together at night

444 70 154
                                    

Sonraki günleri sakin bir şekilde geçiren Jungkook yastığını kolları arasına alarak yatakta yan döndü ve yüzünü yastığına bastırdı, gözleri boşluğa takılmış olsa bile aklında sonu gelmeyen bir sürü düşünce dönüp duruyordu.

Grupça buluşmalarından sonra herhangi birisini tekrar görmemişti, Jimin formdan düşmemek için koreografilerine çalıştığını ve vücut esnekliğini korumak istediğini, şu sıralar buluşmalarının zor olduğunu söylemişti. Hoseok ise kendisini arayarak Yoongi ile okul olmadan rahatça gezip eğlenmek istediğini haber vermişti, ikilinin birlikte olmasına ve rahatça takılıyor olduklarına hâlâ inanamıyordu, Jimin'in bunu bilmesiyse daha garipti. Onun bu tür şeylere karşı ne düşündüğünü gerçekten o buluşmaya dek bilmediğini fark etti, ama tepkilerine bakılacak olursa bunu sorun etmiyordu.

Yani Jungkook'un bir şansı olabilir miydi? Bu düşünce vücudunun karıncalanmasına neden oldu ve yüzünü yastığa biraz daha bastırdı.

İçinden çok fazla Namjoon'u arayıp konuşmak gelse de bu fikirden anında vazgeçti, öncelikle saat herhangi birisini aramak için çok geç olmuştu ve öyle olmasa bile Namjoon'u arayarak onu rahatsız ettiğini düşünmeye başlamıştı, sonuçta kendisi buraya tatile gelmişti ve burada da kendi dertleriyle onu meşgul etmek istemiyordu.

Başını kaldırıp perdeleri ve penceresi açık camından karşı pencereyi görmeye çalıştı, Jimin'in odasının ışıkları yanmıyordu. Başını tekrar yastığına bırakırken iç çekmekten kendini alamadı.

Dans etmek onu yoruyor olmalıydı ve erkenden uyuyor olması muhtemeldi, sadece onu biraz fazla özlemişti ve kısa süre de olsa görmek veya sesini duymak güzel olabilirdi. Sonuçta geçen gün okul olmadığını ve daha fazla vakit geçirebileceklerini söyleyen kendisiydi.

Bakışlarını yatağının yanındaki açık duran çizim defterine indirdi. Çalışma masasında çizmesinin daha normal olacağını biliyordu ama yerde uzanırken yaptığı karalamaları daha çok seviyordu.

"Fazla mı abartıyorum ki?" Yanağı yastığına yaslı olduğundan sesi oldukça komik ve dedikleri anlaşılmaz çıksa da sesli düşünmeye devam ederek çizim defterinin açık sayfasına bakmayı sürdürdü. "Alt tarafı birkaç gün görüşmedik, günün her saati beraber olmamıza gerek yok." Kaşlarını çattı. "Özledim ama..."

Oflayarak dudak büktü. "Jiminie bu defteri görseydi ne düşünürdü acaba," Kollarını yastıktan çekerek yerdeki defterine uzandı. "tüm sayfalarda kendisini görünce yüzünde oluşacak şaşkınlığı tahmin edebiliyorum." Defterin sayfaları arasında gezinirken dediklerine kıkırdadı. Jimin'i çizmeyi seviyordu, sanki bu bir terapi gibiydi ve onu resmettiği zaman aralığında tüm sorunları geçmiş gibi vücuduna kocaman bir rahatlık yayılıyordu.

Yüzündeki minik gülümsemeyle çizimlerini incelerken aniden pencereden içeriye girip kucağına düşen taş parçasıyla yerinden sıçrayarak elindeki defteri düşürdü, ellerini dudaklarına bastırmasaydı çığlık bile atabilirdi.

Kucağındaki taşı eline alarak cama yaklaştı, eğer eve girmek isteyen birisi varsa kafasına fırlatmayı düşünüyordu ama cama yaklaşıp dışarıyı görmeye çalıştığı sırada kendisine el sallayan Jimin'i görmesiyle gözlerini kırpıştırarak duraksadı.

"Üzgünüm," diyordu Jimin kısık sesiyle. "seni korkuttum mu? sadece dikkatini çekmeye çalışıyordum."

Jungkook yıllardır onu çok iyi bir şekilde yapıyorsun demek istese de gülerek elini yüzüne bastırmaktan ileri gidemedi. Uyuduğunu düşündüğü Jimin tam olarak camının altında duruyordu.

"Jimmeo, Jimmeo! " dedi Jungkook aniden gözlerini Jimin'e dikerek. "neden Jimmeo'sun sen?" Hızlanan kalp atışlarıyla beraber dudağını dişledi. Farkında olmadan pencerenin kenarına tutunmuştu ve sıkı tutuşu yüzünden parmak boğumları beyazlamıştı.

galaxy and stars [jikook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin