya kimler gelecekti acaba? Konuştukları pencerelere kimler yaslanacaktı, kafasını uzatıp da yıldızları seyredecekti?

Derin bir nefes alıp son parçaları da çantasına koyduktan sonra kapatıp odadan çıktı. Belki buraya tekrar gelmeyeceklerdi bile ama Jimin burasıyla ilgili hiçbir ayrıntıyı unutmayacaktı.

"Herkes hazırsa yola çıkalım," diye seslendi Jungkook'un babası. Sanırım herkes onu bekliyordu, indiğinde tek geç kalanın kendisi olduğunu fark etmek Jimin'i biraz utandırdı. Bazen düşüncelerine fazla kapılıyor ve olaylardan koptuğunu fark edemiyordu.

"Önce Namjoon'a veda etmeliyiz," diyerek araya girdi Jungkook. Kendisini bu kadar iyi anlayan ve her konuda yardım eden bu harika arkadaşa bir görüşürüz bile demeden ayrılmak istemiyordu. Kendisine bile kolay kolay itiraf edemediği şeyleri Namjoon'dan duymak başta onu korkutsa bile arkadaşı her zaman haklıydı. Çok kısa bir süre beraber olsalar bile geçirdiği en iyi yaz olduğu su götürmez bir gerçekti.

"Doğru," diyerek onu onayladı karşı taraftan Jimin. "çok sürmez zaten. Hemen döneceğiz."

Ailelerini kızdırmamak adına hızlıca otoparktan çıktıkları anda köşedeki ağaca yaslanmış Namjoon ile göz göze geldiler. Sanki başından beri orada onların gelmesini bekliyor gibi bir ifade vardı yüzünde. Yavaşça gülümsedi, yine de bakışlarından oldukça üzgün olduğu fark ediliyordu.

"Sizi özleyeceğim çocuklar," diye mırıldandı karşılarında dikildiği sırada. "keşke daha fazla vakit geçirebilseydik."

"Saçma sapan konuşma." Jungkook gülerek Namjoon'a sıkıca sarıldı. Ortamdaki hüzünlü havayı dağıtmaya çalışıyordu. "Numaranı aldım, unuttun mu? Her gün sana yazacağım. Benden kurtulamazsın!"

Sözlerine karşılık Namjoon da güldüğünde öbür taraftan da bir ağırlık hissetti ve şimdi görebildiği tek şey Jimin'in akmış sarı saçlarıydı. Boyu diğer ikisine göre biraz kısa kalıyor olsa bile bunu umursamayarak sıkıca sarıldı.

"Aynen öyle! Belki öbür yaz tekrardan görüşürüz, kim bilir?" Kocaman gülümsedi. Buna karşılık Namjoon'dan da gamzesini belli edecek bir gülümseme kazanmıştı.

Geç kalmak istemedikleri için grup sarılmasını kısa tutup ayrıldılar. Bu sıcak sarılmadan sonra arkalarını dönüp gitmek oldukça zor da olsa ayrılmak zorundalardı.

"Tekrar görüşeceğimiz güne kadar kendine iyi bak o zaman," dedi Jungkook son kez.

Geriye dönüş yolunda Jimin ve Jungkook kendi ailelerinin arabasıyla döndü. İkisinin de bu kısa ama bir o kadar anılarla dolu geçen tatil hakkında düşünmesi gereken bolca şey var gibi görünüyordu.

Uzun zamandır Hoseok ile konuşmadığını hatırlayan Jungkook aniden onu da oldukça özlediğini fark etti. Acaba Namjoon ile tanışsa o da kendisi gibi onu sever miydi merak etti. Bir araya gelseler, hep beraber oldukça eğleneceklerine dair güçlü hisleri vardı. Çenesini avucuna yaslayarak camdan dışarıyı izlemeye başladı. Yüzünde farkında olmadan büyüyen bir gülümseme vardı.

"Akşam yemeğinden önce burada olun!" diye bağırdı annesi Jungkook'un arkasından. Hızlıca kapıyı kapatıp çıkarken onunla aynı şekilde kendi evlerinin kapısını kapatan Jimin ile göz göze geldi.

Döneli şimdiden birkaç gün olmuştu bile. Zaman yine çok hızlı geçiyordu ve haftaya okullar açılıyordu, 10. sınıf olacaklarının verdiği stresi atabilmek için de Jimin ve Jungkook tüm vakitlerini beraber geçiriyor ve yazın son günlerinde olabildiğince eğlenmeye çalışıyorlardı.

"Selam Kookie," diye enerjik bir sesle mırıldandı Jimin. Bir yandan da güneşten korunmak için aldığı şakpasını takıyordu. Sonbahar kapıda olmasına rağmen havalar hala sıcaklığını koruyordu.

"Jiminie," dedi Jungkook da aynı şekilde ve kocaman gülümsedi. Giydiği kısa şortu ve başındaki şapkasıyla, akmış saçlarına ve sıcaktan kızaran yanaklarına rağmen oldukça güzel ve bir o kadar da tatlıydı. Jungkook yanaklarını sıkmamak için yine kendisini durdurmak zorunda kaldı.

"Hoseok'u da çağırdım, uzun zamandır görüşmemiştik."

"Şu kızıl saçlı arkadaşındı değil mi? Sanırım bizden büyüktü." Jimin dudak bükerek düşündü. Onu her ne kadar Jungkook'un yanında çok sık gördüğü için biliyor olsa da doğru düzgün bir tanışma yaşanmamıştı.

Jungkook başını sallayarak onu onayladı. Bir yandan da Hoseok'un ağzından yanlışlıkla bir şey kaçırmamasını umuyordu. Onunla aylar önce konuştuğu şeyleri Jimin bilse ne düşünürdü kim bilir? Bunu ondan sakladığı için kızar mıydı yoksa duyguları bu yönde olduğu için uzaklaşır mıydı?

Sever miydi o da kendisi gibi? Namjoon haklı olabilir miydi?

Sıkıntılı bir nefes bıraktı ortaya. Her gün bunları düşünürse bir gün gerçekten kafayı yiyeceğine emindi.

Yine de bir bağımlılık gibi, Jimin'i düşünmeden bir an bile geçiremiyordu. Öyle saf, öyle güzel seviyordu ki bir yanı bilmesini isterken bir yanı bilmemesinin daha iyi olacağına inanıyordu.

Ve bu iki taraf arasında kalan Jungkook ne yapacağını gerçekten bilmiyordu.

19.12.2020
şey... hm
öncelikle meraba
sizi bu kadar beklettiğim için gerçekten ÇOK ÜZGÜNÜM benim elimde olan ve olmayan bir sürü şeyden dolayı aramız tahmin edemeyeceğim kadar açıldı :( her uygulamaya girişimde vicdan azabı çekiyordum bölüm yazamadığım ve sizi bu kadar beklettiğim için qğdlwpx
umarım bir daha yaşanmaz(hiç güvenmiyorum ama umuyorum) 💖

galaxy and stars [jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin