Taehyung ile tanışmalarının üzerinden her ne kadar çok zaman geçmemiş olsa da Jungkook ona karşı kendisini oldukça yakın hissettiği için bazı günler okul çıkışlarında birbirilerinin evlerine gitmeye başlamışlardı ve açıkçası Jungkook bundan hiç de şikayetçi değildi. Taehyung ile beraber vakit geçirmek Jimin'i düşünmesini engelliyordu ve bu şekilde biraz da olsa nefes alabildiğini hissediyordu.
''Tan'ı yürüyüşe çıkartmak ister misin? Geldiğinden beri ders çalışıyoruz,'' diyerek dikkatini çekmeye çalışan Taehyung elindeki kalemi Jungkook'un önündeki deftere vurdu. Yürüyüş kelimesini duyan Tan ise oturduğu yerden heyecanla kalkarak Taehyung'a yaklaşmıştı.
''Buraya beni ders çalışmak için çağırdığını sanıyordum?'' Jungkook gülerek çözdüğü sorudan başını kaldırıp önündeki Tan'ı kucağına çekti. Taehyung ile anlaştığı kadar Tan ile de anlaşıp eğlenebiliyor olması Jungkook'u oldukça mutlu ediyordu.
''Öyleydi elbette!'' dedi Taehyung hızlıca. ''Ama biraz mola verebiliriz değil mi? Zaten tüm sınavlardan yüksek alıyorsun, zorlandığın hiçbir şey yok. Lütfen,'' dedi kelimeyi uzatarak.
''Tamam,'' dedi Jungkook da uzatmamayı seçerek. Gülümsemesine engel olamıyordu. Parmağını Taehyung'a doğru uzattı. ''Ama bunu senin için değil Tan için yapıyorum.''
Kısa bir hazırlığın ardından dışarı çıktıklarında bağlanmaktan hoşlanmayan Tan boş sokakta sağa sola koşturmaya ve havlamaya başladı, Taehyung her ne kadar onu bu şekilde bırakmış olsa da tüm yürüyüş boyunca bir gözünü ondan ayırmadı.
Jungkook dışarı çıktıkları süreyi Tan'ın peşinden koşturup oynayarak geçirse de bir süre sonra Taehyung'un normalden daha sessiz oluşu dikkatini çekti, şimdiye kadar bir sürü şeyden bahsedip farklı farklı şeyler anlatıyor olması gerekirdi ama aklı pek bulundukları ortamda değilmiş gibi görünüyordu.
''Sorun ne?'' diyerek kucağındaki Tan ile beraber Taehyung'un oturduğu kaldırım kenarına çömeldi ve ayaklarını ileriye uzattı. Onu her zaman neşeli ve hareketli gören Jungkook için Taehyung'un bu şekilde sessiz kalışı hoşuna gitmemişti.
''Sıra arkadaşım,'' dedi hiç düşünmeden anlatmaya başlayan Taehyung, sanki bir yerlerde bu soruyu sormasını bekliyordu.
''Tanıştığımız gün bahsettiğin kişi mi?'' Jungkook kaşlarını çatarak hatırlamaya çalıştı. Kolları arasındaki Tan kıpırdanıp rahatsız olduğunu belirtince onu çimenlere bırakıp kollarıyla geriye yaslandı.
''Hıhım.'' Taehyung mırıldanarak başıyla onayladı. ''Son zamanlarda oldukça üzgün ama nedenini bana asla söylemiyor, ayrıca sınav zamanı yaklaştığı için onun adına endişeleniyorum.'' Dizlerini kendisine çekerek kollarını etrafına doladı. ''Pek derslere odaklanıyormuş gibi durmuyor. Senin dışında okuldan iletişim kurduğum tek kişi olduğu için onu böyle görmek beni de üzüyor. Ne yapmalıyım Jungkook?''
''Sana sorunun ne olduğunu söyleyememesinin nedeni belki de kendi başına halletmek istemesidir,'' diye tahmin yürütmeye çalıştı Jungkook. ''ya da daha olayın ne olduğunu tam anlayamamıştır ve sana nasıl söyleyeceğini bilmiyordur. Ona zaman tanımalısın. Bu süreçte ona yanında olduğunu gösterebilirsin, belki daha iyi hisseder.''
Taehyung rahatlamış gibi başını salladı, yüzünde minik bir gülümseme oluşmuştu. ''Haklısın! Çok teşekkür ederim Jungkook, bunu deneyeceğim.''
''Sadece seni böyle sessiz görmek istemiyorum, saatlerce konuşup başımı şişirdiğin günlere dönebilir miyiz?'' Dalga geçerek gülmeye başlayan Jungkook geriye kaçarak Taehyung'un saldırısından kurtuldu ve az önceki gibi Tan'ın peşinden koşturmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
galaxy and stars [jikook]
Fanfiction"bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan güneş kucağındadır, bilemezsin."