school

585 87 97
                                    

"Jimin! " Jungkook söylenerek yataktaki bedenin üstündeki örtüyü çekiştirdi. "İlk günden geç kalıyoruz!"

Jimin birkaç anlaşılmaz şey mırıldanarak arkasını döndü. Başını yumuşak yastığa biraz daha bastırmış, kaçmak üzere olan uykusunu geri getirmeye çalışıyordu.

Jungkook sinirle kolundaki saate indirdi bakışlarını. Yeni bir okul yılının ilk gününden Jimin yüzünden geç kalacaklarına inanamıyor ve bir yandan da ona kıyamadığı için kendine kızıyordu. Örtüyü tekrar çekiştirdi ama Jimin hareket bile etmedi. Sanırım gerçekten de tekrar uyumuştu.

Dakikalarca aşağıda Jimin'i bekledikten ve arayıp ona ulaşamadıktan sonra kapıyı çaldığında açan annesi hala uyuduğunu söylediğinde, içeri girip odasına dalmış ve onu kaldırmaya çalışmıştı fakat pek bir ilerleme kaydettiği söylenemezdi.

Bakışları yavaşça Jimin'in yüzüne doğru ilerledi ve dağılmış açık renk saçlarından, yastığa yan yattığı için daha da belirgin olan yanağına, oradan da öne doğru büzülen dolgun dudaklarına doğru yavaşça her bir ayrıntısını izledi. Elindeki örtüyü farkında olmadan avuçları arasında sıkıyor ve engel olamadığı bir şekilde kocaman gülümsüyordu.

"Jimin," dedi bir kez daha sessizce ve bir bacağını yatağın ucuna bastırıp yataktaki bedene doğru eğildi. Örtüyü iyice çekiştirip kenara attığı sırada yüzü hemen Jimin'in yüzünün önündeydi. Farkında olmadan o kadar çok eğilmişti ki onun düzenli nefeslerini yüzünde hissedebiliyordu.

"Tanrım," diye fısıldadı kendini tutamadan. Kalbi yine kulaklarında atacak kadar hızlanmıştı ve yüzünün kızardığını hissediyordu. Nefes alabilmek için hızlıca geriye çekildi.

"Jimin," dedi öksürerek titreyen sesini düzeltmek için. Uyanması için daha kaç defa seslenmesi gerekiyordu?

"Geç kalacağız," diye mırıldandı sızlanarak ve saatin oldukça ilerlemiş olduğunu fark ederek. Jimin'i uyandırmaktan çok onu izlemeye daldığından geç kalmışlardı şimdi de.

"Aptal Jungkook," dedi sanki kendisiyle konuşmuyormuş da başka birine hitaben söylüyormuş gibi. "alt tarafı uyandıracaksın. Bu kadar zor olmamalı." Derin bir nefes daha aldı. "Neden dakikalarca güzel yüzünü izliyorsun ki? Aptalsın işte."

"Jungkook?" diye mırıldandı o sırada Jimin. Sesi oldukça kısık ve boğuktu. "Sen ne zaman geldin?"

Jungkook şaşkınlıkla karşısındaki yarı açık gözlere baktı, ardından hala yatakta ve neredeyse Jimin'in üstünde olduğunu fark ederek hızlıca, biraz da düşme tehlikesi atlatarak geri çekildi.

"Neredeyse bir saattir seni uyandırmaya çalışıyorum!" Heyecandan sesinin tonunu ayarlayamıyordu ve neredeyse bağırıyordu şimdi. Hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen nefes nefese kalmıştı.

"Okula geç kaldık," diye devam etti bu sefer sesini azaltmaya çalışarak. "sen gelmeyince merak edip kapıyı çaldım ve annen hala uyanmadığını söyledi. Uyandırmak için içeri girdim ama..." Jimin'in kısık gözleriyle karşılaşınca ne yapacağını bilemeyerek sustu. "Kalk işte."

"Tamam," diye mırıldandı Jimin yatakta geriye yaslanıp oturarak. Daha hızlı ayılmak için gözlerini ovuşturuyordu. "Dün geç saatlere kadar konuştuğumuz için," diye devam etti daha sonra yastığını düzelterek ve yaptıkları gece konuşmasını hatırlatarak.

Jungkook utanarak dudağını ısırdı ve gözlerini kaçırdı. Ellerini bir suçlu gibi önünde birleştirmişti ama ne yapsaydı ki! Okul başlamadan önce rahatça yapabildikleri son görüşme olduğundan, farkında olmadan Jimin'i fazla tutmuştu ve her ne kadar kendisi heyecandan dolayı erken uyanabilmiş olsa da Jimin'in kendisi gibi olmadığını unutmuştu.

galaxy and stars [jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin