Havanın yaz ayında olmalarından dolayı hala aydınlık olmasına karşın saat geç olduğu için uyuyan ailelerini rahatsız etmemeye çalışarak elindeki bardağa iyice yaklaşan Jimin, karşı tarafa doğru "Yarın ne yapacaksın?" diye mırıldandı.
"Namjoon ile resim kursuna gideceğim. Hiç görmedim ama çok güzel şeyler çizdiğin söyledi!" Jungkook heyecanla bardağa doğru konuştu.
Jimin kısa bir an duraksadı. Bundan haberi yoktu ve şimdi öğreniyor olması canını sıktı. Farkında olmadan bardağın arkasından dudaklarını büzdü, Jungkook onun sadece yüzünün yarısını görebildiğinden bunu fark etmedi. "Onunla ne zamandır bu kadar yakınsınız? Henüz yeni tanıştık."
"Çok bilgili ve arkadaş canlısı." Jungkook önüne düşen saçları üfleyerek uzaklaştırdı. "Sence de öyle değil mi?"
Jimin derin bir nefes verdiği sırada "Yarın benim de dans kursum var," diyerek cevap vermekten kaçtı. Nedense Jungkook'un vaktini onunla beraber değil de Namjoon ile geçirecek olması canını sıkmıştı.
"Harika! Eğer ders saatleri çakışmazsa yanına gelmeye çalışırım."
Jimin sadece başını sallayarak onaylamakla yetindi. Üzüldüğünü gizlemeye çalışıyordu ve Jungkook her zamanki gibi onun güzelliğine daldığından sarışındaki değişimi fark etmedi.
"İyi geceler o zaman," diye mırıldandı Jimin kısa sessizliğin ardından.
"Bu kadar çabuk mu? Ama daha yeni konuşmaya başlamıştık..." Jungkook'un suratı anında düştü. Henüz ona olan özlemini gidermiş sayılmazdı.
"Uykum var Kook, gidip uyuyacağım. Yarın görüşürüz olur mu?" Karşıdan gelecek cevabı beklemeden bardaktan uzaklaştıktan sonra elindeki bardağı Jungkook'un olduğu tarafa atarak perdenin önünden çekildi.
"Jimin? Nereye?" Jungkook ailesinin uyanma ihtimalini tamamen unutarak boş pencereye seslense de herhangi bir geri dönüş alamadı.
"Yanlış bir şey mi yaptım ki?" Elindeki bardakları yatağının yanındaki dolaba bıraktı. "Rahatsız mı ettim? Canını mı sıktım acaba?" Yavaşça yatağa otururken kendi kendine konuşmaya devam etti. Yatağına girip nerede hata yaptığını düşünürken ne olduğunu anlayamadan, sıkıntı içinde uykuya daldı.
✗
"Günaydın!"
Yakıcı güneşten daha parlak gözüken kahve saçlara bakarken ayağa kalkarak Namjoon gibi gülümsedi.
"Erken gelmişsin, daha ders saatine yarım saat var."
"Biliyorum," diye mırıldandı Jungkook. "Geç kalmak istemedim sadece."
Namjoon başını salladı. "Jimin nerede?"
Jimin'in adını duymasıyla yüzü anında düşen Jungkook sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bilmiyorum," dedi. "Dün gece aniden gitti ve onu tekrar görmedim. Kahvaltıya bile gelmedi..." Sesi gittikçe kısıldı ve sustu.
Konuşma boyu ilgiyle gözlemleyen Namjoon en sonunda omuz silkerek "Eh," diye mırıldandı. "Seni kıskandığı için böyle davranıyor olabilir."
"Kıskanmak mı? Jimin mi?" Gözleri kocaman açılan Jungkook şaşkınlıkla karşısındaki gamzeliye baktı. Namjoon neden böyle diyordu ki? Jimin'in onu kıskanmasına neden olacak hiçbir şey yapmamıştı.
"Bugünü onunla değil de benimle burada geçirdiğinden ve onu tek bıraktığından canı sıkılmış olabilir." Namjoon tekrar omuz silkti. Söylediklerinden oldukça emin görünmesi Jungkook'u daha da şaşırttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy and stars [jikook]
Fanfiction"bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan güneş kucağındadır, bilemezsin."